Türkiye’nin ilk kukla filmi, acemilik döneminin çok ötesinde bir güçle karşımızda...
Yazar: Funda Sularöz90’ların çocukları kuklalara aşina; Susam Sokağını bilmeyen yoktur. Hatta geçen gün muhabbet arasında en sevdiğim sayı sorulduğunda verdiğim cevap, Edi ve Büdü’nün “En Sevdiğim Sayı Altı” şarkısından sonra netti. Dünyada da Muppet Show’un kültleşmiş karakterleri hala varlığını gösteriyor. Nitekim onların da 2011’de The Muppets ve bu yıl Muppets Most Wanted filmleri vizyonda yerini aldı. Şimdi ise sıra ülkemiz sinemasında!
Bu aralar bir türde “Türkiye’nin ilk filmi” söylemini çok duyar olduk. Bir film ilk olduğunda kredisi izleyicide geniş olur, acemilik göz önünde tutulur. Ama para karşılığında alınacak sinema deneyiminden dolayı, bir ilk filmden beklenti büyük olmadığı için seyirci uzak durabilir. Türkiye’nin ilk kukla filmi Rimolar ve Zimolar Kasabada Barış içinse bu geçerli değil; film acemilik döneminin çok ötesinde bir güçle karşımızda.
Rimolar ve Zimolar, küçük bir çölün iki uç noktasında yer alan kasabalarında yaşıyorlar. Dış görünüşlerinde farklılık gösteren bu kasabalılar; yıllardır karşılaşmamışlar ve birbirleri hakkında korkunç hikayeleri vardır. Bir gün Rimolar’dan iki yaramaz çocuk Bızdık ve Minnik, macera için çöle gidince Zimolar ile karşılaşırlar...
Filmde yaratılan dünya oldukça sade olsa da muhteşem biçimde özenle tasarlanmış. İşi bir nebze kolaylaştırsın diye mi plato olarak çöl tercih edilmiş bilinmez ama bu durum film boyunca benzer bir fon görüntüsü akışına sebep oluyor. Senaryonun beslenmesi açısından, örneğin bir orman daha çok malzeme verebilirdi.
Geniş ve kendine özgü renkli karakterleri, kukla tasarımı açısından da göz dolduruyor. Hele seslendirme kadrosu karakterlere ruh katıyor. Kadrosunda Yekta Kopan, Janset, Ezgi Mola, Şevket Süha Tezel, Hayko Cepkin, Ezel Akay, Fatih Ürek gibi isimleri barındıran film, diyaloglardaki zayıflığı iyileştiriyor. Ki hep animasyon türü için seslendirmenin öneminden bahsederim. Ama bugünden sonra diyebilirim ki kuklaların mimik olmadan yalnızca ağız oynatabilme özelliğini göz önünde tutarsak, kukla film için bu daha da zor ve önemlidir. Şu da unutulmamalı ki filmin kukla oynatıcıları da müthiş bir performans sergilemiş.
Filmin güçsüz kası ise senaryonun akışı ve diyalogların yavanlığı. Dijitalleşmiş bir dünyaya doğan bir nesile daha zeki, yaratıcı içerikler sunmalı... Bugün istedikleri anda tabletten, akıllı telefondan istedikleri oyuna, videoya ulaşabilen ve sınırsızca içerik tüketebilen çocuklardan bahsediyoruz. Fikir ve filmin verdiği önyargılardan kurtulma ve karşındakini dinleme mesajları güzel olsa da altını doldurmada sıkıntılar olduğu apaçık. Bu da filmi çocukların gözünde maalesef sıkıcı yapacaktır. Hele artık vizyonda ailelerin çocukları için birden çok film bulacakları ülkemizde, bu filmin tercih edilebilirliğini azaltacaktır.
twitter: Fundasuo