Benim Charlize Theron'a aşık olduğum film bu işte. Ayrıca Tobey'in de "Örümcek Adam" dan ibaret olmadığının en güzel kanıtı. Zaten film öylesine güzel bir ahenkle örülmüş ki, içindeki "yasak" aşktan ziyade, insanların arasındaki farklı farklı ilişkiler cezbe diyor önce sizi. Aşkın hala beyaz bir örtüyle gezindiği yıllarda, kimsesiz çocukların da içinde barındığı bir kürtaj merkezindeki doktorla, bu şefkatli doktorun yanında yetişmiş bir gencin arasındaki o derin bağlılık, adamın o genci belli etmeden koruması ve hayatını neredeyse ilmek ilmek örmesine hayran kalıyor, öte yandan sezonluk olarak bir ailenin çiftliğine elma toplamak için gelen zenci ailenin içindeki ensest ilişkiyi öğrendiğinizde geçici bir şok yaşıyorsunuz. Asıl şok ise babanın açıklamasından sonra geliyor, bu sefer kalıcı şok yaşıyorsunuz. Kürtaj merkezine gelen kadınla orada bulunan genç arasında gizliden gizliye başyan elektriklenme hızını alamayınca kendinizi önce bir açık hava sinemasında film izlerken, sonra ağaçların arasında deli gibi sevişirken buluyorsunuz. Film sizi de içine alarak ilerliyor. Ama bence de Tobey haklı: "Bence film seyretmek daha güzel."
Film tatlı sert bir hikayeyi tatlı sert anlatıyor ve aldığından fazla Oscar'ı hakediyor. Bu yüzden son olarak film bittiğinde Akademi'nin kulaklarını çınlatıyorsunuz. Afiyet olsun!