Bu filmin ilk serisinide izledim ve beğenmiştim,bu seriside güzel olmuş.Diğer Türk korku filmlerine hiç benzemiyor,gerek ses,gerek görsel efekt yani film her yönüyle korkutuyor.Oyuncular çok doğal,sanki rol değil gerçek hayatlarını dışardan izliyormuş gibisiniz,roller hiç abartılı değil.Gerek drama gerekse korku sahneleri süper olmuş.İlk kez bir Türk korku filminin devam filmide çok güzel olmuş.3. Serisi gelmesini bekliyorum.
Serinin ilk filmine oranla daha aşağılarda olan bir yapım olmuş. Klasik Türk korku filmlerinden aşina olduğumuz cin temalı filmlerden. Dabbenin açtığı bu kulvarda bu tarz filmlerin ardı arkası gelmiyor, sinemamıza yakışmayan gitgide azalan tek tür filmler artık sıkıcı gelmeye başladı, bunun sinyallerini veren bu film umarım yapımcıları farklı tarzlarda da filmler yaratmaya yöneltir. Oyunculuk gerçekten vasat, reklamlarda gördüğümüz başroldeki beyefendi reklamda bile daha iyi oynamış. Bir kaç kere yüksek sesle insanları korkutmayı ümit eylemek yönetmenin en büyük ayıbı. Korku filmlerinde gerilim dozunu artıran filmlere yönelmek örneğin kuzuların sessizliği gibi insanı geren tarzda filmleri örmek almak çıkış kapısı olabilir. Yerli film olmasından dolayı dini nesneler sizi filmin içine çeksede sonu tahmin edilebilir olması en büyük eksisi. İzlenilmemesi durumunda pek bir şey kaybetmeyeceğiniz bir film. Vizyondaki diğer filmlere göz atmanızı temenni ederim.
Serinin ikinci filmi “Sicîn 2” nin senaryosunu, yönetmen koltuğunda oturan Alper Mestçi, Ersan Özer ile birlikte yazmış…
Ellerine sağlık…
Zira ortaya öylesine esrarengiz bir “kara büyü” öyküsü çıkmış ki, insanların çatır çatır öldükleri ve cinlerin ortalıkta fütursuzca kol gezdikleri filmin finaline kadar, yaşanan olayların ardındaki gerçek nedenleri anlayabilene aşk olsun…
Film, Salim’in (Ercan Koçak) ev içinde ne olduğunu göremediğiniz bir “eylem” ve bir türlü anlamlandıramayacağınız “intiharı” ile başlar…
Derken aradan uzun yıllar geçer…
Ve birdenbire kendimizi, Hicran (Seyda Terzioglu) ve Adnan (Bulut Akkale) çiftinin iki yaşındaki oğulları Birol (Ege Ariav) ile beraber mutlu mesut yaşadıkları, Çanakkale Yenice’deki evlerinde buluruz…
Aile bir doğum günü kutlamasına hazırlanmaktadır…
Ancak bu mutluluk çok uzun sürmeyecek ve Birol’un akıl almaz bir biçimde hayatını kaybetmesinin ardından Hicran ile Adnan’ın hayatları da çok fena kararacaktır…
Artık Hicran için her yerde kendisini yakalayan kâbuslar başlamıştır…
Adnan’ın içler acısı halini, hiç sormayın bile…
Bunun üzerine Hicran soluğu, arkadaşı Aynur’un da (Efsun Akkurt) yardımıyla, Abdullah Hoca’nın (Yavuz Çetin) yanında alır…
Orada duydukları, Hicranın kanını donduracak türdendir…
Zira kendisine, teyzesi veya halası tarafından "41 dikiş" büyüsü yapıldığını öğrenecek ve birden fazla “ters köşe” sürprize gebe olan filmin asıl hikâyesi için annesi Necmiye (Ece Baykal) ile babaannesi Asiye’nin (Reyhan İlhan) yaşadıkları köye doğru yola koyulacaktır…
Elbette bizde, filmi henüz izlememiş olanların ağızlarının tadını kaçırmamak adına, hikâyeye ilişkin bilgilere, burada son noktayı koyarak diğer hususlara geçeceğiz…
Her şeyden önce, ikna edici nitelikte performans sergileyen “oyuncu kadrosunun” yine çok iyi olduğunu söylememiz gerekiyor…
Düşük bir bütçe ile çekilmiş olmasına karşın “görsel efektler” ile “plastik makyajlar” da olabildiğince tatminkâr…
Ki, bu sefer Mestçi, kulağa “gümbür gümbür” gelen müzik ve ses efektlerinden de ziyadesiyle yararlanmayı ihmal etmemiş…
Kesinlikle, ilk filmdeki gibi “The Conjuring Universe / Conjuring Evreni” projesinin, zekice kurgulanmış “İslami yorumu” hali bu filmde de devam ediyor…
Üstelik burada, köylülerce “Cinler Evi” olarak tanımlanan ve bağlasan bir domuzun dahi durmayacağı pislikteki virane bir ev aracılığı ile Sam Raimi’nin kült korku filmi “The Evil Dead”e de (1981) ufaktan bir selam yollanmış…
Filmde şark kurnazlığı yapılmaya çalışılmış. Konuşma sesleri bilerek çok kısık tutulmuş ve kimsenin ne dediği anlaşılmıyor. Aniden çıkan ses efektleri ise kulağı sağır edecek kadar yüksek. Buradaki amaç filmi izlerken konuşmaları duyalım diye sesi son ses açtırmak. Sonrada ani çıkış yapan ses efektleriyle korkutmaya çalışmak. Sayın yönetmen şunu bilmeni isterim ki: o ses efektleriyle korkmuyoruz, sadece aniden kulağımızı sağır eden efektlere karşı refleks gösteriyoruz.
Çok korku filmi izledim. Türk korku filmlerinin de hemen hepsini izlemeye çalıştım. Mutlaka kendi kitlesi için muhteşem sahneler vardı ancak beni en çok etkileyen sahne filmin başındaki sahne oldu. Filmde aşırı ses kullanımından dolayı gürültü kirliliği ve çok ağır tempo sebebiyle gerilecek anı kendiniz biliyor ve dolayısıyla gerilemiyorsunuz. Bu ağır tempo sonrasında tüm olaylar çok hızlı geliştiğinden bu sefer de filmi yakalama sorunu ortaya çıkıyor. Yine de etkileyici bir senaryosu var ve tahmin edilebilmesi zor. Görüntü yönetmenini ve oyuncuları da ayrıca tebrik ediyorum.
Dram ve korku anlamda gayet yerinde bir filmdi. Korku ögesini duygusal bağlamda anca bu şekilde bağlayabilirlerdi. İlk filmine göre jumpscare daha fazlaydı ve bir kaç yer cidden korkutucuydu. Alper Mestçi'nin en sevdiğim filmleri arasındadır. Bu filmi özellikle o kadar izledim ki artık çoğu sahnesini ezbere biliyorum diyebilirim. Tavsiye edilir...
Ben fu filmi izlemek icin girmedigim site kalmadi tavsiyesi olan varmi?birincisini izlemis ve cok begenmemin yaninda etkilenmistim.vizyondaykene izleyemedim sim tavsiyelerinizi bekliyorum
Valla ne dabbe ne musallat, tüm türk korku filmlerini izlemiş biri olarak söylüyorum siccin 2 efsane olmuş. Gerek hikaye gerek dram gerek özel efektler müthişti.
Hiç bir korku filmini kaçırmadığım için alışageldik senaryolar çok sıkmıştı. Film kesinlike çok süprizliydi, kendi adıma çok etkilendim diyebilirim... İlkini izlediğim gibi,soluksuz izledim...Tebrikler
Kesinlikle izlenmesi gereken bir film. Daha önce yapılmış olan korku filmlerini de gördük. Hiç abartılı bir anlatıma takılmadan izleyiciyi filmin içine çeken güzel 10 numara bir korku filmi herkese tavsiye ederim.
Normal sartlarda, Hasan Karacadag filmlerini (en azindan bilgi ve arastirma seviyesinde) begenen biri olarak, bu filmi sevebilirdim. Fakat film gerceklikten ne yazik ki cok uzak. Zaten cogunlukla, din hakkinda kafasi karmasik/bilgisi eksik olan Turk halkinin kafasini daha da bulandirmaktan ziyade bir is yapmayacaktir. Bana kalirsa da cok zorlama bir kurgu.
Sizlere tavsiyem, eglence amacli gidin. Gercekten insani geren sahneleri var. Fakat sinema sonunda cikaracaginiz ve aklinizda yer etmesi gereken tek ders buyunun tehlikeli oldugu ve yapanin da, yaptiranin da, ne buyuk bir azap ile Cehennem 'de cezalandirilacagi olsun. Akildan cikarilmamalidir ki, hic birsey ne Allah 'in ayetlerinden gucludur, ne inancindan ne de kendisinden. Bunu dusunerek, rahat bir uyku icin koruma dualarinizi okuyun ve guzelce istiharat edin. Zira Allah 'tan korkanin ve ona inananin, baska seyden korkmasi gerekmez. Her daim ona siginin ve ondan yardim dileyin.
Koskoca sinema salonunda tek ben filmi izledim tek olmama rağmen korkutmadı ara sahneler ürkütücü ama biraz vasat bi film olmuş oyuncu performansları güzel fakat filmin konusu ve gidişatı biraz saçmaydı korku filmi görünümlü sıradan gerilim filmi olmuş yinede yedek bir alternatif olabilir .
Beyazperde.com'da gezintiye devam etmek istiyorsanız çerezleri kabul etmelisiniz. Sitemiz hizmet kalitesini artırmak için çerezleri kullanmaktadır.
Gizlilik sözleşmesini oku.