En yararlı eleştirilerEn yenilerEn çok eleştiri yazmış üyelerEn çok takip edilen üyeler
Filtrele:
Hepsi
Murat K.
Takipçi
188 değerlendirmeler
Takip Et!
5,0
10 Aralık 2015 tarihinde eklendi
Bu ülkede herkes aynı türküyü söylesin diye çok uğraşıldı. Ancak yine de insanlardan biri bir başkadır benim memleketim derken diğeri ölürüm Türkiye'm dedi.Aynı şeyden bahsettiklerini anlamadılar. Birileri (!) istemedi bu iki tarafın uzlaşını. Sarmaşık giriş ve gelişme olarak Nadir Sarıbacak'ın üstün performansıyla bunu anlatan ve bunu da mükemmel derecede başaran bir film. Birbirine hiç mi hiç benzemeyen 5 adamın 1 gemide 3 ay boyunca kalmak zorunda oluşundan ana çatışmasını kuran film içimizdeki psikopata göz kırpıyor. Yavaş yavaş gelen bir bunalımı, çöküşü anlatırken gücünü bu ağırlıktan almayı biliyor. Hatta bunu çoğu zaman hissettirmiyor. Kendine Müslümanları, sahte kabadayıları, doğuştan yancıları, en sağlam psikolojiye sahip gibi görünüp aslında en deli olan ruhsuzları ve aslında bu insanları bir arada tutabilecek argümanlar hala mevcutken bu argümanlara bile düşman olan gemi kaptanlarını anlatıyor.Bu insanlar ne yapıyor? Demeden filmin ilerleyen dakikalarında kendimize bir taraf seçmeye kalkmamız ise aslında bu kavgaya ne kadar alışık olduğumuzu ne kadar alıştırıldığımızı gösteriyor. Gelelim filmin finaline... Yok mu bu bizi birbirimize kırdırıp 'kamarasından' çıkmayan 'kaptanı' alt etmenin bir yolu ? Var elbet.Bir olmak.Ne olursa olsun diktayı, faşizmi, baskıyı, sindirilmeyi yok etmek için bir olmak. Nietzsche'nin muhteşem eseri Böyle Buyurdu Zerdüşt'te de olduğu gibi. Sürü olacağız. Hepimiz koyunlar gibi eşit haklara sahip. Ama bir çobana, kaptana ihtiyacımız yok.Eğer ihtiyacımız olmadığı halde böyle bir mekanizma mevcutsa:İstikamet kaptandır ! Tüm bu alt metnin dışında sıradışı ve özgün sahneler seyredeceğiniz sinemanın kalitesini yükseltecek ve açık ara yılın en iyi filmi olacak bir film seyredeceksiniz. En kısa sürede çobansız bir sürü olup Bir başkadır benim memleketim ve ölürüm Türkiye'm türkülerini beraber söyleyebileceğimiz günlere erişmek dileğiyle....
Deniz üstü köpürür, hey canım rina nay nay rina rina nayyy...
Kollarımı açtım odada deli gibi dolaşıyorum. Bu neydi be aga. Bu film bana fazla geldi. Fazla iyi bir film. İzlediğim tüm Türk filmleri arasında ilk 3'ü zorlar benim nezdimde. 2014'te Kış Uykusu, geçen sene de bu film. Çok başka filmler. Ama bu film bende daha bir etki bıraktı. Yönetmen Tolga Karaçelik'te daha çok tecrübesiz olmasına rağmen böyle bir iş çıkarabiliyorsa önü çok açıktır. İleride adını daha iyi yerlerde duyabiliriz.
Başlarda bir sıkıcı gibi geliyor ama Nadir Sarıbacak dümene bir geçiyor, alıyor filmi götürüyor. Tek kelimeyle kusursuz oynamış. Aslında oyunculuk anlamında eleştirilebilecek kimse yoktu. Hepsi çok çok iyiydi. Sarıbacak ekstra tabiki. Hatta bir sahnede aynayla konuşuyor. -Robert DeNiro'ya gönderme- Kesinlikle çok daha fazla kaliteli filmlerde rol alması lazım. Şu dibe vurmuş Türk sinemasını yeniden ayağa kaldırabilecek oyunculardan birisidir.
Psikolojik olarak inanılmaz etkileyici ve vurucu bir yapısı var. Beni özellikle insan psikolojileri etkiledi. O sıkışıp kalma ve bunalımın içinde birbirlerine o bakışları, öfkelenmeleri hatta küfürleri bile çok derinden ve etkileyici. 2015 filmleri arasında ilk 5'e girdi benim listemde. Bir çok yapımda olmayan o samimiyet ve gerçekçilik duygusu var burada. Burada aynı zamanda birkaç farklı kesimden insanın bir gemide sıkışıp kaldığında yaşadıkları var. Açlık ve susuzluk ile birlikte ne hale geldiklerini görüyoruz. Aslında o gemi bir toplumu temsil ediyor. Biz birbirimize sarmaşıklar ile bağlıyız ama bir o kadar da birbirimizden uzağız. Konuşma ve birbirimizi dinleme yetilerimizi yitirmişiz. Karşıdakinin ne dediğini dinlemeden sinirlenip, öfkelenebiliyoruz. Bu gemi hepimizin gemisi. Biz bir ve beraber olduğumuz sürece bu gemiye hiçbir şey olmaz... İyi seyirler... 8.1/10
Farklı sınıfsal, kültürel ve etnik özelliklere sahip karakterlerin olduğu Sarmaşık, hiyerarşik yapılanma ve otorite gibi konuları temel alarak çok yönlü bir ilişki sunuyor. Gemide çalışanların arasındaki ilişkiler, temsil ettikleri toplumsal grupların arasındaki farklılıklar üzerinden şekillenirken, geminin iktidar temsili olan, bu farklılıkları otoritesini korumak adına kullanıyor ve ihtiyaç duyduğu hiyerarşik yapıyı bu sayede inşa ediyor. Gemiyi bir devlet düzeni gibi düşünüp , iktidarı , iktidara yakın olup güç zehirlenmesi yaşayanları ve muhalifleri harika bir potada , sarmaşık betimlemesiyle eritebilmiş. Şarkıların özenle şeçilmiş olması ve filme bu kadar yakışması da ayrı bir başarı. Efektler ve sesler çok iyi. Riskli bir biçimde tercih edilen anlatım, yan unsurlarla birlikte öyle iyi oluşturulmuş ki, hiçbir karakter tek yönlülüğüyle öne çıkmıyor. Bu sayede karakterler arası ilişki ne salt hiyerarşik konumlarına, ne de salt sınıfsal özelliklerine indirgenebiliyor. Geminin içindeki kaotik ortam en üst noktaya ulaştığında dahi, her şey öylesine doğal bir biçimde akmaya devam ediyor ki gerilimin arttığı sahnelerde yer yer neredeyse gerçeküstü öğeler kullanılmasına rağmen, hikâyenin akışı hiçbir zaman gerçeklikten kopmuyor. Pek çok açıdan tehlikeli sayılabilecek öğelere sahip olan filmin göze batan, abartılı görünen ya da “mesaj kaygılı” denebilecek hiçbir yanı yok. Gemide filmini çağrıştırsa da çok yönüyle ayrılıyor, ikisi de bir birinden başarılı. Birbirine hiç mi hiç benzemeyen 5 adamın 1 gemide 3 ay boyunca kalmak zorunda oluşundan ana çatışmasını kuran film içimizdeki psikopata göz kırpıyor. Yavaş yavaş gelen bir bunalımı, çöküşü anlatırken gücünü bu ağırlıktan almayı biliyor. Hatta bunu çoğu zaman hissettirmiyor. Kendine Müslümanları, sahte kabadayıları, doğuştan yancıları, en sağlam psikolojiye sahip gibi görünüp aslında en deli olan ruhsuzları ve aslında bu insanları bir arada tutabilecek argümanlar hala mevcutken bu argümanlara bile düşman olan gemi kaptanlarını anlatıyor. Bu insanlar ne yapıyor? Demeden filmin ilerleyen dakikalarında kendimize bir taraf seçmeye kalkmamı ise aslında bu kavgaya ne kadar alışık olduğumuzu ne kadar alıştırıldığımızı gösteriyor. Ne olursa olsun diktayı, faşizmi, baskıyı, sindirilmeyi yok etmek için bir olmak. 2015 in bence en iyi türk filmini seyredeceksiniz.
Film bana yeni başlanan okul hayatını hatırlattı. Okula yeni başladığınızda herkes çok iyidir, ilişkiler mükemmeldir. Ancak ilişkiler ilerledikçe insanların gerçek yüzünü görürsünüz. Kavgalar çekişmeler başlar.
bir gemide mahsur kalan 5 insanın psikolojik savaşı.. Müthiş sürükleyici.. Gerilimli oyunculuklar harika.. Kurgu harika.. Ama sonu ne olmuş öyle ya… bir yere bağlasalardı etkileyici bir finalle çok başka yerlere gelirdi film.. Böyle sanki birşeyler eksik olmuş.. gene de 10 puan vereceğim
Bugün izledim, çok beğendim, ''Alper Turgut, Beyazperde'' eleştirisinin sadece final için yazdığı hariç diğerlerine katılıyorum. Zira ,o gemici düğümünü attığını düşünüyorum. En azından bana öyle bir his geçti. Tolga Karaçelik'i Gişe Memuru filminden biliyorum, onu da çok sevmiştim. Tüm oyuncular harika, Nadir Sarıbacak çok sevdiğim aktördür, bu filmle bir kez daha saygı duydum. Film kesinlikle seyredilmeli..
son zamanlarda izlediğim en iyi 3 film arasına kesinlikle girer harikaydı baştan sona özellikle nadir karabacak efsane bir oyunculuk kesinlikle izlemeniz lazım tavsiyemdir.
son yillarda seyrettigim en iyi turk filmi diyebilirim.ozellikle yillardir yapilan hepimiz ayni gemideyiz lafinin uzerine cuk diye oturulup turkiye portresini bu kadar guzel sade basit bir dille anlatabilmeyi becermis.tebrik ederim.
Kısaca yazmak gerekirse çok iyi oyunculuk, sıkılmadan izlenecek bir senaryo. roller çok doğal olmuş, sanki gerçekten gemide bir kaç adam var arada da kamera dolaşıyor gibi. diyaloglar çok doğal, olaylar akıcı. ama sonu pat diye bitiyor sanki devamı gelecek gibi.
Filmin ilk sahnesinden itibaren farklı bir yapım olduğu net bir şekilde anlaşılıyor. İzleyeceğimiz karakterlerin geçmiş hayatlarını üç saniyelik fotoğraf görüntülerle izleyiciye tanıtan Tolga Karaçelik, filmini bir romanmışçasına izleyiciye sunuyor; giriş, gelişme ve sonuç bölümleri filmde çok keskin bir biçimde ayrılıyor
Muhtesem oyunculuk, set, göndermeler, gerilim sahneleri, renk paleti, müzik, gercekten izledigim en güzel türk filmlerinden birisi. Sonu yoruma baya bir acik olmus, keske daha net bir son olsaymis. Mutlaka izleyin oyunculuk nasil olur görün...
Bana göre hiçbir sanatsal değeri olmayan, sıradan oldukça kötü bir film olmuş. Değinmeden geçemeyeceğim küfür bir sanatsa, zirvede bir film, ona bir şey diyemem.
Dünyanın en berbat en saçma en kötü filmleri arasında ilk 5 e girer asla tavsiye etmiyorum izlemeyin izlettirmeyin vakit kaybetmekten başka bir şey değil. Sırf sonu neye bağlanacak diye izledim sonu da çöp.
Beyazperde.com'da gezintiye devam etmek istiyorsanız çerezleri kabul etmelisiniz. Sitemiz hizmet kalitesini artırmak için çerezleri kullanmaktadır.
Gizlilik sözleşmesini oku.