Özel Ekip eleştirileri

Senaryosunu, 2012 tarihli İngiliz filmi "The Sweeney"den François Loubeyre ile birlikte uyarlayarak Tristan Schulmann'ın kaleme aldığı “Antigang”; Hollywood kökenli türdeşlerindeki potansiyeli çok da aratmayan, polisiye bir aksiyon olarak geliyor karşımıza...

Gelin isterseniz, yeşil perde ve görsel efekt teknolojileriyle başarılı makyaj uygulamalarının yanı sıra zorluk derecesi yüksek sahnelerindeki koordinatörlüklerini; Laurent Alexandre, Stéphane Boulay ve Emmanuel Lanzi'nin üstlendikleri, dublör oyuncuların performanslarına yaslanılarak çekilen bu Fransız filmine biraz daha yakından bakalım...

***

Gece, 23:30 sularında...

Suratları maskeli bir grup, otomobilleriyle içine daldıkları bir depoda...

Ellerindeki silahlarla tehdit ettikleri, depo çalışanlarını yere yatırmalarının ardından; metal bir kutuyu, 3 dakika içerisinde açma çabasına girişirler...

***

Aynı esnada...

Paris polisinden Margaux (Caterina Murino), Niels Cartier (Alban Lenoir) ve stajyer Manu (Oumar Diaw)...

Serge Buren'in (Jean Reno), sürücü koltuğunda oturmakta olduğu bir otomobilde...

Diğer takviye polislerle beraber...

Söz konusu soyguncuları yakalayarak, göz altına almak üzere aynı depoya doğru yol almaktadırlar...

***

Bu iş başarıyla tamamlanır tamamlanmaz da...

Niels Cartier'nin hamile karısı Nadia (Sabrina Ouazani) dahil, ekipteki tüm polisler...

Manu'nun 28. doğum gününü kutlamak amacıyla, bir barda toplanıverirler...

***

Bu arada...

Sigara molası vermek gayesiyle barın dışına çıkan Margaux ile Serge'in arasında; herkesten gizledikleri, bir gönül ilişkisi olduğunu da öğreniyoruz...

***

Evet...

Öğreniyoruz öğrenmesine de...

Niels'in, Margaux ile Serge'in gizli olduğunu zannettikleri bu ilişkinin farkına; çoktan vardığını da anlıyoruz...

***

Neyse...

Ertesi sabah...

Yüzbaşı Serge ile Müfettiş Niels soluğu...

Eğlendikleri barın önündeki bir otomobilin içinde Tancrède'inin (Féodor Atkine) Serge'e bahsettiği; Körfez ülkelerinin emirleri ile Rus milyarderlerin, akladıkları bütün paralarını yatırdıkları Daedelis Bankası'nın Paris'teki şubesinde alıverirler...

***

Girdiklerinde de...

Tavır ve konuşmalarıyla, o kadar çok dikkat çekerler ki...

Şubenin müdürü Hubert Garnier (Xavier Lemaître), yanlarına kadar gelerek kendileriyle ilgilenmek zorunda kalır...

***

Derken...

Serge, Garnier'ye...

Bankasının, bir soygun teşebbüsü ile karşı karşıya olduğu bilgisini verir...

***

Ama Garnier bu ihbarı...

Pek de ciddiye almaz...

***

Bu arada...

Margaux'nun kocası da olan Komiser Becker (Thierry Neuvic); aralarında Serge ve ekibindekilerinin de bulunduğu birimin başına, Baş Müfettiş olarak atanmış olup...

Bu iş en fazla, Serge'in canını sıkmıştır...

***

Niels ise, yakın çalışma arkadaşları Ricci (Stéfi Celma), Genoves (Sébastien Lalanne) ve Boulez'e (Jean-Toussaint Bernard)...

Sabahki banka ziyaretinden söz etmektedir...

***

Durumlar, böyle seyretmekteyken...

Kattaki bütün emniyet görevlilerini bir araya toplayan yeni patronları Becker...

Bundan böyle...

Suçlulara ve suç mahallerine yönelik olarak; maddi anlamda külfet de oluşturan, beysbol sopalı vahşi baskınlara kalkışmak yerine soruşturma yapmak yönteminin tercih edileceğini bildirir...

***

Karakoldaki bu konuşmanın ardından...

Paris'in şehir merkezindeki kuyumculardan birinde, Natalia (Anne Serra) isimli 23 yaşındaki masum bir kadının da ensesinden vurularak öldürüldüğü; kanlı bir soygun gerçekleştirilir...

***

Serge ile Niels'in gerçekleştirdikleri olay yeri incelemesi sonrasında...

Soyulan kuyumcuya bırakılan imzadan...

Bu olayı gerçekleştirenin, Armine Kasper (Jakob Cedergren) olduğu hemencecik anlaşılıverir...

Dakika 29...

Özellikle de Jean Reno hayranları ile...

Araç takip, ikili dövüş ve silahlı çatışma sahneleri içeren polisiye aksiyon müptelalarını yeterince tatmin edeceğini düşündüğümüz, "Antigang: La Relève" (2023) adındaki devamı da çekilen filmin geride kalanında siz değerli sinemasever dostlarımızı; beklenmedik sürprizleri de bünyesinde barındıran, 63 dakikalık bir bölüm daha bekliyor olacak...

***

Emek verilerek ve benzeri bir örneğine rastlamanızın da asla mümkün olamayacağı; alışılmış "nesir" tarzının dışındaki, yüzyıllar içinde güzel Türkçemize yavaş yavaş sızarak eklemlenmiş Arapça, Farsça ve Avrupa kökenli sözcükler bütününe entelektüel taklaların attırıldığı...

"Irkçılık", "faşizm", "homofobi" ve doğruluğunun bilimsel olarak kanıtlanması imkansız bir metafizikten ibaret olan "inanç övücülük" yahut da "yericilik" içermediği için...

Ezberleri bozan "lirik" bir anlatım dili de benimsenmek yoluyla...

25 - 30 kelimelik Türkçe bilgi haznesinin ötesine geçilerek yazılmış, bir başka "özgün" yorumda yeniden buluşmak dileğiyle...

Keyifli seyirler,