Aşk yol gerektirir!
Yazar: Banu BozdemirElla Lemhagen yeni filminde yine genç kuşak üzerinden gidiyor ama çerçeveyi bir yandan da genişletip herkesin gönül ilişkilerinin peşine düşüyor. All Roads Lead to Rome bize Roma’da Aşk Başkadır diye çevrilerek filmin aşk ateşini daha harlı göstermeye çalışsa da karşımızda daha çok yol filmi uzanıyor diyebiliriz. Roma’nın güzel, sanatsal ve tarihi sokaklarına selam çakan film, herkesin son bir şansı hak ettiği fikrinden yola çıkıyor.
Başrolde Sex and The City’de tarz kadın olarak görmeye alıştığımız Sarah Jessica Parker’ı görünce yine bir moda defilesinin içine düşeceğiz sandım ama Parker en sade ve en tarz olmayan halleriyle karşımızdaydı ve kızının derdinde bir anne hallerinde pek bir salaştı. Kızıyla baş başa bir Roma tatili yapmak isteyen Maggie’nin başından geçenler olarak yorumlayabiliriz filmi kısaca. Aklı New York’ta bıraktığı sorumsuz sevgilisinde olan Summer’ın derdi ise bir an önce New York’a dönmek. Gençlerin kendilerinde uyguladıkları yenilikle yetinme duygusunu gayet iyi vurgulayan film, çılgın Carmen’le adeta Summer’a başka bir dünyanın kapılarını açıyor: Mis gibi, sindire sindire yaşanması gereken taşra havası!
Filmin romantik yani daha çok ulaşabilme isteği ve halinde yatıyor. Maggie yıllar sonra gördüğü eski sevgilisi Luca’yla tekrardan ısınma turları düzenlerken, Carmen eski sevgilisiyle yeniden evlenme planları yapıyor! Herkes isteğine ulaşmak için bir diğerinden kaçmak zorunda kalıyor! Film aslında karmaşık bir altyapıyla başlıyor, tek derdi olanın Summer olduğunu bize anlatmaya çalışırken, senaryonun yan tarafından başka dertler de patlamaya başlıyor! Filmin genel havası ve sunduğu pozitif mesajlar gayet iyi, zaten taşra ruhu da yolda bize eşlik ediyor. Film büyük iddialar taşımadan naif bir şekilde yol aldığı için beklentilerimizi rölantiye alıyoruz ve herkesi yerine teslim etmenin mutluluğunu yaşıyoruz diyebilirim. Filmin en güzel mesajı şehirde kaptırdığımız ve farkına varmadığımız detayların sakin bir coğrafyada ortaya çıkması ve bizi rahatlatması üzerine kurulu diyebilirim. Tabii filmin bir diğer bombası da Claude Cardinale. Çılgın ve eski aşkına ulaşmak için yollara düşen ve deneyimleriyle Summer’ı aydınlatan Carmen’i canlandıran oyuncuyu filmde görmek de mutlu ediciydi.
Roma’da Aşk Başladır da Lemhagen başta da dediğim gibi bir önceki filmi Patrik 1.5’taki ergen muhabbetine giriyor biraz. Patrik’in ebeveyn durumu farklı olsa da hikayelerin akışı ve filmleri duygusu benzeşiyor. Yani bu filmi seven hala izlemediyse Patrik 1.5’a da şans verebilir. Roma’da Aşk Başkadır tüm yolların gerçek aşka çıkması için uğraşan bir film. Bunu da başardığını söyleyebiliriz!
twitter.com/BanuBozdemir