Haftanın kaçırılmaması gereken komedi filmi!
Yazar: Burçin AygünTürk sinemasının son yıllardaki en büyük “baş belaları” arasında yer alan ve ucuz güldürü denemesi, yavan komedi filmlerinin hemen ardından gelen “sözde romantik komedi” filmleri serüveni tam gaz devam ediyor. Ediyor etmesine de, arada bir de olsa karşımıza çok şaşırtan örnekler de çıkıyor. Son olarak Patron Mutlu Son İstiyor filmi ile merhaba diyen Kıvanç Baruönü tarafından yönetilen ve tek kelime ile ismin ince ince dokuduğu Kocan Kadar Konuş filmi işte tam de bunlardan biri olarak bizleri selamlıyor.
Belki abartılı bir benzetme olacak ancak Michel Gondry’nin yakinen bildiğimiz ve Rüya Bilmecesi adlı harikasında ilk örneklerini gördüğümüz “gerçek gibi hayal” sekansları ile dolu olan yerli komedimiz, samimi olmak gerekirse son zamanların en iyileri arasındaki yerini almış.
Şebnem Burcuoğlu’nın aynı adlı romanından serbest uyarlanan lakin repliklerine bolca sadık kalınan yapım ilk sahnesinden finaline dek eğlenceli bir serüven vaat ediyor. Başroldeki Ezgi Mola ise şaşırtıcı bir performans sunuyor, karakterinden beklenebilecek her türlü ince detayı perdeye yansıtıyor. Lise aşkı Sinan rolündeki Murat Yıldırım ise samimi, sıcak ve duru oyunculuğu ile mest ediyor. Nevra Serezli ve İsmail İncekara gibi usta isimlerin de yer aldığı ve hikayenin en güçlü sac ayaklarından olan ekip neredeyse hiç firesiz vermesi gerekeni ziyadesiyle takdim ediyor.
30 yaşına gelmiş, kendinden çok küçük kuzeninin dahi dünya evine girdiği, kendisinin idealleri ve hayalleri olsa da ümit ettiği ütopik beyaz atlı prens ve aşkı bir türlü bulamayan Efsun, kendi olmasında önemli bir figür olan babası, “erkek nasıl kafeslenir” konusunda ihtisas yapmış olan anne ve anneannesi, teyzesi ve kuzenleri ile yaşamaya çalışıyor. Tüm çevresinin baskısına rağmen tek başına mutlu ve mesut bir yaşam süreceğine inanan Efsun uzun yılların ardından lise aşkı Sinan ile karşılaşıyor, hiç beklenmedik, hatta hayali bile gerçek dışı olan bir ilişki filizleniyor. Bu sıradan görünen konunun parlayan yıldızı ise, kendine kaynaklık eden romanda olduğu gibi “erkeksiz yaşayamayan kadın” yerine “kendi başına da var olabilen kadın”ı övmesi, hatta daha da ileri giderek artık bıkkınlık veren “olmazsa olmaz kadın ve erkek tripleri”ne çok sıkı bir hicvi eleştiri getirmesi olmuş
Kaynağı olan romandaki ilgi çekici benzetmeleri, çok sayıdaki göndermeyi kendi üslubu ile harmanlayan ve bunu elinde güçlü bir silaha çeviren yönetmen Baruönü’ne gelecek olursak; isim bir önceki çalışmasının epeyce önüne geçmiş, açılıştan kapanışa kadar incelikli bir iş çıkartmış. Gondry’nin kendine has anlatısına göz kırpan sekansların, özellikle de ilk yarıda, sayıca abartıya kaçması ve artık düşülmemesi gereken “her gay feminendir, komiktir” tuzağına yakalanmasını görmezden gelirsek ilerleyen yıllarda kendinden bolca söz ettirebilecek bir çalışmayla gelmiş Baruönü.
Filmin sloganları arasında yer alan “Yüzde 100 Türk Kızı” söyleminin tam aksi olan Efsun (Ezgi Mola)’nın o akıl küpü halleri, ciddi ancak sıcak haleti ruhiyesi, hazırcevaplığı seyircinin ilgisini ilk dakikadan itibaren çekerken, başarılı oyunculukların süslediği diğer tüm karakterler ise perdeye pür dikkat bakakalmanızı sağlıyor.
Son 20 dakikalık süreçteki bozulan ancak tamiri-mutlak olan “hayallerdeki” aşk klişesini bir tarafa bıraktığımızda ise şaşırtıcı bir malzemeyle karşılaşmış oluyoruz.
Bütün bu övgüleri samimiyeti ve akıllı duruşuyla hak eden Kocan Kadar Konuş, belki Türk komedi filmleri tarihinde bir klasik olamayacak ama sadece Adile Naşit’e yapılan saygı duruşuyla bile ilgiyi hak eden, kahkaha garantili, kalite kokan bir iş olarak akıllara kazınacak. Kaçırmayın!
burcinaygun@gmail.com