Senaryosunu, yönetmen koltuğunda oturan Gore Verbinski ile birlikte Thomas Mann'in efsanevi romanı "The Magic Mountain" dan (1924) esinlenerek yazdıkları hikayeden uyarlayarak Justin Haythe'ın kaleme aldığı “A Cure for Wellness”, gizemini son saniyesine kadar koruyan psikolojik bir gerilim olarak geliyor karşımıza...
Gelin isterseniz, vakti zamanında vizyona girdiği yıl sinema salonunda ilgiyle izlediğimiz, 40 milyon dolarlık bir bütçeyle çekilen ama gişe de aradığını bulamayan bu filme biraz daha yakından bakalım...
Çalışma masasının üzerinde; APR Global Yatırım Şirketinin Yönetim Kurulu Başkanı Bay Hank Green'e (David Bishins) hitaben yazılıp mühürlenerek kapatılmış bir zarf bulunan ve şirketin CEO'su yani İcra Kurulu Başkanı Roland E. Pembroke'tan (Harry Groener) geldiği anlaşılan o zarfı açıp içindekileri okumaya fırsat bulamadan geçirdiği ani bir kalp krizi sonrasında, "Yılın Satıcısı" da seçilmiş olan Bill Morris (Craig Wroe) hayatını kaybeder...
Ancak Başkan Green ile Wilson (Carl Lumbly), Hollis (Lisa Banes) ve Humphrey (Tom Flynn) isimli Yönetim Kurulu Üyeleri, sadece iki haftalık bir süre için bulunduğu İsviçre Alplerindeki bir "sağlıklı yaşam merkezinden" gönderdiği çılgınca ifadeler içeren o mektubu okumuşlar ve şimdi; tam da büyük bir şirket birleşmesinin arifesindeyken sırra kadem basmış olan Pembroke'u geri getirmekle şirket yöneticilerinden Lockhart'ı görevlendirmişlerdir...
Çalışma arkadaşlarında Josh (Eric Todd) ile borsalardaki günlük gelişmeler hakkında bir telefon görüşmesi yapmakta olan Lockhart bir trenin, ardında da tesisin sürücüsü Enrico'nun (Ivo Nandi) kullandığı bir otomobilin içinde, iki yüz yıllık geçmişi ile oldukça ilgi çekici bir hikayeye de sahip olan Von Reichmerl ailesine ait merkeze doğru yol alırken, dağ yolundaki köylüler ile tesis ahalisinin arasının fazlasıyla limoni olduğu bilgisini de öğrenir...
Ancak aksilik bu ya, tesise vardığında; altı yedi dakikalık bir fark ile 11.00 - 15.00 arasındaki ziyaret saatini kaçırmıştır Lockhart...
Neyse...
En azından tesisin Direktör Yardımcısını (Adrian Schiller), tedavisine devam edilen Pembroke ile akşam 19.00'da görüşmeye ikna ederek Enrico'ya kendisini kasabadaki bir otele götürmesini söyler...
Giderlerken aynen bir kaleyi andıran tesisin duvarlarının üzerindeki Hannah (Mia Goth) kendilerini, Lockhart'da ilgiyle onu izlerken aniden önlerine fırlayan bir geyiğe çarpınca Enrico; Lockhart, üç gün sonra sanatoryum olarak da adlandırılan tesiste, bir ayağı alçıya alınmış vaziyette uyanır...
Kendisine bolca su içmesini tembihleyen, merkezin baş hekimi Dr. Heinreich Volmer'da (Jason Isaacs) odasındaki iskemlede oturmaktadır...
Bu arada iki şey Lockhart'ın dikkatini çeker...
Bunlardan ilki, su içtiği bardağın içindeki yavru kurbağa benzeri bir canlı...
Diğeri de, Rolex marka saatinin halen ilk geldiği gün gibi 15.07'yi gösterirken, garip bir şekilde bozularak durmuş olması...
Derken...
Kendine gelir gelmez Lockhart, tesisisin saunasına dalarak Pembroke'u bulur ve gönülsüz de olsa onu, New York'a dönmeye ikna eder...
Bir an önce New York'a doğru dönüş yoluna koyulmak hedefiyle çıktığı tesisin bahçesinde; diğer konuklardan Frank Hill (Tomas Norström), Ron Nair (Ashok Mandanna) ve Victoria Watkins (Celia Imrie) ile tanışan Lockhart, bugüne kadar oradan kimsenin ayrılamadığını söyleyen Hannah'a yeniden rastlar...
Gerçekten de Pembroke, yine ortalıktan kaybolmuştur...
Zira Dr. Volmer'a göre yeniden hastalanmıştır...
Bunun üzerine, yemekhanede aynı Volmer'ı suçlayarak tartışan ve neden olduğunu anlayamadığımız bir biçimde burnundan kan gelen Lockhart, fenalaşarak bayılır ve zemine düşer...
Geçirdiği trafik kazası sonrasında, kendisine danışmadan testlerini de yapmış olduklarını belirten Dr. Volmer'ın Lockhart'a önerisi, bir iki günlüğüne de olsa tesiste tedavi edilmesine rıza göstermesidir...
Ki aynı süre, Pembroke'un da seyahat edebilecek hale gelmesine yetecek ve artacaktır da zaten...
İki günden ne çıkar diye düşünen ve Volmer'ın bir anlığına odadan dışarıya çıkıp hemşire Greta'yı çağırdığı andaki boşluğu da fırsat bilerek Pembroke'un kişisel dosyasını dolaptan gizlice alarak giysisinin altına saklayan Lockhart, tedaviyi kabullenir...
Fakat bir su tankının içinde kendisine, bir borsacı olan babası Henry'nin (Bert Tischendorf) yoğun iflasların yaşandığı ortamdaki intihar ettiği günü de anımsatan bir flashback'in de yer aldığı yaşadıkları, Lockhart'a kesinlikle iyi gelmez...
Ertesi sabah bulmaca ve tarih meraklısı Bayan Watkins'in de, bu tesiste bir terslik bulunduğuna dair olan söylemine tanık olur...
Özellikle de eskiden kilise olarak kullanılan bölümde...
Ve...
Dr. Volmer'ın kızı gibi gördüğünü iddia ettiği hastalardan Hannah'ı ikna eden Lockhart, onun bisikletine atladıkları gibi birlikte kasabaya doğru yola koyulurlar...
Dakika 66...
Geride sizleri, bütün bu yaşananların üstündeki sis perdesinin tamamen aralanarak her şeyin netlik kazanacağı, yaratılan muhteşem bir atmosfer içindeki 80 dakikalık bir bölüm daha bekliyor olacak...
Bakmayın siz verilen düşük puan ve yapılan olumsuz yorumlara...
Koridorlarında, ailecek mahsur kaldıkları karlar altındaki Overlook Otelin koridorlarındaymışçasına tesisisin içinde koşuşturan "The Shining"in (1980) Jack Torrance misali çıldırarak tur atan Lockhart ve Lars von Trier'nin kurguladığı "Riget / Kingdom Hospital" (1994 - 2022) dizisindeki ana karakterlerinden ciddi esintiler de taşıyan bir gerilim baş başa kalacağız...
Keyifli seyirler,