Aşkın farklı dilimleri!
Yazar: Banu BozdemirOrijnal adı My Bakery in Brooklyn olan Bir Dilim Aşk eski bir mekan üzerinden modern bir aşk masalı olmaya çalışıyor. Aşka giden yolun mideye uzandığını; orada çeşitli karışımlar yaşadıktan sonra doğru yola ulaştığına dair savları olan filmlerden. Aynı trafik kazasında anne ve babalarını yitiren ama buna rağmen kaderleri çok ayrı yolda ilerleyen iki kuzenin bir pastane üzerinden var olma çabalarını uzun uzun uzadıya izlyoruz. Filmin asıl olayı absürd gelişmeler etrafında herkese aşk duygusunu yaşatmak. Ama bunu 'herkes aşkını bulmalı' kafasında yaptığı için hikaye istemsizce ve bazen gereksizce uzuyor.
Hikayenin ana tabanı zıt kuzenlerin halalarından miras kalan pastaneyi kendi yöntemleriyle yürütmek isteğinden bir açılım. Vivien daha geleneksel yani halanın yolunda takılmaları gerektiğini düşünürken Chloe daha modern tasarımlar peşinde. Bir de insanların ayakkabılarından hayatlarının gizemlerine uzanmaya çalışan kör bir ayakkabı boyacısı var ki, film için sonu gelmeyen bir tat olduğunu söylersek yanlış olmaz. Aslında ben mutfakta geçen, sürekli yemek yapma ritüelleriyle filme tat katan hikayeleri severim ama Bir Dilim Aşk'ın bunu çok da iyi kullanamadığını düşünüyorum. Yani seyirciyi özellikle mutfağa sokmamaya çabalamış gibi bir hali var.
Bu da, filmde ivme kazanan birçok halin bir anda en iyi yerinde kesilmesine neden oluyor. O yüzden Bir Dilim Aşk'ın tadını çok alamadım kendi adıma. Fimin içinde sürekli bir didişme var oysa ki... En büyüğü de miras kalan pastanenin büyük borçlarının olması ve kapanma tehlikesinin bulnması. Film eski değerlere sahip çıkma, onu yaşatma fikrini de bıçak gibi ortadan ikiye kesiyor. Tıpkı filmde Chloe'nin yaptığı gibi. Belki de film pastaları sürekli ikiye kesen Chloe'dan ilham aldığını göstermek için sürekli kesiyor! Bu da yarım kalmış hallerin toplamından bir bütün yaratmaya çalışan filmi bir hayli zorluyor. Tabii bizi de!
Aimee Teegarden ve Krysta Rodriguez'in başrollerde olduğu Bir Dilim Aşk ortalama bir film. Daha uzun anlatmak gerekirse İspanyol yönetmen Gustavo Ron imzalı film absürdle gerçek karması yapıp bir yol bulmaya çalışan ama bu uğurda pek de başarılı olamayan bir yapım. Yoksa filmi oluşturan konuların hepsi ayrı ayrı tatlı ama biraraya gelince biraz uyumsuz, tatsız olmuşlar!
twitter.com/BanuBozdemir