En yararlı eleştirilerEn yenilerEn çok eleştiri yazmış üyelerEn çok takip edilen üyeler
Filtrele:
Hepsi
KaliteTAKİP
Takipçi
873 değerlendirmeler
Takip Et!
3,5
10 Ekim 2015 tarihinde eklendi
Beklentilerimin bir kaç tık üzerinde baya sevdiğim bir Engin Günaydın filmi.. Yalan yok, dönemin diğer bir kaç tane Türk yapımını izledikten sonra bu kadar memnun kalacağımı tahmin etmiyordum.. Filmin içindeki o garip konuşmalar, garip sıcaklıklar (!) ve hiç beklemediğiniz anda ki o gerçekten kahkaha atmanızı sağlayan diyaloglar zamanın nasıl geçtiğini anlamadan filmi bitirmenizi sağlıyor.. Bunun yanında filminde kısa olduğunu söylemek gerek tabi ki de.. Engin Günaydın'ın o yapmaya çalıştığı şapşal rollerini seviyorum sebepsiz.. Gerçek hayatta baya ciddi bir hali takınsa da bu konuda geçmişten gelen özelliğini iyi kullanıyor.. Bir de tabi filmin diğer bir oyuncusu belki de çoğu kişi için filmi izlemeye birebir neden; Leyla Tuğutlu.. Oyunculuktan önce, muhteşem vücut, muhteşem hatlar diye değerlendirebileceğimiz bir durum.. Yazarken aşmayayım diyorum kendimi ancak kadın gerçekten güzel kelimesinin bir kaç şekilde türetilmiş hali.. Bu güzelliğinin yanında karakterine de tam uygun bir performans ile ballı kaymak olmuş be.. Bir de araya Onur Buldu'yu yerleştirmeden geçmeyeyim.. Zaten sevdiğim ve daha fazla değer verilmesi gerektiğini düşündüğüm bir oyuncu ancak aldığı belli başlı sahnelerde yine iyiydi, yine harika bir oyunculuk çıkarmıştı.. Film için, ulaşılması imkansız diye düşünülen kişilerin hayatın bize neler gösterebileceği ile beraber hiç ummadığımız bir an da karşımıza çıkabileceğini ve de bununla beraber bu insanları hayatımızda en yakın dediğimiz kişilerden bile ön planda tutabileceğimizi hayatın yine kendisinin çok açık bir şekilde belli ettiği güzel bir aşk yolculuğuyla anlatan bir yapım.. Başta belirttiğim nokta ile belirtmek isterim ki dönemin Türk yapımları içerisinde içiniz hoş bir şekilde izleyebileceğiniz Engin Günaydın filmi.. Tavsiye ederim.. iyi seyirler...
Açık ve net söylemek gerekirse şu an vizyonun en iyi yerli filmlerinden. Bana Masal Anlatma ile bu desem yeridir. Doğal bir mizahı var. Oyunculuklar şahane. Yönetmenlik neyseki dizi estetiğinden uzak. Ama bunun filmin bütüne yayıldığını söyleyemem. Zira ilk yarıdaki tempo ve yaratıcılık ikinci yarıda birden kayboluyor. Ve biz ne olduğunu anlayamadan yalapşap bir finalle film bitiyor. Yine de bu tutarsızlığın filme zarar verdiğini de söylersem haksızlık etmiş olurum. O yüzden gidin izleyin gülün ve benimseyin Engin Günaydın'ın içindeki sesi ve hayata dair hoş tespitlerini.
İçimdeki Ses, Galip Derviş dizisi ile tanıdığımız Engin Günaydın’ın yazdığı ve başrolünde oynadığı bir romantik-komedi filmi. Ama öyle her zamanki bilindik romantik-komedilerden değil. Evet, hikayenin başında bir kız ile bir erkeğin komik aşk hikayesi var ve bu hikaye de anne ve ünlü oyuncular gibi komik etkenler ile desteklenmiş. Böylece de ortalamanın üstünde, fazla abartılmayacak, akılda fazla kalıcı olmayan ama bir o kadar da eğlenceli vakit geçirten bir iş olmuş. Film öyle ahım şahım bir şey değil, eğlenme amaçlı dediğim gibi. Ama Pazar sineması için ideal bir seçim.
Filmin konusu şöyle: Selim (Engin Günaydın), 40 yaşındadır ve dizi senaryosu yazmaktadır ve çelimsiz bir vücudu olduğu için hiçbir kızın ona bakacağını düşünmez. Ta ki Ayşıl (Leyla Lydia Tuğutlu) adında güzel ve genç bir kız ona aşık olana dek! Selim ve Ayşıl birbirine aşık olurlar ve olaylar gelişir.
Aslında Ayşıl’ın Selim’e aşık oluşunda hem Selim hem de biz şaşırarak izliyoruz. Zaten film de bizi bu aşka inandırmaya çalışıyor. Bu arada şunu diyebilirim, eğer film sadece bundan ibaret olsaydı ortaya çok da iyi bir çalışma çıkmamış olurdu. İşte burada devreye Selim’in annesi ve arkadaşları, Çok Güzel Hareketler Bunlar’dan Ersin Korkut ile Hamdi Karaman devreye giriyor ve filmi büyük ölçüde kurtarıyorlar. Böylece ortaya eğlenceli bir seyirlik çıkmış oluyor.
Yani, film basit ama eğlenceli. Fazla abartılacak bir şeyi yok hatta sonu hafif aceleye gelmiş hissi verebiliyor ama vakit geçirmek için ideal yani. Son zamanlarda izlenebilir Türk filmlerinden birisi. Herkese iyi seyirler.
“Siz hiç 25. saatte yaşadınız mı? Ben 25. saatte yaşamasını çok severim. 25. Saat neresi diye merak ediyorsanız, tarif edeyim. Kalabalığın içinden geçerken birden durun. Kalabalığı görebileceğiniz bir yere geçin. İşte 25. saattesiniz...” Siz hiç denediniz mi 25. saati? Çıkıp baktınız mı koşuşturmacaya dışarıdan. Hatta çıktınız mı kendi dışınıza ve izlediniz mi kendinizi? Zihninizi... Zihnin oluşturduğu duygu ve düşünceleri... Duygu ve düşüncelerin arkasında yatanı... Bunların nereden geldiğini ve kime ait olduklarını? Zannediyor musunuz duygular kalbinizde oluşuyor? Bizi ele geçiren tüm duyguların kaynağıdır zihin. Zihin sakinleşip durulduğunda duyarız kalbin sesini ve orada çıkacak sevgiyi...
Her şey gözlemlemekle başlar. Ancak gözlemleme yeteneğini geliştirdiğimizde gerçeği görmeye başlarız ve sis perdesi dağılmaya başlar. Gözlemlemek ne kadar zor olabilir diye düşünebilirsiniz. 'Ben herkesi, her detayı görüyorum' diyebilirsiniz... Ama burada bahsedilen gözlem için bir başka yerde durmanız gerekir. İki boyutlu dünyaya üç boyutlu bir insanın bakması gibidir, veya Mr.Anderson’ın Neo olması gibidir...
Engin Günaydın' a karşı her zaman bir sempatim olmuştur. Doğal olarak komik biri bulurum kendisini. Ayrıca Yazı-tura, Vavien gibi filmlerdeki performansları da gayet başarılıdır. Fakat bu film gerçekten olmamış. Neresinden tutarsanız tutun elinizde kalıyor. Hikaye vasat senaryo vasat oyunculuklar ve yönetmenlik vasatın altında. Açıkçası hayal kırıklığına uğradım diyebilirim. Film esas kızın güzelliğini ön plana çıkarmak için yapılmış gibi duruyor. Ana karakter Selim'in iç sesi yeteri kadar etkileyici değil. Anlatılmak istenen hikaye kendini çirkin bulan yalnız bir adamın hikayesi. Ve evet o kızın o adama aşık olması yalnızca filmlerde olur.
Türk filmleri genellikle hep aynı klişelerden ibarettir.Bir aşk filmiyse bahsettiğimiz kusursuz derecede yakışıklı bir adam film boyu kusursuz derecede güzel bir kadına aşık olur.Aşkları kusursuz derecede ilerlerken hikaye pat diye son bulur.Ya kadın ya da erkek terkeder diğerini...Engin Günaydın bu filmle tüm bu klişeleri altüst ediyor.Yer yer kafamızı karıştıracak kadar yeni bir dünya yaratıyor.Bu dünyada her erkek aşık olabilir.Kusursuz olmak diye bir şey yoktur.Olağanüstü şeyler kusursuzdur,bu yüzden kusurlu olanlar gerçektir.Her aşkın sonu da melankolik bitmek zorunda değildir.Beyazperde karardığında sizi tatlı bir şekilde sersemletecek bir film İçimdeki Ses.Olmayaydı iyiydi dedirten 1-2 sahne dışındaki akıcılığı,karakterlerin gerçekliği ile iyi bir romantik-komedi .Üstelik yukarıda bahsettiğim gibi rakiplerinden daha özgün bir iş.Ne diyelim,izlemeyenleri sinemya davet ediyor Engin Günaydın'ın yeni senaryolarını beklediğimi belirtiyorum.
Düşünceler beyninin içini sarmışken,sen hayatta bir yol ayrımındayken ''o'' ortaya çıkar.tüm mantıklı ve gerçekçi öngörülere karşı durmadan bağırır ve ''senin için doğrusu bu'' diye kendini duyurmaya çalışır. Öyle gümbürtüye,kalabalığa gelmez.huzuru,sesizliği,yalnızlığı sever. Böyle durumlarda beliriverir. Bir bakmışsın senin en sadık yoldaşın olmuş,sana yol yöntem göstermiş.Onu keşfettikten sonra hep danıştığın olmuş.belki de gerçek sen o olmuş.risk alırken ''korkma,koş peşinden''demiş ve sen koşmuşsun.Hatta etrafındakiler anlam veremezken,herşey çok uçuk kaçık gelirken sen ''o''dan güven almışsın.için acısa da ,herşey yolundaymış gibi gelse de seni girdiğin yoldan en yakın kestirmeyle çıkarıp başka dünyalara sürüklermiş içindeki ses.. Belkide bu tanıma en uygun olacak film, karakterimiz Selim içindekini dinleyerek , içinden geleni yaparak tüm kararlarını veren içimizden bir insan.. Akıcı ve kendini izlettiren film olmuş , tebrikler!
berbat ötesi bir film,burhan karakteriyle (gülse birsel in yarattığı !!!) gönüllere taht kuran engin günaydın,bir türlü dikiş tutturamayarak yine berbat bir filme imza atmış,patron mutlu son istiyor filminden ilhan almaya çalışılarak yapılan,saçma sapan karakterlerle bezenen bir film müsvettesi.birbirinden kopuk sahneler,hiçbir tabakaya uymayan hikaye tarzıyla boşa vakit harcamak isteyenlere şiddetle tavsiye ediyorummm !!!
filmlere genelde stresten uzaklasmak ve o 2 saatin keyfini cikarmak icin giderim.Filmde enteresan hic birsey yok.Belki ikinci bolumde bir atraksiyon olur diye salonda kaldim ama stresim iyice artti.Cok basit bir konu , birkac espri bakin yazcak bisey bulamiyorum...Genede emek harcamislar ama hic olmamis.....
spoiler vermek isteseniz bile veremeyeceğiniz saçma bir film olmuş. film bittiğinde ee olay neydi diye bakacağınız bir film. filme gitmek için tek sebep bence leyla tuğutlu.
Beyazperde.com'da gezintiye devam etmek istiyorsanız çerezleri kabul etmelisiniz. Sitemiz hizmet kalitesini artırmak için çerezleri kullanmaktadır.
Gizlilik sözleşmesini oku.