Beden ölür, ruh yaşar!
Yazar: Banu BozdemirBu yıl Berlin'de en iyi yönetmen ödülü kazanan Polonyalı yönetmen Malgorzata Szumowska'nın yeni filmi Body / Beden öncelikle ruh ve beden arasındaki derin ilişkinin tanımı ve etkileşimiyle öne çıkıyor. Geri çekilen, yok olmak isteyen bedenler karşısında kendilerini belli etmeye meyilli ruhlar. Tabii ki film bu beden ve ruh ikileminden hareketle bir gerilim ya da korku vaat etmiyor aksine kara komedinin etkilerini sıkıca sarıp sarmalıyor.
Karısını kaybettikten sonra kendi işine adayan ama annesinin ölümüne tepki olarak anoreksiya hastası olan kızıyla uğraşmak zorunda kalan bir avukatın hayatın içindeki kesişmeleri anlatılıyor. Herkes kayıplarının acısını örtmek için bir yol ararken aynı zamanda kendi içindeki uhrevi (metafizik) yanı da ortaya çıkartmak ister gibi! Özellikle de Anna. Çocuğunu kaybeden Anna acısının üstesinden psişik güçlerin yardımıyla gelmeye çalışıyor. Film çekim mekanı Polonya atmosferine dair de bir şeyler söylüyor, atmosfer filmi derin bir pskilojinin kollarına atarken aynı zamanda mizahi bir yolla yukarı çekmek ister gibi. Ama ne olursa olsun herkes kayıplarının acısını kendi içinde hafifletme derdine düşüyor!
Bir önceki filmi Wimie / Adına'yla İstanbul Film Festivali'ne konuk olan, Elles / Kadınlar filminin de yönetmeni olan Szumowskabu kez ölümün mirasıyla uğraşıyor. Herkes kendisine miras kalan ölümü kendi içinde yiyip bitirme derdinde. Tabii bunu olumsuz bir çizgide değil ama herkesin üstesinden gelebileceği şekilde yapma telaşında! Velhasıl film ruhlar ve bedenlerle inceden uğraşıyor ama bunu psikoloji ve dram unsurlarını da bir kenara bırakmadan yapıyor.
Filmin duygusu kendini geriye iten bedenler kadar dingin, hayata karışmak isteyen ruhlar kadar da hareketli. Üç yalnız bedenin birbirine el atıp, bir anlamda tekrar yaşamın tadını sunmasıyla ilgili Beden. İzlerken farkına varmadığınız ya da tomurcuk halinde aldığınız detaylar sonrasında zihninizde çiçek açıyor. Ama yine de ruh ve beden ikilemine dair yakalanmış güzel bir konunun açılımına dair daha fazla yaşam belirtisi bekliyor insan. Bu olmuyor ama filmi bu haliyle de kabul edebiliyorsunuz. Filmde öne çıkan anoreksinin üstüne biraz daha fazla gitmek, bedenine fazla yüklenmemek için ruhunu şişiren hastaların dünyasında biraz daha soluklanmak filmi bir tık ileriye taşıyabilirmiş gibi. Yoksa farklı dünyaların peşindeki yönetmenin derdinden ve bunu bize sunma ekseninden şikayetimiz yok! Bedene ve ruha dair güzel bir bakış, sadece detaylardan daha fazla şey beklenebilir!
twitter.com/BanuBozdemir