Hesabım
    İçeride
    BEYAZPERDE ELEŞTİRİSİ
    2,5
    Geçer
    İçeride

    Çok tahmin edilebilir..

    Yazar: Hande Kara

    Favorim olan bir çok filmin de bu türün örnekleri olduğunu düşünürsek, sanırım en çok gerilim filmlerini izlerken keyif alıyorum. Elbette orada da kriterlerim var, sınırları zorlayan, sürpriz sonlu, karakter derinlikli hikayelere sahip filmler öne çıkıyor. İçeride, böyle tanımlayabileceğin bir film mi derseniz, orada bazı şüphelerim var. Buradaki en öne çıkan problem, pek de sürprize yer vermeyen senaryo ve yönetmenin seçimleri. Seçim derken burada, kamera açısından, oyuncu yönetiminden, bağıra bağıra geliyorum diyen jumpscare sahnelerinden bahsediyorum.

    Öncelikle yönetmen Farren Blackburn, televizyon dizilerinden gelen bir yönetmen ve Shut In de ikinci uzun metrajlı filmi. Şimdiye kadar İngiliz televizyonları için, bir çok fantastik gizem temalı dizinin bölüm yönetmenliğini yapmış. Bu dizi backgroundu filmde kendini oldukça hissettiriyor.

    Gelelim İçeride'nin ne anlattığına. Klinik Psikolog Mary Portman, kocasını bir araba kazasında kaybetmesinin ardından, sonradan üvey olduğunu öğrendğimiz, kazadan kurtulan ancak felçi ve bakıma muhtaç olan oğlu Stephen ile birlikte, New England'ın kırsalında ıssız bir bölgede yaşamaktadır. Muayenehanesi de evinin yakınında bulunan Mary'nin hayatı kazanın ardından oldukça zorlaşmıştır, zira kendi başına genç bir adamın tüm bakımını üstlenmek yeterince zordur. Bir gün Mary'nin küçük hastalarından biri ortadan kaybolur ve küçük Tom'un kışın zorlu şartlarına dayanamayıp öldüğü düşünülür. Tom'un ortadan kaybolmasında kendini suçlu bulan Mary, o andan itibaren zor geceler yaşamaya başlar. Evde duyduğu sesler ve gördüğü kabuslar onu yavaş yavaş gerçeklikten uzaklaştırmaya başlar.

    Aslında kağıt üzerinde gayet derli toplu bir hikaye gibi görülen İçeride'nin senaryosu içinse aynı şeyi söylemek pek mümkün olmuyor. Filmin ilk yarısı tam bir gizem havasında ilerlerken, görünmeyenden korkma duygusunu yaşatmaya çalışmasıyla çabasının olduğu, ancak bunun işe yaramadığı söylenebilir. Çabuk çözülen gizemler, yerini jumpscare sahnelere bırakırken, doğaüstü başlayan film sıradan bir istila filmiymiş gibi sona eriyor. İlk yarıda oldukça yavaş ilerleyen tempo, filmin son yarım saatine sıkıştırılmak istenince de, zorlama bir final ile karşılaşıyoruz. Kuşkusuz filmin en can alıcı sahnesi Mary'nin banyo sahnesi. Ancak burada da zorlama bir seksi sahne yaratma çabası çok farkediliyor ve büyüsü bozuluyor.

    Karakterlere geldiğimizde ise, filmde yer alan hiçbir karakterin geçmişine dair bir fikrimiz olmadığından, empati de yapamıyoruz. Mary ile ölen eşi arasındaki ilişkiye ya da Mary'nin oğlu ile olan ilişkisine dair pek bir bilgimiz yok bu da bizi hikayeden uzaklaştırıyor. Oyunculuklara değienecek olursak da, ne Naomi Watts ne de Room'da harikalar yaratan Jacob Tremblay kendilerini role verebilmiş gibi görünmüyor. Stranger Things'in Jonathan'ı Charlie Heaton da rolünde parlama fırsatını pas geçmiş.

    Kışın sert geçtiği bir dönemi, ve dolayısıyla karı kendine fon yapan İçeride, her şeye rağmen türün meraklılarının ilgisini cezbedebilir.

    Daha Fazlasını Göster
    Back to Top