Türk korkusunun deneysel hali...
Yazar: Burçin AygünVampirler, kurt adamlar, hortlaklar, çeşit çeşit iblisler! Bunların büyük bir kısmı biz Türk korku aşıklarını uzun süre mutlu mesut şekilde oyalamış olsa da (muazzam klasikleri ayrı tutuyorum) bizim kültürümüze ait öğelerden uzak oluşu ürkütme gücünü her daim bir nebze de olsa aşağıda tutmuştur. Dini inançlar ve işin içinde buna ait ölümcül kötülükler girdiğinde ise Türk insanı olarak “gerçek” manada korkuyoruz. Sebebi mi?
Çocukluğumuzdan beri anlatılan, kulaktan kulağa yayılan hikayeler, söylenceler, bir başka deyiş ile iddialar hepimizin bilinç altına öyle ya da böyle etki etti. Bizim değil, arkadaşımızın değil, aile yakının değil ama “çok yakın birilerinin” başından geçen doğa üstü olaylar seneler boyu beynimizin bir köşesinde çöreklendi, durdu. Bunların büyük kısmı da doğal olarak Şeytan, Cinler ve Karabasanlar üzerinden ilerledi. Bu durumun öyle ya da böyle farkına varan yerli sinemacılar ise yıllar önce Türk korku sinemasında ibreyi Cinlere çevirdi!
Bu konuda adeta bir üstad haline gelen, en azından öyle görülen Hasan Karacadağ ise birbirinden dikkat çekici projeler ile bu eksiği ziyadesiyle giderdi. Dabbe ile başlayan, Dabbe 2 ile hafif bir düşüşe geçen seri özellikle de Dabbe : Cin Çarpması adlı yapımla zirveyi zorladı. Şahsi favorim olan Cin Çarpması’nda ülkemizde denenmemişi “ziyadesiyle” gerçek kılan Karacadağ, genç bir kız ve merkezinde lanetli bir köy ile bambaşka bir seyir zevki sunmuştu. Bunda oyunculukların ve buluntu film mantığına sahip üslubun da katkısı çok büyük.
Bu hafta itibariyle vizyona giren ve muhtemelen bir kez daha gişede güçlü bir çıkış yakalayacak olan Dabbe 6 filmi de bu geleneği “bir bakıma” sürdürüyor. Bu kez genç bir kardiolog doktor olan Zeren (Sema Şimşek) ve cinler kabilesinin saldırdığı kız kardeşi Ayla (Nilay Gök)’nın serüvenine tanık oluyoruz. İki kardeşin annesi korkunç bir şekilde hayatını kaybettikten sonra genç kız, ablasının yanına taşınıyor ve fısıltılar, gaipten gelen sesler, çeşitli imgeler sürekli olarak rahatsızlık veriyor. Şimşek ve Gök oyunculuk babında oldukça başarılı işler çıkartırken, Elçin Atamgüç’ün canlandırdığı Nörolojist ise dikkati sürekli perdede tutuyor.
Dabbe 6filmi açık konuşmak gerekirse tam bir “korku türü yemeği” olarak bizlerin karşısına çıkmış. Farklı kült yapımlardan alınan esinlenmeler ve hikayeye yedirilişi, bir hayli deneysel olan birbirinden değişik çekim teknikleri ve özellikle de bazı sahnelerdeki özel efektler izleyiciyi memnun ediyor. Doğa üstüne inanan bir psikiyatrist olarak seyirci karşısına çıkan Fehmi Karaarslan’ın yer aldığı köy sekansları ise hem oyuncu, hem de atmosfer sayesinde doruk noktası oluyor.
Türk korku sinemasında baştan sona “yeniyi deneyen” bir film olduğu belli olan Dabbe 6, ufak tefek kusurlarına rağmen keyifle izlenebilecek, şans verilmesi gereken iyi bir Karacadağ korkusu.
burcinaygun@gmail.com