Yola çıkılan niyetler iyi ama...
Yazar: Misafir KoltuğuSinemaya aşık çoğu Türk seyircisinin hatırlayacağı, Türk sineması adına çok önemli bir iş olan Karpuz Kabuğundan Gemiler Yapmak filmi, sinema denen “şey”in özünde ne olduğunu olanca samimiyetiyle anlatmış sıcak, sakin ama güçlü bir çalışmaydı. Yönetmeni Ahmet Uluçay ’ın hayatını kaybetmeden önce bizlere hediye ettiği aşkla yoğrulmuş, gerçek bir sinema filmi olan proje kısa süre içerisinde tabiri caiz ise kült mertebesine erişmeyi başarmış, nadide bir işti Karpuz Kabuğundan Gemiler Yapmak.
Filmin üzerinden yaklaşık olarak 10 yıl geçti ve hem merhum Uluçay’ı, hem de bu kıymetli çalışmasını anacak, onunla aynı yolda koşmaya çabalayacak bir yapım çıktı karşımıza; Üç, İki, Bir... Kestik! Daha önce Süper İncir gibi “olabildiğine yöresel” bir projeyle bizlere merhaba diyen Kerem Sarı’nın ikinci uzun metrajlısı bahsini ettiğimiz gibi bir bakıma sinemaya yapılan bir güzelleme niteliği taşıyor.
Köy yerinde babası ile yaşayan sinema aşığı genç Süleyman’ın bir filme hayat vermek için attığı kırk takla, yakın arkadaşı Galip’in var ile yok arasındaki desteği, şansın yaver giderek elde edilen kamera derken kendimizi az çok alıştığımız bir hikayenin ortasında buluyoruz; film çekmek isteyen ancak hiçbir fikri olmayan bir garip ekip!.
Yakup Yavru ve Recep Yener gibi iki emektarın da oyunculuklarıyla desteklenen Üç, İki, Bir...Kestik! açık konuşmak gerekirse iyi niyetli, samimi ancak bir türlü olmamış, oldurulamamış bir film. Ahmet Uluçay’ın küçük çocuklarla gerçekleştirdiği anlatıyı, olabildiğine alışıldık bir üslupla, aynı fikir üzerinden, biraz da yöresel komedi ekseninde aktaran proje aynen hikayesindeki “etliye sütlüye dokunmayın ha!” göndermesindeki gibi çok istese de hiçbir köşeye dokunamıyor..
Sinemanın sadece para kazanmak isteyen atkılı yapımcıların tekelinde, samimiyetten uzak, sahte bir yüze büründüğünü anlatmak isteyen Üç, İki, Bir...Kestik! o kadar çok mesaj verme kaygısı güdüyor ki, sinemaseverlerin hemen anlayabileceği şık göndermeler bir süre sonra “rabarba” olarak kalakalıyor. Her bir noktaya nüfuz edeyim derken, kendini tekrara düşen, seyircisini de bir süre sonra elinden kaçırıveren senaryo bir süre sonra komediden drama kayıyor, kaymaya çalışıyor, hatta anlamsız bir gerilim ek hikayesi ile suyu iyice bulandırıyor..
Amaçsız finali ile sizi perdeye bakakalırken veda eden film, en başta da söylediğim gibi iyi niyetli ancak samimiyetini bir süre sonra kaybeden, bir türlü olmamış bir komedi denemesi. Tüm eksikliklerine rağmen başarılı oyunculukları, ufak tefek ama zekice siyasi göndermeleri ve enteresan atmosferiyle ufak da olsa bir şans verilmesi gereken Üç, İki, Bir...Kestik!, en azından yüzünüzdeki tebessümü garanti ediyor..
burcinaygun@gmail.com