Bu akşam sırada, favori yönetmenlerimizden Paul Verhoeven’in en son filmi “Elle” var…
Evinde maskeli bir saldırganın tecavüzüne uğrayan ancak polisle olan geçmiş deneyimleri nedeniyle saldırı olayını polise bildirmek yerine bizzat kendi araştırmaya koyulan bir iş kadınının hikâyesinin anlatıldığı filmin senaryosu, David Birke tarafından Philippe Djian’ın 2012’de Prix Interallié (Fransa ulusal edebiyat ödülü) ödüllüne layık görülen “Oh…” isimli romanından uyarlanmış…
Dünya prömiyerini Altın Palmiye için yarıştığı 2016 Cannes Film Festivalinde yapan ve diğer pek çok ödülün yanı sıra Golden Globe’un “Yabancı Dilde En İyi Film” Ödülünü kazanan “Elle” in, 89/100 olan Metacritic (36) yorum ortalaması ile 49.278 oy ile ulaştığı 7,2/10 luk IMDB izleyici puanı ortalaması ve %91 ve %72 olan Rotten Tomatoes (215) olumlu yorum ve 3,5/5 üzeri (11.699) izleyici puanı ortalaması da son derece tatminkar…
“Neo – noir” psikolojik gerilim kategorisinde değerlendirilmesi gereken filmin; yaklaşık 9,1 milyon dolarlık bir bütçeyle ve Fransızca olarak çekildiği düşünüldüğünde, 12,7 milyon dolarlık gişe hasılatı da, batma noktasını teğet geçmiş gibi görünüyor…
Yani yine en azından kâğıt üzerinde, hiç de fena durmayan bir filmle karşı karşıyayız…
Peki, gerçekten de öyle mi?
Hem bu soruyu yanıtlamak hem de kendi özgün yorum ve puanımız için önceliği oyuncu kadrosuna vererek filme biraz daha yakından bakmaya başlayabiliriz…
Ancak oyuncu kadrosu konusundaki değerlendirmeye geçmeden, Michèle karakterindeki performansıyla "En İyi Kadın Oyuncu" kategorisinde Academy ödülüne aday gösterilip (o yıl bu ödülü “La La Land” (2016) deki performansı ile Emma Stone kazandı) yine aynı kategori de Golden Globe ödülünü kazanan Isabelle Huppert’tan önce bu rol için Nicole Kidman, Charlize Theron, Julianne Moore, Sharon Stone, Marion Cotillard, Diane Lane, Carice van Houten ve Jennifer Jason Leigh gibi isimlerin de düşünüldüğü ve hatta kimisine bu rolün teklif dahi edildiği ancak sonuçta Isabelle Huppert’da karar kılındığı bilgisinden mutlaka haberdar olmamız gerekiyor…
Zira bu rolün film içindeki kilit konumu ancak bu şekilde daha iyi anlaşılmış olur...
Aslında tabii bize göre, filmin oyuncu kadrosu için yapılabilecek en doğru yorum; "Isabelle Huppert kovandaki kraliçe arı gibi 130 dakika boyuncu filmi, hatta bazen izleyiciyi rahatsız edebilecek tavırlar da takınarak (rol gereği) tek başına domine ederken diğer oyuncular da onun etrafında işçi arılar gibi dönerek üstlerine düşeni en iyi şekilde yapmaya çalışmışlar” şeklinde olmalı…
Aynı şekilde, ağırlıklı olarak kapalı birkaç mekân da geçen filmin dekor, kostüm, makyaj ve Anne Dudley’in Verhoeven’in kurgusuyla tam bir uyum içindeki müzikleri için de söylenebilecek olumsuz tek bir şey söz konusu değil…
Yani sonuç olarak şundan kesinlikle eminiz ki, sadece kâğıt üzerinde değil aynı zamanda ekranda da kusursuz duran bir filmle karşı karşıyayız…
Zaten oyuncu kadrosu ve kamera arkasındaki ekibin büyük çoğunluğu Fransız olduğu için doğru iletişim amacıyla Fransızca öğrenen bir yönetmenden de başka türlü bir iş beklenilemezdi…
Bazılarının erotizm üzerinden geliştirdikleri yorumlar karşısında, “tecavüzün erotizm olarak tanımlanabileceğini düşünmüyorum” diyen Verhoeven’in bu filmini, biz büyük bir ilgi ve merakla izledik… Umarız sizler de sever ve aynı keyifle izlersiniz…
Son bir not:
Tüm hakları bize ait olan bu yorumun orijinali; bir başka mecrada tarafımızca, 6 Temmuz 2018 günü saat 02.05’de yazılarak paylaşılmıştır...