Hesabım
    Krallar Kulübü
    BEYAZPERDE ELEŞTİRİSİ
    2,0
    Yetersiz
    Krallar Kulübü

    Kulübünü topla da gel!

    Yazar: Duygu Kocabaylıoğlu

    Yerli sinemamızın can çekiştiği yaz vizyonunda ya cinlerin çarptığı dipsiz dini korkular, ya da işçilikte ucuza kaçarak kotarılmış, kalitesi düşük komediler bir bir kapımızı çalıyor. Türk sineması eylüle kadar maalesef “al birini vur ötekine” kalitesinde ilerlerken Nuri Alço’lu Krallar Kulübü de geç vizyon buluşmasını sessiz sedasız gerçekleştirdi.

    Dalavereci bir otel işletmecisinin mafyaya olan borcundan dolayı satışa çıkarttığı otelini, bizzat otele emek veren personelin devralması ve sonrasında gelişen olaylar temasından açılışını yapan film, aslında orijinal bir çıkış noktasına sahip. Hepimiz zaman zaman yaptığımız işin patronu olmanın hayalini kurarız; tıpkı kendilerine krallar kulübü lakabını yakıştıran bu otelin personeli gibi. Fakat krallar kulübünün elde avuçta ne varsa yatırdığı bu hayal, en kısa yoldan kursaklarında kalıyor. Zira Alço’nun canlandırdığı mafya Cumali, eski patronun kumar borcundan dolayı otele el koymak için kapılarında bitiyor. Oteli kaybettikleri yetmiyormuş gibi mafyaya borçlanan üstüne üstlük hayatları da artık tehdit altında olan krallar kulübü personeli, 2 ay içerisinde oteli var güçleriyle işletip bu beladan kurtulmanın yolunu arıyorlar.

    Filmin ilk 20 dakikasından sonrası da, bu düğümün çözülme süreci üzerine ilerliyor.  Tahmin edilebileceği üzere ana hikayeye bir adet aşk öyküsü de eklemleniyor ve para toplama hikayesi bu iki yeni sevgilinin çekişmeleri eksenin de ilerlemeye çalışıyor; yine tahmin edilebilir final, mutlu son!

    İyi bir fikirden yola çıkarak kurgulanan öykü maalesef zayıf diyalogların ve senaryo zafiyetlerinin kurbanı oluyor. Bunun üzerine bir de aceleye getirilmiş sit-com oyuncukları eklenince filmi kurtarmaya yakın zamanda sağlık problemleri ile boğuşan Nuri Alço bile yetemiyor.  Bu tarz çatı bir öykü, en iyi biçimde karakterlerin kendi hikayelerinin ana hikayeye eklenmesiyle, akışa bir derinlik verilmesiyle zenginleştirilebilirdi. Bu olasılık hiç değerlendirilmeden bodoslama giden film, barındırdığı cinsiyetçi söylemlerin yanı sıra ucuz espri ile günü kotarma tuzağına düşüyor.

    Reklam sektöründeki deneyimi ile tanınan Tuncay Erol ilk yönetmenlik işinde maalesef filmografisinin çıtasını yüksek noktadan açamıyor. Oyunculuklarda ise başrol olarak gördüğümüz Ozan Akbaba ve Özge Dolay’ın kimyalarının mayası ise yer yer tutar gibi görünse de, süreklilik sağlamıyor. Onlardan ziyade kulübün diğer üyeleri yani oteli a’dan z’ye çekip çeviren ekip, daha samimi ve daha gerekçi performanslar ortaya koyuyor. Bu kastın kendisini daha çok gösterip, gelecek projelerde sıyrılması yüksek olasılık. Öte yandan, Nuri Alço ise kendisine biçilen rolü, senaryosunun kıstasları içerisinde götürüyor, ama nereye kadar?

    Uzun lafın kısası, ortada iyi işlenebilecek keyifli bir malzeme varken insan biraz daha derinlemesine çalışılmış, daha iyi yoğrulmuş bir film bekliyor. Yeşilçam’ın unutulmaz kötü adamı Nuri Alço’yu beyazperdede başka bir yapımda daha görebilme umuduyla...

    Daha Fazlasını Göster
    Back to Top