Pedro Almodovar’ın Altın Palmiye için yarışan son filmi Julieta bir sinema eleştirmeni için biraz zorlayıcı bir film. Zira film pek çok açıdan kötü değil ama bir Almodovar filmi olarak hele ki bir kadın seyirciyi tatmin edecek bir film değil.
Biz ne Almodovar hikayeleri ve kadınları gördük, seyirciyi bir o duvardan bir bu duvara vuran, sert, erkek dünyasında kadınca ayakta kalan ve yıkılmayan. Peki Julieta’nın problemi ne? Fazla hassas ve duygusal olması mı? Kadınız hepimiz elbette bir baş kadın karakterin hassasiyeti ile empati kurabiliriz. Julieta’nın problemli bir karakter olması kadın hassasiyeti değil, birey olarak, insan olarak aczi maalesef.
Julieta’nın giriş öyküsü çok çok güzel, bu yüzden henüz seyretmemiş seyirciler açısından tadını kaçırmak istemeyiz; ama çok imrenilecek bir aşk ve sevgi hikayesi seyirciyi bekliyor; herkesin içinin yağlarının eriyeceğinin garantisini yüzde yüz verebiliriz. Ama esas kırılma noktasından sonra Julieta karakterinin de önlenemez çöküşü başlıyor. İşte tüm itirazımız ve içimize yediremediğimiz nokta da bu! Almodovar her ne kadar basın toplantısında karakterinin başından sonuna, gençliğinden yaşlılığına dramatik tutumunun tutarlılığından dem vurmuş olsa da, orta yaşını süren bir annenin, bir bireyin Almodovar’ın karakteri Julieta gibi hareket edeceğini öngörmek imkânsız. Kusura bakmayın ama olmaz öyle şey! Julieta’nın çizilmiş bir karakter olarak başına geleni kabullenişi, kendisine sözüm ona verilen ders ile savaşmaması – ki Almodovar savaştığına dair detayları araya sıkıştırmayı ihmal etmemiş ama ıhh-ıııh- en “tatlı su feministini” bile sinirlendirebilecek ölçüde. Peki hep mi güçlü kadın yazmak lazım, kadınlar düşüp tökezleyemez mi? Elbette düşerler, darmadağan olurlar fakat yazının başından beri anlatmaya çalıştığımız Julieta’nın bir kadın değil bir birey olarak olduralamadığı maalesef.
Öte yandan, karakterin gençliğini canlandıran Adriana Ugarte ve orta yaşlı halini oynayan Emma Suárez kendilerine biçilen rollerde bir harikalar. Sanki iki ayrı kadın ve iki yarı oyuncu değil de, tek oyuncunun farklı zaman dilimlerinde canlandırdığı aynı karakter gibiler. Ayrıca filmin diğer öne çıkan karakterleri olarak Rossy de Palma ve Daniel Grao’nun da oyunculuklar açısından hakkını yememek gerek. Bir Almodovar filmi olarak atmosfer yaratma, mekan-dekor ve renk kullanımı, karakterlerin geçmişi ve altyapıları gibi tamamlayıcı unsurlara elbette söz yok. Masmavinin ve sarının ağırlıklı olarak seyircileri karşıladığı film, karakterinin zayıflığına oynaması gibi ana bir kusur haricinde dört dörtlük.
Cannes ana yarışmasında en iyi kadın oyuncu belki ama sinematografik detaylar ve senaryo açısından bir şansı olabilir…