Hesabım
    How to Build a Girl
    Ortalama puan
    2,9
    4 Puanlama
    How to Build a Girl hakkında görüşlerin ?

    2 Kullanıcı yorumları

    5
    0 Eleştiri
    4
    0 Eleştiri
    3
    1 Eleştiri
    2
    1 Eleştiri
    1
    0 Eleştiri
    0
    0 Eleştiri
    Sırala
    En yararlı eleştiriler En yeniler En çok eleştiri yazmış üyeler En çok takip edilen üyeler
    Turgay Buğdacigil
    Turgay Buğdacigil

    Takipçi 2.065 değerlendirmeler Takip Et!

    3,5
    18 Eylül 2021 tarihinde eklendi
    Senaryosunu, kendi “yarı – otobiyografik üçlemesinin” aynı isimli ikinci romanından (2014) uyarlayarak Caitlin Moran’in yazdığı “How to Build a Girl”, Coky Giedroyc’un yönetmen koltuğunda oturduğu harika bir komedi filmi…

    Yorumumuza başlamadan hemen belirtelim ki, 16 yaşındaki Wolverhampton’lı işçi sınıfına mensup beş çocuklu fakir bir ailenin tek kızı Johanna Morrigan’ın (Beanie Feldstein), “cinselliğini de keşfediş” öyküsünün anlatıldığı film, IMDB ahalisinin belirli bir kesimi ile aksiyon meraklıları ve muhafazakâr kültürel kodlarla yetişmiş olan kitleye kesinlikle hitap etmemektedir…

    O yüzden de, sıraladığımız bu gruba giren sinemaseverler; 2010’da İngiltere’de “yılın köşe yazarı” ödülünü almasının yanı sıra 2011’de Times’daki yazıları nedeniyle “yılın eleştirmeni” ve “röportaj gazetecisi” seçilen Caitlin Moran’in senaryosuna da, içi tamamen boş klişe laflarla ilişmeden, ufak ufak uzaklaşmalıdırlar bu filmden…

    Yoksa emin olun canları fena halde sıkılacaktır, bir türlü geçmek bilmeyen 102 dakikalık süre boyunca…

    Neyse, biz şimdi yeniden filmimize dönelim…

    Ana karakter Johanna’nın evdeki odasının duvarlarını süsleyen, Donna Summer, Sigmund Freud, Emily Bronte, Charlotte Bronte, Karl Marx, Elizabeth Taylor, Maria von Trapp, Kleopatra, Sylvia Plath, Jo March ve Frida Kahlo gibi zaman zaman ses vererek konuşan şahsiyetler, onun en iyi arkadaşları ve dert ortaklarıdır…

    Elbette kardeşi Krissi’de (Laurie Kynaston) öyle…

    Zaten okula da birlikte gidip gelirlerken, pek çok yapıcı öneri de ondan gelir “genç irisi” ablası Johanna’ya…

    Sürekli çocuk doğurmaktan neredeyse bir “kuluçka makinasına” dönüşmüş olan annesi Angie (Sarah Solemani) ve 1970’li yıllardaki kırık dökük “müzisyenlik hayallerine” takılıp kalmış olan babası Pat’in (Paddy Considine) durumları ise bambaşka…

    Ki biz bunu, tam anlamıyla Levent Kırca tarzı bir “kaybedenler kulübü” parodisi olarak görüyor ve öyle de tanımlıyoruz…

    Zira bomboş hayalleri dışında ne elde var ne de avuçta…

    Doğrusunu isterseniz, bütün gözlerin üzerinde olduğu ünlü bir yazar yahut da şair olmayı düşleyen Johanna’nın durumu da çok farklı değil…

    Tabii onun en büyük artısı, okumak için “popüler kültüre” dair sabun köpüğü biçimindeki bilgiler içeren ve yıllar sonra adlarını kimsenin anımsamayacağı eserler yerine:

    Aralarında James Joyce’un (Türkçe baskısı 844 sayfa olan) modern epiği “Ulysses”i (1922) ve Germaine Greer’in feminizmin başyapıtlarından “The Female Eunuch / İğdiş Edilmiş Kadın” ın (1970) bulunduğu önemli eserleri tercih etmek suretiyle, “kıvrak bir edebi dil” ile yazabilme kabiliyetini geliştirmiş olmasıdır…

    Ama filmde, feminizmden neredeyse tek bir iz dahi yoktur…

    İma edilse de bunu, asla açıkça hissedemezsiniz…

    Ve Johanna bu muhteşem “kelimelerle dans edebilme” becerisini, rock müzikten hiç anlamamasına karşın, ünlü “Melody Maker” benzeri Londra merkezli “D&ME” isimli müzik gazetesinde, "Dolly Wilde" rumuzu ile eleştirmen olarak yazdığı rock müziği yorumlarında kullanır…

    Fakat yaşının da verdiği cesaretle yazdığı ve daha sonra büyük pişmanlık duyarak herkesten tek tek özür dileyeceği bu yorumlar, son derece anlamsız ve icra edilen müziklerle hiçbir alakası da bulunmayan iğrenç ifadeler de içermektedir…

    Bu arada Johanna’nın hayatına, dönemin önemli rock müzisyenlerinden John Kite (Alfie Allen) girer ve bize de yol gözükür…

    Emma Thompson ile hoş bir final yapılan ve “doğru inşaat için her şeyden önce sağlam bir temelin / altyapının” gerekliliği hususunun anlatıldığı filmde bundan sonrası artık sizlerde…

    Belki, yine klasik bir laf olacak ancak diğer yorumlarımızda olduğu gibi “spoiler vermeden” yazılmayanları yazmaya, anlatılmayanları anlatmaya, söylenilmeyenleri söylemeye çalıştığımız bu son derece özgün satırlar, filme ilişkin aydınlatıcı tespitler toplamımız olsun…

    Sinema sanatına yaraşır bir başka kapsamlı yorumda yeniden buluşmak üzere, kendi değerlendirme sistemimiz içinde puan olarak 3,5 verdiğimiz bu film için önerimiz de, olumsuz yorum ve puanlara aldırmadan, “muhakkak bir şans da siz verin” şeklinde olacak…

    Keyifli seyirler,

    Son bir not:
    Tüm hakları bize ait olan bu yorumun orijinali; bir başka mecrada tarafımızca, 4 Eylül 2020 günü saat 23.47’de yazılarak paylaşılmıştır...
    Ahmet Büke
    Ahmet Büke

    Takipçi 935 değerlendirmeler Takip Et!

    2,0
    15 Temmuz 2022 tarihinde eklendi
    britanya yapımı benim için fazla gerçeklikten uzak ve fazla hayalperest gençlik filmi.. Valla herkesin aksine oyunculuklarda bence sırıtıyor fazlasıyla
    Daha Fazlasını Göster
    • En son Beyazperde eleştirileri
    • En İyi Filmler
    • Basın Puanlarına Göre En İyi Filmler
    Back to Top