Belgesel, New York moda sahnesinde onlarca yıl varlığını sürdüren yetenekli, kıvrak zekâlı ve göz alıcı olan 93 yaşındaki Irıs Apfel’ı anlatıyor. Bir moda filminden ziyade, belgesel nasıl yaratıcı olunacağına ve Irıs’in ileri yaşına rağmen ilham veren, yükselen ruhunun hikâyesine odaklanır. IRIS, bir kadının moda için duyduğu coşkuyu tasvir ederek, sanatın insanların hayat desteği ve giyinmenin gerçek hayatın bir deneyden başka bir şey olmadığını hatırlatır. Hayatındaki göz kamaştırıcılığın bolluğuna rağmen Irıs, var olan iş etiğini benimseye devam etmiştir. “Çalıştığımdan dolayı şanslı hissediyorum. Eğer sevdiğiniz bir şeyi yapacak kadar şanslıysanız diğer şeyler kendiliğinden gelir.” der Irıs Apfel.