Ortalama puan
3,5
98 Puanlama
Siccin 2 hakkında görüşlerin ?
3,0
25 Kasım 2020 tarihinde eklendi
Serinin ikinci filmi “Sicîn 2” nin senaryosunu, yönetmen koltuğunda oturan Alper Mestçi, Ersan Özer ile birlikte yazmış…

Ellerine sağlık…

Zira ortaya öylesine esrarengiz bir “kara büyü” öyküsü çıkmış ki, insanların çatır çatır öldükleri ve cinlerin ortalıkta fütursuzca kol gezdikleri filmin finaline kadar, yaşanan olayların ardındaki gerçek nedenleri anlayabilene aşk olsun…

Film, Salim’in (Ercan Koçak) ev içinde ne olduğunu göremediğiniz bir “eylem” ve bir türlü anlamlandıramayacağınız “intiharı” ile başlar…

Derken aradan uzun yıllar geçer…

Ve birdenbire kendimizi, Hicran (Seyda Terzioglu) ve Adnan (Bulut Akkale) çiftinin iki yaşındaki oğulları Birol (Ege Ariav) ile beraber mutlu mesut yaşadıkları, Çanakkale Yenice’deki evlerinde buluruz…

Aile bir doğum günü kutlamasına hazırlanmaktadır…

Ancak bu mutluluk çok uzun sürmeyecek ve Birol’un akıl almaz bir biçimde hayatını kaybetmesinin ardından Hicran ile Adnan’ın hayatları da çok fena kararacaktır…

Artık Hicran için her yerde kendisini yakalayan kâbuslar başlamıştır…

Adnan’ın içler acısı halini, hiç sormayın bile…

Bunun üzerine Hicran soluğu, arkadaşı Aynur’un da (Efsun Akkurt) yardımıyla, Abdullah Hoca’nın (Yavuz Çetin) yanında alır…

Orada duydukları, Hicranın kanını donduracak türdendir…

Zira kendisine, teyzesi veya halası tarafından "41 dikiş" büyüsü yapıldığını öğrenecek ve birden fazla “ters köşe” sürprize gebe olan filmin asıl hikâyesi için annesi Necmiye (Ece Baykal) ile babaannesi Asiye’nin (Reyhan İlhan) yaşadıkları köye doğru yola koyulacaktır…

Elbette bizde, filmi henüz izlememiş olanların ağızlarının tadını kaçırmamak adına, hikâyeye ilişkin bilgilere, burada son noktayı koyarak diğer hususlara geçeceğiz…

Her şeyden önce, ikna edici nitelikte performans sergileyen “oyuncu kadrosunun” yine çok iyi olduğunu söylememiz gerekiyor…

Düşük bir bütçe ile çekilmiş olmasına karşın “görsel efektler” ile “plastik makyajlar” da olabildiğince tatminkâr…

Ki, bu sefer Mestçi, kulağa “gümbür gümbür” gelen müzik ve ses efektlerinden de ziyadesiyle yararlanmayı ihmal etmemiş…

Kesinlikle, ilk filmdeki gibi “The Conjuring Universe / Conjuring Evreni” projesinin, zekice kurgulanmış “İslami yorumu” hali bu filmde de devam ediyor…

Üstelik burada, köylülerce “Cinler Evi” olarak tanımlanan ve bağlasan bir domuzun dahi durmayacağı pislikteki virane bir ev aracılığı ile Sam Raimi’nin kült korku filmi “The Evil Dead”e de (1981) ufaktan bir selam yollanmış…

Keyifli seyirler,
3,5
14 Temmuz 2015 tarihinde eklendi
Bu filmin ilk serisinide izledim ve beğenmiştim,bu seriside güzel olmuş.Diğer Türk korku filmlerine hiç benzemiyor,gerek ses,gerek görsel efekt yani film her yönüyle korkutuyor.Oyuncular çok doğal,sanki rol değil gerçek hayatlarını dışardan izliyormuş gibisiniz,roller hiç abartılı değil.Gerek drama gerekse korku sahneleri süper olmuş.İlk kez bir Türk korku filminin devam filmide çok güzel olmuş.3. Serisi gelmesini bekliyorum.
sinema
1 ziyaretçi
3,0
21 Temmuz 2015 tarihinde eklendi
Serinin ilk filmine oranla daha aşağılarda olan bir yapım olmuş. Klasik Türk korku filmlerinden aşina olduğumuz cin temalı filmlerden. Dabbenin açtığı bu kulvarda bu tarz filmlerin ardı arkası gelmiyor, sinemamıza yakışmayan gitgide azalan tek tür filmler artık sıkıcı gelmeye başladı, bunun sinyallerini veren bu film umarım yapımcıları farklı tarzlarda da filmler yaratmaya yöneltir. Oyunculuk gerçekten vasat, reklamlarda gördüğümüz başroldeki beyefendi reklamda bile daha iyi oynamış. Bir kaç kere yüksek sesle insanları korkutmayı ümit eylemek yönetmenin en büyük ayıbı. Korku filmlerinde gerilim dozunu artıran filmlere yönelmek örneğin kuzuların sessizliği gibi insanı geren tarzda filmleri örmek almak çıkış kapısı olabilir. Yerli film olmasından dolayı dini nesneler sizi filmin içine çeksede sonu tahmin edilebilir olması en büyük eksisi. İzlenilmemesi durumunda pek bir şey kaybetmeyeceğiniz bir film. Vizyondaki diğer filmlere göz atmanızı temenni ederim.
3,0
7 Ocak 2024 tarihinde eklendi
Dram ve korku anlamda gayet yerinde bir filmdi. Korku ögesini duygusal bağlamda anca bu şekilde bağlayabilirlerdi. İlk filmine göre jumpscare daha fazlaydı ve bir kaç yer cidden korkutucuydu. Alper Mestçi'nin en sevdiğim filmleri arasındadır. Bu filmi özellikle o kadar izledim ki artık çoğu sahnesini ezbere biliyorum diyebilirim. Tavsiye edilir...
3,0
11 Ağustos 2015 tarihinde eklendi
Türk korku sinemasının ıyi yönetmenlerinden alper mestçi filmin final eksikliği dışında yine harika bir eser çıkarmış diyebiliriz. Film ilk serinin bir tık ötesinde olan filmimiz yine epik ve didaktik karışımı bir hikaye içeriyor. Filmin konusu cin ve burda birşeye değinmek istiyorum türk korku izleyicisi konunun hep cinlerden ibaret olmasından rahatsız. Peki burda birşey sormak istiyorum allah aşkına kaynanasina el bombası atan bir ülkede yönetmenler bizi baska ne ile korkutabilir? Tabiki inanç unsuru olan cini kullanması mantıklı değilde nedir. Neyse filme gelirsek baştan sona gizemlerle dolu izleyiciyi sürükleyen hikayeleri birbirine ustaca bağlanmış başarılı bir film. Tabi final bölümunun komedi olması dışında gerçekten o bölümde salonda kahkahalar atmıştım neyse film eksikler olan ama başarılı bir film izleyen pişman olmayacaktir.
Daha Fazlasını Göster