Hesabım
    Angela`nın Külleri
    Ortalama puan
    4,1
    232 Puanlama
    Angela`nın Külleri hakkında görüşlerin ?

    44 Kullanıcı yorumları

    5
    10 Eleştiri
    4
    27 Eleştiri
    3
    2 Eleştiri
    2
    3 Eleştiri
    1
    1 Eleştiri
    0
    1 Eleştiri
    Sırala
    En yararlı eleştiriler En yeniler En çok eleştiri yazmış üyeler En çok takip edilen üyeler
    kuzularynsessizli-i
    kuzularynsessizli-i

    Takipçi 804 değerlendirmeler Takip Et!

    4,0
    23 Temmuz 2009 tarihinde eklendi
    10/9 muteşem bir film. Baştan sona ilgiyle izledim. Alan Parker in bana göre en iyi 3 filminden biri. Sağlam bir kurgusu var ve oyunculuklar da abartısız...Arşivimde önemli bir yeri bulunmaktadır.
    potasyum
    potasyum

    Takipçi 531 değerlendirmeler Takip Et!

    4,0
    15 Temmuz 2007 tarihinde eklendi
    Bu filmi izledikten sonra halimize ne kadar şükretsek az değil mi'Çok güzel bir yapım.
    korcane
    korcane

    Takipçi 186 değerlendirmeler Takip Et!

    4,5
    27 Eylül 2006 tarihinde eklendi
    seyrettiğim en ii dram filmi bence bu kadar guzel bir anlatım oyunculuk olamaz emıly watson tabiiki yıne bu rolun kadını harıkalar yaratıyor...bu film mutlaka her sınema seyırcısının izlemesi gereken bir yapım..klasık..
    beck31
    beck31

    Takipçi 1.383 değerlendirmeler Takip Et!

    4,0
    18 Kasım 2008 tarihinde eklendi
    Kitabını okumadım fakat gerek oyuncular, mekanlar, yönetimi ve gerçekçiliği ile vermek istediğini başarılı bir şekilde yansıtıyor.Başarılı bir dram.
    teomansonmez
    teomansonmez

    Takipçi 365 değerlendirmeler Takip Et!

    4,5
    25 Ağustos 2007 tarihinde eklendi
    Frank McCourt'ın pulitzer ödüllü otobiyografik romanından sinemaya yönetmen Alan Parker tarafından uyarlanan etkileyici ve hüzünlü bir drama.Emily Watson ve Robert Carlyle'in oyunculukları içinde görülmeye değer.
    gogola
    gogola

    Takipçi 176 değerlendirmeler Takip Et!

    3,5
    25 Mart 2011 tarihinde eklendi
    Film başarılı, özellikle çocuklar süper. Bence zayıf karekter baba. Çocuklara mest olacaksınız süper oynuyorlar.

    Dönemin havası ve ortamı çok güzel yansıtılmış. Garibanlığın ve yoksulluğun ne olduğu çok iyi anlatılıyor. İrlandanın sanki o günlerini yaşıyormuşsunuz gibi.. Film çok sıcak ve sevimli. İnsanı kendine izlettiriyor. Çocukların saflığı ve ortamda bile mutlu oluşları, kardeşlerin ölümlerinin çocuk gözünden izlenimleri çok başarılı.

    Mutlaka izleyin.7 puan
    naked-soul
    naked-soul

    Takipçi 561 değerlendirmeler Takip Et!

    4,0
    21 Ağustos 2005 tarihinde eklendi
    ben bu filmin kitabını okumuştum.gerçekten hiç bu kadar etkilendiğim bir hikaye olmamıştı.bir türlü filmini izleyemedim ama arkadaşların dediğine göre filme de hikayenin güzelliği yansımış...
    karizmatik062915
    karizmatik062915

    Takipçi 473 değerlendirmeler Takip Et!

    4,0
    24 Eylül 2008 tarihinde eklendi
    hayatın belkide en acı yüzünü bu filmde görebilirsiniz...
    bluevelve
    bluevelve

    Takipçi 115 değerlendirmeler Takip Et!

    4,5
    2 Eylül 2006 tarihinde eklendi
    Küllerinden Doğan AnkaAlan Parker'ı nasıl bilirsiniz ? Ne şekilde yer etmiştir bu usta yönetmen, biz sinema izleyicilerinin zihninde? Filmografisinde yer eden eserlere bakıldığında verilebilecek cevabı tahmin etmek, hiç zor olmasa gerek. Amerikalı yönetmen, genel hatlarıyla politize olmuş bir çizgi çekmiştir sinema yaşantısına. Kimi zaman savaşın insan ruhunda yarattığı yıkımı ?Birdy? ile dışa vurmuştur. Kimi zaman toplum yapısını oluşturan farklı kökenden insanların renksel ve ırksal ayrıştırılmasına dönük eleştirilerini ?Mississippi Burning'le yüzeye taşımıştır. Bazen ise tarihsel bir kişiliğin yada bir halk kahramanının doğuşunu ve batışını ?Evita? ile resmetmiştir. Bize özgü akılda kalan yanı ise, ?Midnight Express'i var etmesi ile gerçekleşmiştir. Bazılarına göre ırkçılık kokan bir filmdir, bazılarına göre ise var olan ve bilinen ülke gerçeklerinin yabancı bir gözle biçimlendirilmesinden ibarettir. Aynı zamandan Alan Parker toplumsal gelişimin ve o gelişimin çarklarında ezilen bireylerinde simalarını perdeye aksettirmiştir. Bunu hiç kuşkusuz, etkin bir sinema dili kullanan ve insanların yaşama tutunma ve varlıklarını sürdürme savaşımını en iyi betimleyen eserlerden biri olan; 1999 yapımı ?Angela's Ashes? ile ortaya koymuştur. Bu ortaya koyuş, oldukça çarpıcı bir hüznü ve alkışlanası bir, küllerinden yeniden doğma ve kurtuluşa kavuşma mücadelesinin anlatımına dönüktür. Yokluğun koynunda bitap ve sefil bir hayat bekler onları, kimi geceler açlığın katlanılması zor sancıları saplanır gövdeye yada soğuğun kemiğe işleyen sızısı dayanılmaz kılar, yaşamayı. Çaresiz savruluşlara gebedir, yurtlarından uzak bir ülkede sefaletin koynuna düşen insanların hikayesi. Oradan oraya giderler, aradıkları bir dilim umuttur ve buldukları her seferinde parçalanmış düşler. Sıcak bir aş yada kışın soğuğun da gövdelerini sıcak tutabilecekleri bir çatıdır, bulmaya çalıştıkları. Yada kimsenin bulamadığı mutluluğun resmidir, çizmeye uğraştıkları. Bu resmi Alan Parker oldukça iç burkan bir anlatım ile çizmeye çalışmaktadır. Bir çocuğun gözlerinden görülen ama bir adamın dudaklarından dökülen sözcükler ile. İrlandalı bir ailenin resmidir bu, sadece görülen yüzeyin yansıttığı bir hayata dairdir ve arkada kalan isimsiz ve sıfatsız nicelerinin de öyküsüdür aynı zamanda. Bu öykü ki, yaşamları altüst etmiş ve insanları ümitlerinin peşi sıra yollara vurmuştur. Bu öykü ki, dayanılması zor bir kalp ağrısıdır, minik gözlerin gördüğü sefaletin acımasız suretinden sebeplenmektedir ve her defasında yayılmakta, çaresizliğin sarmalına düşen gövdeleri çürütmektedir. Ama hiç dinmemektedir, inancın ve umudun günleri. Her doğan yeni gün yeni başlangıçların işaretidir. Çabaların, mücadelenin, ayakta kalmaya çalışmanın ve yılmamanın. İçte yer eden azim, dışa vurmakta ve çocuk bedeninde olgun bir ışığa bürünerek, yüreklerde filizlenen umut kırıntılarını yeşertmektedir. Bir birlerine duyulan sevgi ve arada hiç kopmayan bağların olması, yaşama tutunmada onlara güç vermekte ve bir birlerinden aldıkları sevgi ile dört elle yaşama bağlanmalarına vesile olmaktadır.Filmde her şey bir çocuğun bakış açısıyla verilmiştir. Üç farklı suret, ilerleyen zamana bağlı olarak bu bakışı taşımakta ve anlatıya yol vermektedir. Yılların akıp gitmesine paralel çocuk bedenide değişmeye yüz tutmuştur. Ama her üç halde de çekilen yokluk ve yaşanılan tükenmişlik anlatılarak, ilerleyen süreçte hiçbir şeyin değişmediği gösterilmiştir. Bu açıdan bakıldığında filmin farklı bir yoldan gittiği ve çocuk baş karakterlerin ekseninden kopmayarak bütünlüğü sağladığı görülebilir. İlk olarak karşımıza, ilkokula giden ?franki'çıkmıştır. Masum bakışlarından ve yüzünün aldığı mutsuz görünümden, çekilen sefaletin izleri görülmektedir. Sorgulamaktadır dünyayı yada içinde bulunduğu hayatı. Gözlerinin içinde yer eden anlam, adeta nedenleri aramaktadır, bilmediği ve belki de hiç cevabını bulamayacağı sorular sormaktadır, sessiz ve derinden. Yaşadığı yokluk her defasında karşısına çıkmaktadır, kimi zaman okul koridorlarında yüzüne vurulmakta kimi zamansa kilise kapısında hayalleri yıkmaktadır. Derken 5. sınıfa giden ?franki? ile karşılaşırız. Yıllar akıp geçmiş, bedeni gelişerek büyümüştür. Her şey yine aynıdır, içine düşülen yokluk yenilememiş, saplanıp kalınan fakirlikten kurtuluş olmamıştır. Ama ?franki?, artık dünyaya daha bildik gözlerle bakmaktadır. Nedenleri bilebilmekte ve verilmesi gereken cevapların neler olduğunun farkına varmıştır. Çocuk bedeninde yer eden sorumluluk duygusu ile ailesini koruyup kollamanın gereğini anlamış ve bunun için kendisini hiç bilmediği bir dünyada, yetişkinlerin dünyasında bulmuştur. Emeğinin karşılığını almıştır ve duyulan mutluluk ile düşlerini gerçekleştirme karalılığına sıkı sıkıya sarılmıştır. Zaman yine tüm acımasızlığı ile akıp gitmiş ve yanında, insanların camdan kulelerini de temelden söküp götürmüştür. Parçalanan bir hayat vardır, karşımızda. Baba karakteri bu hayatın yansımasıdır. Amaçsızdır, kabullenen gözlerle bakmaktadır hayata ve olanca yüklerin altında ezilmektedir. Bocalamakta ve çıkış yolu bulamamaktadır. Yenilgiyi kabul etmiş ve kendisini suyun akışına bırakmıştır. Artık ?franki? 15 yaşındadır. Ama yaşadığı hayat onu erken olgunlaştırmış, çocukluğunu yaşayamadan yetişkin bir birey suretine büründürmüştür. Ne yapması gerektiğini bilen bir bireydir artık, hayata atılmış, sorumluluk almış ve düşlerinin peşi sıra, yürüdüğü yolda emin adımlarla ilerlemeyi başarmıştır.?Angela's Ashes?, sadece yoksulluğun resmini çizmemektedir, aynı zamanda dinsel boyunduruğun altına girmiş bireylerin ve sınıfsal yada ırksal ayrımcılığı kendine amaç edinmiş beyinlerinde suretini yansıtmaktadır. Filmde yer eden, dinin hayatın her kademesine sızmasına dönük eleştirel yapı kolayca kendini göstermektedir. İnsanların kurtuluşu dünyevi hayatta değil ruhani yolda araması ve mantıksal kopukluğun içine savrulması, dinin yetkin olmayan ellerde sömürü aracı olması tehlikesini ihtiva ettiğinin bir göstergesi olarak sunulmuştur. Dönem filmi olduğu için o dönemde yaşanılan dinsel çatışmalara derinlemesine olmasa da yüzeysel bir bakış atılarak, kilisenin ve diğer kurumların taraflı davrandığının ve kilise kurumunun aslında hiçte görüldüğü gibi hoş görülü olmadığının, bilakis toplumun geri bırakılmasında ve çatışma ortamına sürüklenmesinde etkin sorumluluğu bulunan kurumlardan biri olduğu ifade bulmuştur. Örümcek ağı gibi sarmaladığı toplumu kendi dünya görüşleri doğrultusunda şekillendirme uğraşısı ise değinilen bir başka sorundur. Ayrıca ifade bulan bir başka nokta ise alt-üst sınıf ayrımının yaratılması ve bireylerin farklı katmanlara ayrılarak, yaşama durumunda bırakılmasıdır. Gözlerden kaçmaması gereken bir başka altsal unsur ise ırkçılığa karşı yer eden duruştur. Özellikle çocuk karaktere söylettirilen bir şarkıdaki;?sünnetliler diye Yahudiler bizim düşmanımız değildir? nakaratı, yüzeye yansıtılmadan ve hissettirilmeden yapılan, karelerin arasında kalmış ırksal ayrımın olmamasına dönük bir niyetin göstergesidir. Alan Parker, dokunaklı anlatımı ile kurguladığı bu filmi, etkin bir senaryo ve benzersiz alt ve yan metinlerle destekleyerek, kaybediş sonrası doğuş temasını kullandığı etkin bir hayat hikayesine büründürmüştür. Hiç kuşkusuz bu oluşum, tarihsel gerçeklerin ışığında vücut bulduğu için ve yaşanan gerçekler olanca çıplaklığıyla betimlendiği için izleyici üstünde yaratılmak istenen etki tutturulmuş ve film; görsel bir şölenden öte edebi ve yaşamsal öğretilerin serpiştirildiği bir hayata tutunma ve azim ile inancı yürekte var ederek, zorlukları bertaraf etme yetisine haiz olabilmeye yetkin olunacağına vurgu yapmıştır. Dönemin gerektirdiği yaşamsal mekanların şekillendirilmesinde ki tutarlılık ve gerçeklik, filmin atmosferini karanlık bir surete büründürmüş, verilmek istenen ana fikrin verilmesinde belirleyici olmuştur. Bir çok unsurun birleşmesi ile bütünsellik kazanılmıştır. Kostümlerden, mekanlara, aksettirilen fakirliğin maddesel görünümünden, dinsel bağnazlığın kucağına düşen insan formlarına, bezginlikten, yılgınlığa, bunun yanında içte yer eden umutlardan, peşinde koşulan düşlere ve nihayetinde bu düşlerin var edilmesine kadar. Oyunculuklardaki başarı unutulmamalıdır. Sadece çocuk karakterler değil, tüm baskın karakterlerin güçlü tasviri açıkça görülmektedir. Ama bir yerde aşırıya kaçan bir Amerika vurgusu gözden kaçmamaktadır. Methiyeler dizilmesi ve kurtuluşa giden tek adres olarak gösterilmesi, eleştirilebilecek noktalardan biridir. İzleyicinin hüzünlü bir hikaye karşısında savrulduğu çaresizlik halleri karşısında vurgulu bir Amerika övgüsü, soru işaretlerini de beraberinde getirmektedir. Bir de filmde baskın bir görünümde olan dinsel olgular, her ne kadar eleştirel bir yaklaşımla var edilmiş olsalar da, aşırıya vardırılan argümanlar ile hissettirmeden gerçekleştirilen bir misyonerlik vurgusu mu yapılıyor, yönlü düşünceleri akla getirme olasılığı mevcuttur. Tabi bunlar birkaç zafiyet noktasıdır, bütünselliğe bakıldığında filmin gerekli etkiyi gereğinden fazla yaptığı rahatlıkla görülebilir. İşte bu görünüme tanıklık etmeniz, bu filmi izlemenizi gerektirmektedir.---- Angela's Ashes(Angela'nın Külleri ) ----
    tuffy34
    tuffy34

    Takipçi 162 değerlendirmeler Takip Et!

    4,0
    25 Nisan 2004 tarihinde eklendi
    bazı arkadaşlar atgözlüğü yerine güneş gözlüğü takmayı denese iyi olur.. en azından sadece güneşten korunurlar.. gerçeklerden değil..
    selmayurdasavas
    selmayurdasavas

    Takipçi 127 değerlendirmeler Takip Et!

    5,0
    11 Ocak 2010 tarihinde eklendi
    Kitabını da okumus ve cok beğenmiştim.Kitaptan uyarlanan ilmler genelde yavan kalır, kitaptaki tat kalmaz ağzınızda ama bu film kitapla cok paralel ve acıkcası bır eksık bulamadım.145 dk nın nasıl gectığını anamadım bile.Oyunculuklar da cok gercekcıydi...10/10
    merve357
    merve357

    Takipçi 165 değerlendirmeler Takip Et!

    4,0
    6 Şubat 2007 tarihinde eklendi
    her türlü olumsuzluğa parasızlığa çaresizliğe rağmen hayalini gerçekleştirebilirsin dierek iyi gaz veren çok başarılı bir dram
    Eren Yenigün
    Eren Yenigün

    Takipçi 227 değerlendirmeler Takip Et!

    5,0
    8 Mart 2008 tarihinde eklendi
    Muhteşem bi film yönetmenlik, oyunculuklar, görüntü ve sanat yönetmenliği hepsi çok iyi...kesinlikle ama kesinlikle izlenmeli...hayatın gerçekleri...! favorim ve 10/10
    melik-e05
    melik-e05

    Takipçi 26 değerlendirmeler Takip Et!

    1,0
    21 Ocak 2009 tarihinde eklendi
    ne kadar abartmışsınız mükemmel değil bence cok uzun
    pinkcadillac
    pinkcadillac

    Takipçi 127 değerlendirmeler Takip Et!

    4,0
    1 Mart 2007 tarihinde eklendi
    kitabını okuduktan sonra insanda hayal kırıklığı yaratmayan nadir filmlerden olduğunu düşünüyorum. kitapta anlatılanlar çok güzel resmedilmiş. insanda aynı duyguyu yaratıyor, bir kez daha içini parçalamaya yetiyor.
    Daha Fazlasını Göster
    • En son Beyazperde eleştirileri
    • En İyi Filmler
    • Basın Puanlarına Göre En İyi Filmler
    Back to Top