Bir YA film serisinin son filmiyle daha karşı karşıyayız. 2008'de çıkan ilk Alacakaranlık filmiyle popüler bir hale gelmiş olan bu tür, son zamanlarda Yandaş ile Vampir Akademisi gibi türünün zayıf filmleriyle düşüşe geçti. Bu yüzden Labirent serisinin son filmi de bu dönemin bir nevi kapanış filmi sayılır. Peki Son İsyan, Labirent serisine gereken finali verip bu seriyi yüksek bir notla sonlandırmayı başarıyor mu? Aşağı yukarı, evet.
Öncelikle Labirent serisinin son filminde Thomas ve arkadaşlarını WCKD'in tesislerinde tutulmuş olan Minho'yu kurtarma girişimlerini, bu esnada Thomas'ın Teresa'ya ulaşma çabalarını ve insanlığı yok eden ölümcül hastalığa karşı bir çare bulma denemelerini izliyoruz.
Labirent serisinin filmleri benim için ortalama sayılır. İlk filmin oldukça basit bir hikayesi vardı ve işlenişi sürükleyici olsa da bazı karakterler o kadar da ilgi çekici değildi ve senaryo bulunduğu atmosferi gerektiği kadar iyi kullanamıyordu. İkinci filmdeyse aksiyon sahneleri ile ambiyans çok daha gelişmişti fakat bu filmin kitabını okumuş olduğumdan çıkan sonuç fazlasıyla sıradandı (mesela filmin kitabı hikayeye dair bütün soruları cevaplama yolunda ilerlerken filmse her şeyi üçüncü filme bırakıyordu) ve bu yüzden filmi izler izlemez unuttum. Yani iki filmin de kendilerine ait iyi ve kötü yanları var ve bu filmler hakkındaki düşüncelerim neredeyse aynı. Ve serinin üçüncü filminden de böyle bir izlenimle ayrıldım. Bu filmin de kendisine ait iyi ve kötü yanları var ve eğer şu ana kadar Labirent serisinin filmlerini severek izlediyseniz, bu filmden tatmin olmuş bir şekilde ayrılacağınıza eminim. Ama serinin büyük bir hayranı olmayanlar içinse bu apayrı bir hikaye.
İyi yanlara önce değinecek olursak; filmin aksiyon sahnelerine bayıldım. İlk 10 dakikadaki tren sahnesi epey sürükleyiciydi ve özellikle de şehirde geçen aksiyon sahneleri -saçma olmalarına rağmen- oldukça yaratıcıydı ve kaos ortamı çok iyi yansıtılmıştı. Son İsyan, Labirent serisinin en eğlenceli aksiyon sahnelerine sahip olan filmiydi. Ayrıca WCKD karargahının bulunduğu şehrin dizaynına da bayıldım. Fazla detaya girmek istemiyorum ama film buradaki atmosferi nasıl değerlendireceğini gerçekten de iyi biliyor.
Oyunculuklar da başarılıydı. Bu konuda Dylan O'Brien'ın çekimler sırasında sette büyük bir kaza geçirmesine rağmen filmi bitirmeye çalıştığı için azmini takdir etmem lazım öncelikle. Zaten kendisi rollerine olan bağlılığından dolayı sevdiğim bir oyuncu ve bu filmde de gayet iyi bir iş çıkartmış. Sadece kendisini Labirent serisi ile geçen yıl çıkan American Assassin gibi ortalama filmlerden çok daha iyi işlerde rol almasını görmek isterim.
Benim için filmin en iyi yanlarından birisi, Thomas ile Newt arasındaki arkadaşlık bağıydı. Filmi izlerken bu ikili arasındaki arkadaşlığı hissedebiliyorsunuz ve bazı önemli sahneler geldiğinde bu bölümler seyirciye gereken etkiyi vermeyi başarıyor.
Bunların dışında Wes Ball'ın yönetmenliği oldukça başarılıydı. Aksiyon sahnelerinde kamera daha az sallanıyordu ve filmde yaratılan dünya serinin diğer filmlerinden çok daha iyi anlaşılmıştı. Ayrıca bir YA serisinin yönetmen değiştirmeden sadece tek bir kişi tarafından çekilmiş olması da çok ilginç doğrusu.
Eğer filmin sorunlarına gelecek olursak, filmin temposu epey yavaştı. Son İsyan, serinin en sinematik filmi olduğu için (çünkü filmin belli bir başı ve sonu var), bir "epik" olmaya çalışmış. Bu konuda Son İsyan'ı son zamanlarda çıkan Blade Runner 2049 ile kıyaslayabilirim. 2049'da filmin taşıdığı ağır tempo işe yarıyordu çünkü ortada anlatılması için zaman isteyen derin bir hikaye, ilgi çekici karakterler ve inanılmaz bir atmosfer vardı. Ve günün sonunda 2049'un taşıdığı ağır tempo gözümde büyüteceğim bir etmen değildi çünkü filmde yaratılan dünya o kadar göz alıcıydı ve konusu öyle sürükleyiciydi ki, bir yerden sonra bir film izlediğimi unuttum. Blade Runner 2049, her haliyle bir "epik" olmak için yaratılmış. Labirent: Son İsyan'daysa "epik olmak" bir işe yaramıyor. Serinin bundan önceki filmlerini pek umursamadığım için, bu filmde de ana karakterleri ve yaşanan durumun kendisini pek umursamadım. Ayrıca Son İsyan oldukça basit bir hikayeyi gereksiz yere uzun bir şekilde anlattığından bir yerden sonra yoruluyorsunuz ve filmin ne zaman biteceğini görmek için saatinizi yoklamaya başlıyorsunuz. Bu yüzden filmden rahatça 20-25 dakika çıkartılabilirdi.
Üstelik Son İsyan, bu serinin son filmiymiş gibi hissettirmiyor. Final sahnesi gereğinden fazla hızlı ilerliyor ve film bittiğinde bu evren ve karakterler hakkında aklınızda hala cevaplanmamış sorular kalıyor. Özellikle de filmin bu kısmı ilgi çekici çünkü Son İsyan'da tek bir flashback sahnesi yok. Serinin diğer filmlerinde gereğinden fazla flashback sahnesi varken, bütün soruların cevaplanması gereken bu filmde tek bir flashback sahnesi yoktu. Normalde flashback sahnelerini çok sevmesem de, bu filmde flashback kullanılmasına hayır demezdim. Hiç olmazsa birkaç tane soruya daha cevap verilmiş olurdu.
Sadede gelecek olursak Labirent: Son İsyan, tıpkı serinin diğer filmleri gibi benim için idare ederdi. Bu filmde yaratılan atmosfer, oyunculuklar ve aksiyon sahneleri serinin diğer filmlerinden çok daha başarılıydı fakat filmin basit bir hikayeyi gereksiz yere uzatması ve serinin son filmi olmasına rağmen düzgün bir final havası vermemesi, Son İsyan'ı biraz yorucu bir deneyim yapıyor. Eğer serinin diğer filmlerini sevdiyseniz, Son İsyan'ı da eşit derecede seveceğinize eminim. Hatta filmi ortalama bulmama rağmen Labirent serisinin son zamanlarda çıkan YA filmlerinden çok daha iyi olduğunu söyleyebilirim. Kafanızı 2 saatliğine dağıtacağınız eğlenceli bir bilim kurgu-aksiyon filmi arıyorsanız, Son İsyan sizin için iyi bir seçim olacaktır. İyi seyirler.
FİLMİN İYİ YANLARI:
+ WCKD şehrinin filmde kullanılış biçimi, yaratılan atmosfer.
+ Dylan O'Brien'in performansı.
+ Eğlenceli ve yaratıcı aksiyon sahneleri.
+ Wes Ball'ın yönetmenliği.
FİLMİN KÖTÜ YANLARI:
- Zayıf bir konunun gereksiz yere uzun anlatılmış olması, filmi biraz sıkıcı bir hale getirmiş.
- Cevaplanamamış sorular.
- Sonunun tam bir final hissiyatı uyandırmaması.
TOPLAM PUAN: 6.5/10