Şaka yapmıyorum, Hızlı ve Tüplü'nün afişini görünce filmin gerçek olmadığını ve şaka amacıyla hazırlandığını düşündüm. Ama inanılır gibi değil, Hızlı ve Tüplü tamamıyla gerçek ve şu an sinemalarda olan bir film. Ve ben de izledim. Pekala, filmi izlerken "bir kült klasik" olacağını düşünmedim elbette. Sadece böyle saçma bir fikirden nasıl bir film ortaya koyacaklarını merak ettim. Sonuç olarak Hızlı ve Tüplü, hayal edeceğiniz en kötü film olmasa da yine de hiç iyi değildi.
Önce konu şöyle: "Adana'da yaşayan ve birbirleriyle çok yakın olan Gökhan ve Metin'in en büyük hayali, bir Şahin araba alıp onunla "drift" yarışlarına katılmaktır. Bu yüzden ilk önce arabayı alacak parayı bulmaya çalışırlar, sonrayı da arabayı modifiye etmek için para biriktirirler. Gökhan ve Metin'in paraları azalınca ve araba da benzini çok hızlı yaktığı için, arabaya tüp takarlar. Bundan sonra da olaylar gelişir..."
Açıkçası bu film hakkında nereden başlayacağımı hiç bilemiyorum, bu yüzden oyunculuklardan başlayacağım. Bu filmde ne iyi ne de kötü bir performans vardı çünkü filmde oyunculuk yoktu. Bütün oyuncular kadrajda öylesine durmuş ve sadece dudaklarını oynatıyormuş gibi yapmış. Bu yüzden bütün işi dublaja yüklemişler. Sonuç olarak Hızlı ve Tüplü, hayatımda duyduğum en kötü dublajlara sahip. Ağızdan çıkan hiçbir kelime inandırıcı değildi, çoğu zaman da konuşulan şey ile dudakların hareketi uyuşmuyordu. Film bu açıdan çok yapmacıktı.
Bu arada size konunun ne kadar saçma olduğundan bahsetmiş miydim? Çünkü bayağı saçma. Hayır, kafamda "belki de Şahin arabaların ve yarışların bulunduğu gizli bir yer altı topluluğu olacaktır" gibi düşünceler geçiyordu ama film bu konuda hiç çabalamamış bile. Koca filmde üçer dakika süren iki yarış sahnesi var ve her ikisi de birbirinden kötü. Mesela ilk yarışta 2 kişi "30 dakika içinde merkezde yarışalım" diyor ve 30 dakika içinde bütün arabalar ve insanlar merkezde toplanmış oluyor. Hayır yani, Adana'da böyle bir kültür mü var? Ve toplanan kişiler de bildiğin normal insanlar, yarış ile hiçbir alakası olmayan kişiler.
İkinci ve son yarış sahnesinde gülmekten yerlere yattım. Hayır, film komik olduğu için değil, ne kadar mantıksız olduğu için. Finaldeki "drift" yarışında şu oluyor; Bir tanesi Metin ve Gökhan'ın kullandığı Şahin olmak üzere 2 araba yan yana geliyor, düz gidip ilerideki kukadan dönüyor (film buna drift yapmak diyor bu arada) ve geri geliyor. Ama bu sahneleri arka plandaki müziklerle ve tezahüratlarla o kadar "epik" bir hale getirmeye çalışmışlar ki, sanki Hızlı ve Öfkeli'deki arabalar kocaman bir torpidodan kaçıyor sanırsınız. Hayır, sadece iki Şahin araba bir kukanın etrafından dönüyor. Ayrıca, Şahin'in karşısına çıkan arabalar da Ferrari gibi çok kaliteli arabalar. Ama yarış sahnelerinde Şahin araba, bilerek önde başlıyor ve kukanın yanından "drift" attıkları bölümde de rakip arabalar bilerek yavaşlıyor. Bu o kadar fark edilebilir bir hata ki, sinemada resmen ağzım açık kaldı.
Hızlı ve Tüplü'nün en kötü yanı, çok basit hatalara kalkışıp seyircinin bunu fark etmeyeceğini düşünmesi. Mesela yarış sahnelerinde arabanın arkasına takılı olan kameranın önüne gölge düşünce, kamera rahatça fark edilebilir oluyor. Bunun dışında da bir sürü mantık hataları var. Bunlardan en çok gözüme batanı; Metin'in dedesinin, özel kulaklığı olmadan hiçbir şeyi duyamaması ama filmdeki neredeyse bütün sahnelerde kulaklığı olmadan her şeyi rahatça duyabiliyor oluşuydu. Bu zayıf hatalar, filmi iyice çekilmez bir hale getirmiş.
Hızlı ve Tüplü adına söyleyebileceğim en iyi şey, tamamen rezalet olmamasıydı. Yani filmdeki bütün hatalar bir yana, ekibin ortaya yeni bir şeyler koyma isteğini görebiliyorsunuz. Ayrıca bel altı espri ve küfür sayısını da minimal düzeyde tutmuşlar. Bu da iyiydi doğrusu. Ama aynı şey, geçen yıl izlediğim bir İran filmi olan I Am Not Salvador için de geçerliydi. Hatta, Hızlı ve Tüplü ile I Am Not Salvador'un düşündüğümden daha fazla benzer yanı var. Her iki film de konusunu masum bir şekilde işliyor ve ortaya hatrı sayılır bir miktarda emek koyuyor. Ama her iki film de o kadar klişe ve yavaş ilerliyor ki, 90 dakikalık süresi 150 dakika gibi hissettiriyor.
Bu yüzden Hızlı ve Tüplü'yü izlemeyin. İçeriği hakkında birkaç olumlu şey olsa da genel anlamda ortaya çıkan sonuç çok dağınık. Film, neye odaklanacağını sürekli şaşırıyor ve ortaya karman çorman bir iş çıkıyor. Ayrıca senaryosu gereğinden fazla klişeydi ve mantık hataları çok fazlaydı. Bu arada filmin finalinin yarım bırakılması ve hikayeyi anlatan kişinin "artık gerisini de devam filminde izlerseniz" demesi de ayrı bir kötüydü. Hızlı ve Tüplü'nün ciddiye alınmayacak bir iş olduğunu biliyorum ama film ciddiye alsanız da, almasanız da her türlü kötü zaten. Vaktinizi bu filmle harcamamanızı öneririm.
FİLMİN İYİ YANLARI:
+ Film ekibinin ortaya yeni bir şeyler koyma konusunda gösterdiği emek.
+ Küfür ve bel altı espri sayısının çok az olması.
FİLMİN KÖTÜ YANLARI:
- Gözle görülebilecek büyük mantık hataları.
- Klişe senaryo.
- Yavaş ilerleyen tempo ve filmin bitmek bilmeyen süresi.
TOPLAM PUAN: 2.5/10