“Bitirim komedisi zor durumda…”
Yazar: Murat Tolga ŞenBu bolluk kimilerinin hoşuna gitse de gişe komedilerinin en karanlık zamanlarında olduğumuza inanıyorum. Ne yazsak boş; giderek artan hızda ve o hızla doğru orantılı olarak özensizleşen film üretimi seyirciyi hepten bıktırana kadar devam edecek, salonlar benzerine Yeşilçam’ın son dönemlerinde görülen türden “hap yap para kap” filmlerle dolmuş durumda öyle ki iyi başlayan hikayeler bile “seyirci bu filmi niye sevdi?” sorusuna hiç takılmadan sadece adına güvenerek ortaya çıkıp bilet satmayı arzu ediyor. Evet, Kolpaçino serisinin 3. ve son (şimdilik) filmi olan Kolpaçino 3. Devre’den bahsediyorum.
Şafak Sezer’i yabana atmayın, bana göre kendisi modern gişe komedimizi en az Kemal Sunal kadar etkilemiş bir figürdür. Cem Yılmaz, Şahan Gökbakar eninde sonunda naif bir tarafını yakalayacağınız tipler, karakterler yaratırken o tam bir “Kötü Kedi Şerafettin” oldu ve “Bitirim komedisi” olarak adlandırdığım, kolayca şablonu çıkarılabilecek bir türün inşasına epey katkı yaptı. Tabii son filmleriyle yüzü gülmeyince o da bildiği sularda yüzme arzusuyla en sevilen karakteri olan Özgür’ü yeniden canlandırmak için kamera karşısına geçti. Özgür tuhaf bir karakter, aşırı fırsatçı ve belayı paratoner gibi çekiyor, bu kez de öyle oluyor ancak hikayeye yeni katılan karakter olan “Başkan” (Erkan Petekkaya) fazla gelmiş bir baharat etkisi yaparak filmin lezzetini bozuyor. Şafak Sezer yazarken de yönetirken de bu karakteri nasıl kontrol edeceğini bilememiş çünkü ilk filmin başarısında büyük payı olan Suat Özkan ve Kaan Ertem’in kaleminden mahrum ve ne yazık ki bizzat yazdığı bu senaryoda başarılı değil, hem de hiç…
Dedim ya, artık iyice sıkan kara paranın, mafyanın, kumarhanelerin, varoşun komedisini yapması gereken biri varsa o da Şafak Sezer’dir ama bu filmin de yıl boyunca karşımıza çıkan pek çok örnekte de olduğu gibi temel problemi şu; senaryo bazı anahtar kelimeler üzerinden çalakalem yazılıyor ve filmin bütün yükü başroldeki isme kalıyor.
İlk Kolpaçino filminde her karakterin kendi gücü ve etki alanı vardı, söyledikleri laflar ya kendi geçmişlerinde ya da geleceklerinde bir yere denk düşüyor, karaktere boyut kazandırıyordu. Fakat bu film komik olsun diye abartının muslukları sonuna kadar açılmış ve karton yan karakterlerle donatılmış durumda… Kendi taklitçilerinin tuzağına düşen bir film olmuş Kolpaçino 3. Devre… Oyuncular da rollerine pek girememiş, Sanki Şafak Sezer, “arkadaşlar, yazdım bitti, haydi hemen oynayalım” demiş de sete koşmuşlar gibi…
Filmde komik anlar var mı, elbette… “En kötü filmde bile iyi bir beş dakika vardır” derler ama Kolpaçino’dan o beş dakikayı bir blok olarak çıkarmak mümkün değil. Oradan, buradan 30-40 saniye toplarsak belki ki onlarında da çoğu fragmanda mevcut. İlk iki filmde seyirciden reaksiyon alan sekansları yeniden çekmeye çalışarak tekrara düşen ve “erkeklik” dozunu arttırarak hem komik hem de maço olmaya film bu haliyle iflah olmaz hayranlarını bile kendinden soğutmayı başarıyor.
Son tahlilde; gişe komedilerinin şu mafya babalarından, onların sonu gelmez saçma triplerinden, tiradlarından bir an önce kurtulması gerekiyor çünkü artık bu tipin suyu çıktı ve bunun işaretini de yine mafyayı sinemaya en çok bulaştıran adamlardan biri olan Şafak Sezer veriyor. Belki de filmin tek başarısı bu… Kolpaçino 3. Devre’nin vaadi güldürmek ki bu sözünü tutması benim için yeterli olurdu film ancak gişe komedileri sağanağında kafamıza damlayan bir yağmur damlasından fazlası değil.
murattolga@gmail.com