En yararlı eleştirilerEn yenilerEn çok eleştiri yazmış üyelerEn çok takip edilen üyeler
Filtrele:
Hepsi
makelele lelele
1 değerlendirme
Takip Et!
0,5
8 Temmuz 2024 tarihinde eklendi
42 yaşındayım assa yukarı 30 senedir film izleyen birisiyim VHS kasetlerden CD Ler DVD ler vs.omru hayatımda izlediğim en saçma sapan en boş film hangisi olur diye yıllarca bekledim o film buymuş tebrik ederim sonunda buldum.ne konusu var ne senaryosu.duz duvara 2 saat boyunca bakın inan kendinize daha çok şey katarsiniz.
Hayatımda seyrettiğim en saçma filmlerden birisi, ben mecburiyetten seyrettim. Elimi kolumu bağladılar gözlerimi açık tuttular. İşkence olarak izlettiler. Bana bu işkenceyi uygulayanlara bütün bildiklerimi anlattım. Düşünün o derece rezil. Daha film çekmeyi beceremeyen adamlar birde önerme sunmuşlar. Hayatınız boyunca zaten bu önermeyi anlayamamışsanız bu filmi izleyiptte hayatın anlamını çözeceğinize inanmayın. Vesselam
Filmin yorumlarına baktım ve bence filmi anlayamanların az puan verdiğini düşünüyorum. Filme 2015 yılında gittiğimi anımsıyorum ve film çıkışında beni çok düşündürüp bazı konulara ilgili olmamı sağladı. Filmi izleyememiş olanların bence mutlaka seyretmesi gerektiğini düşünüyorum. :)
Filmde baslarda beklentim çok fazlaydi lakin filmde karmaaik bir konu vardi zaten filmin yarisi almancaydi rüya deginmis fakat bir sonuc yok neden sorusuna cevap vermiyor zayıf bir yapit olmuş
Güneş, Samanyolu'nun etrafındaki tam bir turu 255 milyon yılda gerçekleştiriyor. Bir insanın dünyadaki ömrünü 65 yıl olarak kabul edersek, Güneşin Samanyolu'nun etrafında dolaştığı süreye de bir yıl dersek, insan ömrü sadece 8 saniye sürer. Belki bu yüzden bu kadar kıymetlidir ama aynı zamanda tutunacak bir şey değildir... Güneşin nefes alma-verme süresinde biter bu dünyadaki yaşamımız...
Öte yandan hiç ölmeyecekmişiz gibi otomatiğe bağlamış bir şekilde yaşarız. Ne öğretilir bize? İnsanlar doğar, büyür, okula gider, evlenir, emekli olur ve ölür... İşte bize öğretilen hayat planı bu kadardır! Çoğumuz kaderin ve şansın hakim olduğuna inandığımız hayatlarda kurban olmayı veya isyankar olmayı seçeriz. Her iki yaklaşım da bir fayda sağlamaz; birinde pasif bir şekilde hareket etmezken, diğerinde ise başımıza gelen her şey ile kavga etmeye başlarız; sonunda da duvara toslarız. Hayatın kontrolünü almak için kontrolü bırakmak gerekir.
Esra İnal’ın gerçek yaşam öyküsünü konu alan 8 Saniye filminde Esra, hayatta isyanları oynar. Çocukluğundan beri gördüğü rüyalar gerçek çıkarken, bu rüyalarda tanımadığı bir adam da belirir. Değişiktir Esra... Ama toplumun farklı olanlara davranma şekli bellidir: Ya topluma uyum sağlayacaktır, ya da deli muamelesi görecektir. Esra evlendiği gün bile aslında evliliğin bir hata olduğunu hisseder ama bu konuda bir şey yapmaz. Bir süre sonra olaylı bir şekilde boşanır. Rüyaları onu iyice yormaya başlar. Derken çalıştığı yerden kovulur ama bu olayda bir erkek arkadaş edinir. Değişik yollardan para kazanan ve kumar bağımlılığı olan Mo, ona destek olmak ister ama bu ilişki de Esra’ya istediğini vermez...
Esra sonunda deli damgası yer ve intihara teşebbüs etmeye kadar sürüklenir hayatı... Rüyasındaki adam ona yol gösteren bir bilgedir:
“Hayatın bakış açısından ne iyi, ne de kötü vardır. Her şey olduğu haliyle hayatın bir parçasıdır. Bizler sanatçıyız. Hayatımızla ilgili koskoca bir hikaye yaratırız. Hayatından memnun değilsin diye nasıl şikayet edebilirsin ki? Hayatını sen yarattın. Hikayeni de çeşit çeşit karakterlerle donattın. Bu karakterlerden bir şey öğrenebilirsin, hayatında verdiğin tüm kararlar için sorumluluk alabilirsin. Muhteşem bir hikaye yaratmak da, hayatını dramla doldurmak da senin elinde. Kendi bedenini öldürmeye kalkışacak kadar mı nefret ediyorsun bu karakterlerden? Hayatını beğenmiyorsan değiştir onu tatlım. Diğer tüm karakterleri değiştirmeye çalışma. Ana karakteri değiştir ve bir büyü gibi bütün hikaye değişsin. Kendi cennetini işte böyle yaratabilirsin.”
Kişisel gelişim filmi çekmişler; eğer bir yaşam koçuyla çalışıyorsanız ya da yaşam koçundan hizmet alacak kadar maddi durumunuz iyiyse bu film size başka bir anlam çağrıştırabilir bana çağrıştırmadı. Filme kötü ya da izlenemez demek ayıp olur ancak filmi izlerken bir şeyler eksik ama ne? diye sormadan edemiyorsunuz. Başrol oyuncuları iyi, Salih Kalyoncu gibi usta bir oyuncu filmde çok oynamasa da oynadığı bölümde ustalığını hissettiriyor. Yılmaz Erdoğan'ın 2 dakikalık sahnesi çok güzel... Genel manada bir şeyler eksik bu filmde, sıkılma ihtimaliniz var...
Filmin ortasında oyuncu değişikliği yapmasalarmış , özellikle abla karakterinde daha iyi olabilirmiş.. Emek verilmiş fakat olmamış , hikaye kopuk kopuk ve merakla giden seyirciyi bile sürüklemiyor maalesef.. Rüya ve diğer alemlere geçiş dönemi Türk sinemamıza hayırlı olsun o zaman !
Son dakikaları kişisel gelişim okuyormuş gibi hissetmeme neden olan,güçlü bir kadın karaktere sahip,son yıllarda sinema salonlarını işgal eden seviyesiz yerli komedi yapımlarının çok daha üzerinde,izlenilmesi gereken bir film.
Ömer Faruk Sorak’ ın son filmi ve büyük çoğunluğu başrol oyuncusu Esra İnal’ ın hayatından senaryolaştırılan 8 Saniye, pazarlaması, fragmanı ve sinopsisi ile uyuşmayan bir yapı içersinde farklı ama ortalama bir hikaye anlatıyor.
Beyazperde.com'da gezintiye devam etmek istiyorsanız çerezleri kabul etmelisiniz. Sitemiz hizmet kalitesini artırmak için çerezleri kullanmaktadır.
Gizlilik sözleşmesini oku.