Klişe ismi sizi yanıltmasın, Aşkın Çekimi muhteşem bir türler-arası sinema örneği
Yazar: Atlantisten Gelen AdamKimileri için II. Dünya Savaşı atmosferinde geçen filmler artık kabak tadı vermiştir; hepsi için “haksızdır” diyemem bu yakınmaların, zira şu ve benzeri itirazlar geçerlidir: “başka savaş mı yok?” ya da “Nazi Zulmü artık bıktırdı” vs… Gerçekten de mevzu aşağı yukarı bellidir; zulüm gören Yahudiler, Almanları tepeleyen Sovyetler Birliği ama tüm zaferin yegane sahibi elbette ki: kurtarıcı Amerika Birleşik Devletleri!
Evet, bu kez de bir II. Dünya Savaşı temalı yapım ile karşı karşıyayız. Ancak bu film, şimdiye kadar izlediklerimizden çok farklı ve zeki senaryosuyla öne çıkacak, benzerlerinden ayrılacak bir şahaser bana göre.
Bununla birlikte berbat bir Türkçe isim seçimi ile belki de asıl izleyicisini Beyazperde’den kaçıracak olan Aşkın Çekimi, II. Dünya Savaşı filmleri furyasında, öznel olarak en beğendiğim ve özgün senaryo ve pırıltılı oyunculuklar açısından en yaratıcı yapımlardan biri olarak kalbimi çalmayı başardı.
Film-içinde film konseptiyle inandırıcılığı yüksek bir anlatım gücü ortaya seriyor Aşkın Çekimi. Filmde, İngiltere İstihbarat Bakanlığı’nın öncülüğünde, Nazilerin propaganda ve savaş gücü karşısında biraz ezik kalan Büyük Britanya’nın bombalar altındaki savaş koşulları altında sinemanın gücüyle eşitliği yakalama gayesi beyazperdeye aktarılıyor.
Savaşın arka planının ince bir şekilde yansıtıldığı film, Amerika Birleşik Devletleri’ni de “kavgaya çekmek” isteyen İngiliz oligarşisinin “sinematografik” mücadelesi biçiminde gelişiyor.
Sekreterlik kariyerini hedefleyen, lakin tesadüfen de olsa senaryo yazarlığına tayin olunan zeki ve ihtiraslı bir genç yazar kimliği, Gemma Arterton’un derinlikli oyunculuğu ile izleyiciyi adeta beyazperdeye mıhlıyor; zira Arterton, müthiş bir inandırıcılıkla kendini veriyor Catrin karakterine.
Karizmatik sevdalı genç kadın rolüne bürünen Catrin’in hayata ve aşka meftun tutumuyla, bir “aşk üçgeni” çerçevesinde, duygusal tonu çok yüksek bir perdede ama espri yeteneğini hiç kaybetmeden işleniyor ülkeler-arası propaganda yarışı.
Hem İngiliz halklarına moral aşılamak hem de savaşın kaderini tersine çevirebilecek bir hamleyle “okyanus ötesinden” yardım almak maksadıyla Dunkirk Tahliyesi'nden kurtarılan askerlerin hikayesinde, özellikle İngiliz oyuncu Bill Nighy, Uncle Frank rolünde harikalar yaratıyor.
Film, salt bir savaş sineması ya da klasik bir aşk filmi olmanın çok ötesine geçecek duygusal çatışkıları başarıyla aktarıyor. Aşkın Çekimi’nin sinema versiyonunda, karakterlerin varoluşsal sıkıntılarını ve topyekün mücadeleye girişen Britanya halkının halet-i ruhiyesini orijinal kitaba sadık kalarak ve olağanüstü oyunculuklarla esere artı değer katılarak izleyecek olmak büyük bir sinemasal hazzı izleyiciye vaat ediyor.
Daha önce One Day ve An Education gibi kalburüstü yapımlarla sinemaseverlerin karşısına çıkan Lone Scherfig, bu yapıtıyla büyük sinemacı tıtrine geçiş yapıyor.
Aşkın Çekimi, haftanın en nitelikli ve türler-üstü yapımlarından. Sağlam bir dramatik altyapıya, ellili yılların naif Amerikan komedi filmleri ruhu İngiliz üslubuyla yediriliyor. Bunu yaparken filmde hem macera-savaş hem de tarihi-komedi atmosferi dengeli bir biçimde izleyiciye yansıtılıyor; sevinç, heyecan ve hüzün gözyaşlarıyla...
Twitter: @atlantisliadam