En yararlı eleştirilerEn yenilerEn çok eleştiri yazmış üyelerEn çok takip edilen üyeler
Filtrele:
Hepsi
Alp T.
Takipçi
441 değerlendirmeler
Takip Et!
3,5
24 Ocak 2018 tarihinde eklendi
İsrail'in bu yılki Oscar adayı olan Foxtrot'u geçtiğimiz hafta Başka Sinema'nın düzenlemiş olduğu "Oscar'ın Yabancıları" özel film gösteriminde izleme fırsatı buldum. Ve eğer filmi özetleyecek olursam, Foxtrot kendi içerisinde 30'ar dakikalık üç tane bölüme ayrılıyor: Bu bölümlerden ilkinde bir anne ile babanın asker olan çocuklarının ölüm haberini aldıktan sonra gösterdikleri tepkiyi, ikinci bölümdeyse bu çocuğun görev alanında yaşadıklarını, son bölümde de anne ile babanın hayata nasıl devam etmeye çalıştıklarını görüyoruz.
Öncelikle bu filmin bir İsrail yapımı olduğunu göz önünde bulundurursak Foxtrot, son derecede cesur ve güçlü bir sese sahip bir yapım. Gerek savaşın gerçek yüzü veya kadın ile ailenin toplumdaki yeri olsun, Foxtrot anlatmak istediğini hiç çekinmeden gösteren bir film. Bu konuda filmin yönetmeni ve senaristi olan Samuel Maoz'un görüşüne hayran kaldım. Film sizi daha ilk dakikasından itibaren etkilemeye başlıyor ve bütün süresi boyunca ekrana kenetlenmiş bir şekilde bakıyorsunuz.
Samuel Maoz, filminin büyük bir kısmını "Tanrısal bakış açısı" şekliyle ana karakterlerin tepesinden çekmeyi tercih etmiş. Bu da seyirciye yaşanan olayları ve karakterlerin iç dünyasını çok daha iyi yansıtmasını sağlamış. Ayrıca filmin senaryosuna da ayrı bir parantez açmak istiyorum. Zaman zaman nelerin yaşanacağını rahatça tahmin edebileceğiniz bölümler olsa da, genel anlamda Foxtrot şaşırtıcı sürprizlerle ve yaşanan durumla bağlantılı ufak göndermelerle dolu. Senaryoda gözünüzden kaçabilecek bir sürü detay var. Bütün bunlar da Foxtrot'u türünün benzer filmlerinden bir tık yukarıda tutuyor.
Filmin en iyi bölümlerinden birisi de performanslardı. Filmdeki anne ile babayı canlandıran Sarah Adler ile Lior Ashkenazi, burada resmen döktürmüş. Sırf oyuncuların bakışları bile seyirciye anlatılmak istenen duyguyu yaşatıyordu.
Bunların dışında eğer sorunlarıma gelecek olursak; ağır ilerleyen tempo filmin sonlarına doğru gittikçe göze batan bir etmen haline gelmiş. Bu yüzden senaryodaki bilindik noktalar sonlara doğru daha da fark edilebilir bir hal alıyor. Bu yüzden filmin en sonunda yapılan ufak ters köşe beni o kadar da etkilemedi. Filmin ilk iki bölümünü ilgiyle izlemiş olsam da, son 30 dakikanın süresi rahatça 15 dakikaya düşürülebilirdi. Bu kısımdaki ana iki oyuncunun harika performanslarına rağmen filmin finalini çok da tatmin edici bulmadım ayrıca.
Kısacası Foxtrot, sonlara doğru temponun yavaşlamasından senaryosu büyük ölçüde etkilemiş ve karamsar tonu yüzünden bir daha izleyebileceğim bir film değildi. Yine de bütün bunlara rağmen, filmi oldukça takdir ettim. Ayrıca performanslar harikaydı, senaryonun değindiği noktalar cesurcaydı ve yönetmenliği ustacaydı. Sade ama etkili bir yabancı film arayanlar mutlaka Foxtrot'a bir göz atmalı. İyi seyirler.
FİLMİN İYİ YANLARI:
+ Harika, dört dörtlük performanslar.
+ Samuel Maoz'un detaylarla dolu yönetmenliği.
+ Cesur ve güçlü noktalara parmak basan bir senaryo.
FİLMİN KÖTÜ YANLARI:
- Ağır temponun son 30 dakikada dikkat dağıtıcı bir hal alması.
Beyazperde.com'da gezintiye devam etmek istiyorsanız çerezleri kabul etmelisiniz. Sitemiz hizmet kalitesini artırmak için çerezleri kullanmaktadır.
Gizlilik sözleşmesini oku.