Çek arabani!
Yazar: Banu BozdemirArabani’yi izlerken festivallere ve bizi böyle farklı kültürlerin filmleriyle karşılaştıran dağıtımcılara bir kez daha şükranlarımı sundum içimden. Özelikle de sezonun açılmasına ramak kalmışken Arabani’nin birkaç salonda da olsa bizlerle buluşması mutluluk verici. Filme ismini veren Arabani, Arapça ve İbranice karışımı bir dil, İsrailli Araplar ve Dürzi hakları tarafından kullanılıyor. Yani Müslüman ve Yahudi olmayan Araplar tarafından.
Film topraklara dönüş hikayesi. Aslında basit ama çerçevesini net çizen bir senaryosu var. Geçen yıl Kudüs Film Festivali’nde en iyi senaryo ödülü kazanan film Dürzi Joseph’in yıllar sonra kızı Smadar ve oğlu Eli ile doğduğu köye, anne evine geri dönmesiyle start alıyor. Ortadaki sorun Joseph’in geri dönmesinden çok Yahudi bir kadınla evlenmesi ve o kadından çocuklarının olması. Dini açıdan bir Dürzi’nin Yahudi bir kadınla evlenmesinin yasak (günah ölçüsünde) olduğunu ve bunun sonuçlarının gayet katı olduğunu öğreniyoruz filmden.
Film bir yandan da şehirden köye gelen, köyün pozitif ortamında kendisine yer edinmek isteyen ama ‘şehirli ve farklı’ olduğu için baskılarla karşılaşan şehir insanlarını hatırlatmadı desem yalan olur. Ama geleneksel bir reddedişten çok dini tabanlı olması iki kavramı ayırıyor. Tabii Joseph’in durumu farklı, oralı. Eski sevdiği, annesi, dostları herkes orada, onu tanıyor ve kararından dolayı yargılıyor.
Annesi ilk tokadı atıyor, bırakıp gittiği ve babasının cenazesine gelmediği için. Ama anne yüreği bir yerden sonra yumuşuyor, alışıyor hiç tanımadığı torunlarına. Eski sevgilisi soğuk, onunla evlenen eski arkadaşı ise bir yere kadar onu anlıyor. Tabii baskı altında olan sadece o değil çocukları Smadar ve Eli de aynı şekilde baskıdan nasipleniyor ve istenmeyen kişiler ilan ediliyorlar.
Filmin en iyi yanlarından biri de tüm bu baskılar yaşanırken olayları dramatize etmeden vermiş olmasında. Yönetmen bir durum tespiti yapar gibi teker teker önümüze sermiş olayları. Yani dini ölçekli mahalle baskısı denen şeyin üzerinden bir kez daha bizden uzak topraklarda geçmiş oluyoruz. Film bir yandan da bu tür baskı toplumlarında kendi özgür iradesiyle çoğunluğa karşı duran insanların (azınlık) varlığını da koymuş ki, oradan bir rahatlama kapısı açmış bize ve filme.
Adi Adwan’ın yazıp yönettiği film karşı tepkiler üzerinden de ilham alıyor. 14 yaşındaki Eli annesini bırakıp köye geldikleri için zaten mutsuz. Buna yaşadıkları baskılar da eklenince Yahudi kıyafetleriyle ortalıkta dolaşıyor, köyün bayrağını direğinden söküyor. Smadar ise daha duygusal tepkilere sığınıyor, köyün delikanlılarından Samir’le birbirlerinden etkileniyor ve o durumu yaşamaya başlıyorlar. Aile içinde pekişen durum dışarıda iyice sarpa sarmış vaziyette! Tehditler ardı ardına geliyor. Yani durum değişmeleri falan değil, çocukların saf kan Dürzi olmaması. Film tabular ve onların kırılamaması hatta iyice sabitlenmesi üzerinden güzel bir noktaya parmak basıyor ve tercihler konusunda affedici davranmak yerine baskılamayı seçen bir gruba odaklanıyor.
Daha önce sinemasına ve kültürlerine tanışık olmadığımız bir film Arabani. Bir dil üzerinden yola çıkıyor ama baskıcı bir toplumun izini sürüyor, bazen bıraktığın topraklar geldiğin gibi karşılamaz seni lafının ete kemiğe bürünmüş hali Arabani. İzlemenizi salık veririm…
twitter.com/BanuBozdemir