Julieta eleştirileri

Senaryosunu da Nobel Ödüllü Kanadalı yazar Alice Munro’nun sekiz kısa hikâyeden oluşan kitabından (2004), Juliet Henderson karakterinin öne çıkartıldığı:

• "Chance / Şans (Juliet’in, bir ilişkiyle sonuçlanacak olan bir tren yolculuğuna çıkması)",

• "Soon / Yakında (Juliet’in, kendi anne ve babasını küçük kızı ile birlikte ziyaret etmesi)",

• "Silence / Sessizlik (Juliet’in, kendisinden ayrı yaşayan yetişkin kızından haber almayı umması"

İsim ve konulu üçünden uyarlayarak yazan Pedro Almodóvar’ın yönetmen koltuğunda oturduğu “Julieta”, tipik Almodóvar melodramlarından biri olarak çıkıyor karşımıza…

Film, yeni tanıştığı yazar sevgilisi Lorenzo Gentile (Darío Grandinetti) ile beraber Portekiz seyahatine hazırlanan olgun yaştaki Julieta’nın (Emma Suárez) sokakta, on iki yıldır görmediği kızı Anita’nın (Priscilla Delgado – Blanca Parés) çocukluk arkadaşı Beatriz (Sara Jiménez – Michelle Jenner) ile karşılaşmasının ardından Portekiz’e gitmekten vaz geçmesiyle başlar…

Zira Beatriz bir hafta önce Como Gölünün yakınlarında, sorduğunda annesinin halen Madrid’de yaşadığını düşünen üç çocuk sahibi Anita’ya rastladığını söylemiştir Julieta’ya…

Yani bir anlamda hiç farkında olmadan Beatriz, aynen üçüncü kısa hikâyedeki gibi yıllardır kızından haber bekleyen Julieta’ın Madrid’den ayrılmasının önüne geçmiştir…

Yalnız şansını güçlendirmek için Julieta’nın atacağı ilk ve en önemli adım, kızının adresini bildiği eski binaya gerisin geriye taşınmak olacaktır…

İşte o andan itibaren de başlayan flashback geçişleri ile genç Julieta’nın (Adriana Ugarte) hayatının yirmi beş yaşından sonraki aşamalarının tümünü öğreniveriyoruz…

Elbette “spoiler” vererek filmi henüz izleme fırsatı bulamamış olanların ağızlarının tadını kaçırmamak adına olayların ayrıntısına girmeyecek ve hikâyeye damgalarını vuracak olan diğer karakterlerin isimlerini vermekle yetineceğiz…

Kimler mi bunlar?

Tabii ki ilk sırada, üç teknesi olan ve hayatını balıkçılıkla kazanan Julieta’nın kızının babası Xoan (Daniel Grao) var…

İkinci sıra Xoan’ın ev işlerindeki yardımcısı Marian’ın (Rossy de Palma) …

Üçüncüsü ise, Xoan’ın eski göz ağrılarından bronz heykel ustası Ava’dır (Inma Cuesta) …

Şu ana kadar cinsellikten hiç söz etmediğimiz için şimdi bize:

“Bu nasıl bir Almodóvar filmi?” diye sorabilirsiniz…

Haklısınız…

Fakat emin olun cinselliğin her iki türünü de fazlasıyla sokmuş gözümüze Almodóvar…

Keyifli seyirler,

Ailede dışlanan kim? Sevgililer, eşler ve diğer sırlar?
Ailemizle benzer kaderleri mi yaşıyoruz?

...Julieta, trende Xoan ile tanışır. Karısı Ana beş yıldır komadadır. Dedesinin Küba’dan göçmen olarak geldiğinde satın aldığı evde yaşamaktadır. Julieta ile Xoan arasındaki yakınlık, daha sonra Julieta’nın onu ziyaret etmesi ile devam eder. Xoan, karısına rağmen bu ilişkiye başlar, karısının ölümünden sonra da Julieta ile bir kız evlat sahibi olurlar...

Julieta’nın annesi ise oldukça hastadır ve babası, bakıcı ile ilişkiye girmeye başlamıştır. Bir nevi kök ailesindeki dinamik tekrar etmektedir. Xoan ile babası arasında bu açıdan müthiş bir benzerlik yatar. Filmde gizli de kalsa, gerçek dinamik Julieta’nın kızının, babasının ilk eşi ile özdeşleşmesidir. Annesini hayatından çıkartırken, yüzeydeki hikayeler başkadır.

Ailedeki Sırlar
Ailemizde, atalarımızda sır kalan ne varsa, açığa çıkana kadar bir yük olur ve bazı bireyler bu yükleri bilinçli veya bilinçsiz bir şekilde sırtlanırlar. Belki bize acı verdiğinden, belki korktuğumuzdan, belki de utandığımızdan dolayı bazı olayları sır olarak saklarız.

Julieta ve Xoan’ın tanıştıkları tren seyahatinde ilginç bir olay daha olur. Julieta’nın önüne elli yaşlarında bir yabancı oturur, yabancı onunla konuşmaya çalışır. Ancak biraz tuhaf bulduğu bu adamdan kaçarak yemek bölümüne gider. Bir-iki istasyon sonrasında adam intihar eder... Yıllar boyu bu olaydan dolayı Julieta kendini suçlar. Kimseye bahsetmez ve bir sır olarak kalır bu olay...

Yıllar sonra Julieta’nın bir sevgilisi olur; ondan da kızı dahil tüm geçmişini saklar. Bu sır saklama alışkanlığı, hayatını hep olumsuz etkilemiştir. Kızının da akıbeti annesininkinden farklı değildir... Annesi ve babasına benzer kaderi onun da peşini bırakmaz.

Tüm bu zinciri kırmak için anlayış gerekmektedir. Aile sistemindeki dinamikleri keşfedip, bunlardan özgürleşmek mümkündür. Bu derin anlayış, kişileri suçlamak yerine, olayları oldukları gibi görüp, yaşamın getirdiklerini sevgi ve şefkatle kabul etmeyi sağlayacaktır.

Yazının tamamı blogta...