Sinemada yetim kalan duygular...
Yazar: Banu BozdemirBiz Babasız Büyüdük, Ahmet Çadırcı'nın ikinci uzun metrajlı filmi. Yıllar önce Renkli Türkçe'yi çeken Çadırcı, birtakım teknik yetersizliklerden dolayı film çekmeye ara vermişti ya da çekememişti demek daha doğru olur. Bu filmini de zorlu şartlarda çektiğini biliyorum, Kültür Bakanlığı'ndan destek alan film Setem Akademi'nin vizyona giremeyen filmlere destek projesi kapsamında izleyiciyle buluşacak. Aynı zamanda Cinemajestik'te de vizyonda.
Biz Babasız Büyüdük, çoğunluğu çocuk oyuncularla kotarılmaya çalışılmış bir büyüme hikayesi diyebiliriz. Kırgız yazar Aşım Cakıpbekov'un öykülerinden derlenerek yazılan filmin handikaplarından biri çocukluk hallerine ilişkin detaylarda fazlaca takılması diyebiliriz. Alim ve sınıfa yeni gelen Selma arasında oluşan aşk hali, aslında çocuk ve sonrasında da kadın dünyasının ayrıntıları konusunda birşeyler söyler gibi. Alim'in asker olan ve bir türlü gelmeyen babası onu içine kapanık bir çocuk yapmıştır. Selma'nın rahat tavırları Alim'in boşta kalan duyguları için iyi bir yer doldurma gibi gözükse de Alim'in fazlaca utangaç olması ve Selma'nın bu tavrı kullanmaya yönelik tavırları içindeki boşluğu doldurmanın pek de mümkün olamayacağını gösterir.
Film ikinci kısmında Alim ve Selma'nın büyüklük hallerinde hala çocukluk masumiyetini arıyor ama bunu kahramanlarından Selma'nın büyümeye ilişkin sözleriyle bozuyor. Oysa Alim belki de yıllarca Selma'nın boşluğuyla öylece kalmıştır ortada. Onu tekrar gördüğünde her şeye tekrar çocukluğa ilişkin detaylarla bakmak ister ama işler öyle gitmez. Yani çocukluğundaki her türlü boşluk büyüdüğünde de oradadır.
Film şöyle genel olarak bakınca şu sorunu akla getiriyor; Bir çocuk oyuncu yönetmenin zorluğunu ve sinemada ayrı ve özel bir uğraş gerektirdiğini... Filmin uzun süren birinci kısmı çocuk dünyasının masumiyetle birleşen acımasızlığını iyi bir şekilde kuşanıyor ama fazlaca da uzuyor diyebiliriz. Yani Alim ve Selma arasındaki durum pek inişe çıkışa saplanmadan stabil bir biçimde akıyor. Bu da filmde oluşması muhtemel gerilimi yaratamıyor. Ancak hikaye ikinci yani karakterler büyüme haline geçince rahatlıyor. Ama taşra sinemasına ilişkin detayları başarıyla yerleştirdiğini söylemek mümkün. Tekrarlar, ertesi güne netleşmeden taşınan durum ve duygular, yavaşlık ve güzel açılar. Bunlar taşra sinemasına ilişkin detaylara oturuyor. Ama kendi imkanlarıyla çekilen, herhangi bir grubun desteğini almadan kendi yağıyla kavrulan bir film olduğu için festivallarde ön jürilerde takılıyor, vizyona giremiyor. Oysa 'festival filmi' mantığına cuk diye oturuyor. Uğraşılmış açılar ve başarılı görüntü yönetimiyle birçok açıdan sorunsuz görünüyor.
Biz Babasız Büyüdük biraz çocuk oyuncu yönetmenin zafiyetiyle tekrarlara düşen, 'baba' mevzusuna çok da açıklık getiremeyen bir büyüme hikayesi. Ahmet Çadırcı 13 yıl sonra çektiği sinema filmiyle (arada belgeseller de çekti) taşra sinemasını selamlıyor, tamamına eremeyen duygulardan yola çıkıyor. Daha fazla film çekerek üzerindeki kırgınlığı atacağını düşünüyorum Çadırcı'nın...
twitter.com/BanuBozdemir