Bu Merdiven Baba’ya çıkılır!
Yazar: Banu BozdemirYerli sinemamızın fikri anlamda sıkıntı yaşadığı bir ortamda itiraf etmek lazım ki Merdiven Baba en azından konusu ve senaryosuyla dikkat çekiyor. Tabii akışa eşlik etmek için acelece yazılmış izlenimi uyandıran diyaloglar ve espriler o kadar zorlama olmasaymış dedirtiyor bir yandan da.
Evli, karısı ve çocuklarının hem minyon hem de işinde başarısız olduğu için burun kıvırıp aşaladığı Fazlı'nın biraz da yükseliş hikayesi bu film. Merdiven de buna atıfta bulunan en gerçekçi araç. Fazlı'nın konumu ve ailenin özellikle de karısının ona yaklaşımı bir hayli absürd biçimde işlenmeye çalışılmış filmde. (Ayan beyan aşağılıyor zira adamı!) O yüzden satın alınan arabanının kasasından yükselen merdiven bu tavırlara rahat bir şekilde eşlik ediyor.
Fazlı havalimanında yer görevlisi olarak çalışıyor ve karısının zorlaması, arkadaşının ısrarı sonucu uçaklara merdivenlik yapan, şimdilerde boşa çıkmış bolca benzin yakan bir Amerikan araba satın alıyor. Ondan sonra değişen ve yükselen hayat hikayesine tanıklık ediyoruz. Film hem Yeşilçam kalıplarında hem de bağımsız sinemanın kıyısında dolaşmaya çıkmış gibi. Filmin senaryosunda bazı kopukluklar da yok değil hani. Arkasında koca merdivenle dolaşan, reklam malzemesi olan, reklamlara, haberlere çıkan Fazlı o süre boyunca olumsuz anlamda dikkat çekmiyor ancak yanlış bir yola (biraz da bile bile) girince aracına el konuyor. Yani o konuda gerçekçi olmaya, filmi bir trafik cezasına kurban etmeye gerek var mıydı diye düşündürtüyor . Belki de normale dönüş başka şekilde biçimlenebilirdi. Zaten ortada çizgisini absürde yakın kurmuş bir senaryo varken gerçekçi bir çözüm birazcık sırıtıyor açıkçası. Bir de benzinden otogaza geçmesi fazlaca tekrar edilen arabanın o aşamasının bir türlü gösterilmemesi ve sonrasında lafının edilmesi? Ne oldu suya mı çalışır oldu araba!
Film bir merdivenle yapılabileceklerin listesini çıkarmış gibi! Tabii bu anlamda Fazlı'nın ailesini geri kazanış hikayesini Fazlı'nın çabalarından çok arabanın sevimliliğine ve yapabildiklerine bağlamak çok daha anlamlı kaçacak. Ama yine de hayatta bir kaybeden olduğuna inanan ama buna rağmen neşe ve enerjisinden birşey kaybetmeyen bir adamın pozitif yaklaşımının başarısı da denilebilir.
Sonuçta Merdiven Baba tiplemesiyle öne çıkıyor, Hacı Ali Konuk Fazlı tiplemesiyle filme çok şey katıyor, zaten filmin amacı da küçük adamın büyük başarısına uzanmak... Esra Dermancıoğlu'nun kendinde değilmiş gibi oynama tarzını ben fena bulmuyorum ama biraz tekrarlı bir hal almaya başladı gibi bu durum! Biraz daha böyle devam ederse hep aynı damgasını kendisi de yiyecek!
Filmin yönetmeni Hasan Tolga Pulat Güzel Günler Göreceğiz’den sonra farklı bir tarza imza atıyor, filmin tıkır tıkır akan bir yanı olduğunu söyleyebiliriz, bu da filmin artılarından biri olarak yansıyor. Merdiven Baba zaten hikayesi ve karakteriyle öne çıkıyor. Bunda merdivenli arabanın da etkisi çok. Sonuçta haftanının keyifli filmerden biri olarak izleme hanesine yazabileceğiniz bir film.
twitter.com/BanuBozdemir