Hesabım
    Ninja Kaplumbağalar: Gölgelerin İçinden
    BEYAZPERDE ELEŞTİRİSİ
    3,0
    Ortalama
    Ninja Kaplumbağalar: Gölgelerin İçinden

    İki ortada, bir derede eğlenmece

    Yazar: Burçin Aygün

    Aramızda yaşı ne olursa olsun, Teenage Mutant Ninja Turtles'ı, ülkemizde bilinen adı ile Ninja Kaplumbağalar'ı bilmeyen var mı? Mutajen bir sıvı yüzünden, sıradan kaplumbağalar iken, insan zekasına ve formuna kavuşan, ustaları fare Splinter tarafından eğitilerek Rönesans'ın ünlü sanatçılarının adları ile hayatlarına başlayan efsanevi kahramanlar. Azılı düşmanları, Oroku Saki, asıl bilinen ismi ile Shredder ve başka bir boyuttan gelen Krang ile savaşları hiç bitmeyen yeşil dostlarımız bir kez daha sinema salonlarını işgal ediyorlar!

    Hayatına bir çizgi roman serisi olarak başlayan Ninja Kaplumbağalar markası, daha sonra şiddet ve bolca kan içeren çizgi dünyadan, TV'ye geçiş yapmış, çocuk ve gençleri hedef alarak çok daha yumuşak bir havaya bürünmüştü. Kazanmak için öldürmekten çekinmeyen, hatta rakipleri Shredder'ı bile ortadan kaldıran dostlarımız, işin ticari yanı düşünülerek çizgi film serileri sayesinde tüm dünyada şöhret kazandı. Onlarca yıldır devam eden çizgi seriler, genişleyen bir hikaye evreni ve 90'larda vizyona giren, gerçek oyuncuların yer aldığı üç filmlik sinema uyarlaması sayesinde de gücünü devam ettirdi. Michael Bay prodüktörlüğünde, Jonathan Liebesman tarafından yönetilen 2014 tarihli Ninja Kaplumbağalar 3D sinema filmi ise, markanın beyazperde serüvenini yeniden başlattı.

    Bu kez daha çok CGI içeren, hikayeyi baştan alarak farklı bir anlatı sunan yapım, özellikle de Kaplumbağalar'ın steroid almış, bol hormonlu görüntüleri yüzünden epeyce eleştiri almıştı. Başrolünde sinemanın seksi ancak oyunculuk konusunda pek de başarılı olamayan ismi Megan Fox'un, kahramanların sıkı dostu, sunucu April O'Neal'ı canlandırdığı proje bu sebepten de olumsuz yorumlarla karşılaştı. Zira çoğumuzun bildiği April ile seks objesi haline gelen Fox'un pek fazla ortak yanı yoktu. Üstelik, Usta Splinter sadece kitap okuyarak (ciddiyim!) bir ninja ustası olmuş, oğulları Donatello, Raphael, Leonardo ve Michelangelo'yu öyle eğitmişti. Shredder, ünlü bir iş adamı olan Eric Sacks (William Fichtner)'ın maddi gücü ile hain planlar yapan, meşhur savaş kıyafeti yerine fazlaca abartılı bir robotik zırh giyen birine dönüştü. Hatta genelde bu robot haliyle ortalıkta dolaştığı için, yüzünü de doğru düzgün göremedik.

    Orijinlerine pek bağlı olmamasına rağmen, her ne kadar "bilindik Hollywood" ürünü şeklinde yaftalansa da, Ninja Kaplumbağalar 3D gişede büyük bir başarı elde etti. Bundaki en büyük pay tabii ki küçük yaştaki, yeni nesil seyircinindi. Altın yumurta yumurtlayan yapımın devam filmi kısa sürede duyuruldu, geçtiğimiz gün itibariyle de Ninja Kaplumbağalar: Gölgelerin İçinden adıyla vizyona girdi. Üstelik bu kez köklerine daha sadık kaldığı sözünü vererek. Peki durum gerçekten de böyle mi?

    İlk filmin finalinde yenik düşen Shredder (Brian Tee) hapse tıkılmıştır, birer ergene dönüşen Ninja Kaplumbağalar ise tüm zaferi mecburen, April'ın kameramanı Vernon (Will Arnett)'a paslamıştır. Dünyanın kendilerini kabul etmeyeceklerini düşünüp, birer canavar olarak görülüp dışlanmaktansa, geri planda kalarak iyilik yapmaya devam kararı vermişlerdir. Tüm övgü ve şöhreti alan Vernon mutlu mesut hayatına devam ederken, Shredder ise kızı Karai (Brittany Ishibashi) ve ünlü bilim insanı Baxter Stockman (Tyler Perry)'nin planları sayesinde kaçmayı başarır. Stockman'ın planı ters gidince kendisini bambaşka bir yerde, uzaylı Komutan Krang'in gemisi Teknodrom'da bulan kötüler kötüsü, kısa sürede bu yaratıkla ortaklığa girişir ve dünyaya hükmetmek için yola koyulur. Bundan sonrası tam da tahmin edeceğiniz şekilde devam ediyor. Stockman, güçlü ama aptal ikili Rocksteady (Stephen Farrelly) ve Bebop (Gary Anthony Williams)'ı birer mutanta çevirerek birer "ayak takımı desteği" haline getiriyor.

    Dört kaplumbağa bu korkunç planı durdurmak için koşturup duruyor, aynen ilk filmde olduğu gibi yine birer genç olarak, birbirleri ile dalaşıyor. Liderlik olayını yanlış anlayan Leo, zevzekliğin sonunu getiremeyen Michelangeo, öfke kontrolü konusunda halen bir arpa boyu yol alamayan Raphael ve kafayı teknolojiyle bozmuş Donatello, bir yandan bir arada kalıp, gerçek bir kardeşlik anlayışını kavramaya çalışıyor, diğer taraftan da hız kesmeyen bir aksiyonun içinde kayboluyorlar.

    Seriyi yakından takip edenlerin iyi bildiği anarşist Casey Jones, Ninja Kaplumbağalar: Gölgelerin İçinden'in hikayesinde bir polise dönüşmüş, Stephen Amell'in sırıtmayan oyunculuğu ile Fox'u bir parça olsa yükseltmeyi başarmış. Az önce de bahsettiğim gibi, serinin köklerine daha yakın olma iddiası taşıyan Gölgelerin İçinden, aslında bu işi sadece tanıdık karakterleri, senaryoya yedirerek halletmeye çalışmış. Oldukça eğlenceli, hareketli, dikkat çekici bir başlangıç yapan film, kaçırma sekansında iyice perdeye kitlenmenizi sağlarken, daha sonraki (artık iyice baymış olan) "birbirine düşman kesilen kahramanlar" klişesi üzerinden ilerleyerek temposunu hızla kaybediyor. Görsel açıdan tek kelimeyle muhteşem bir işçiliğe sahip filmin en büyük sorunu burada baş gösteriyor. Güzel bir giriş yapan hikaye, ardı arkası kesilmeyen klişeler, derinliksiz karakterler, sadece perdeyi "doldursun" diye karşımıza konulan Megan Fox yüzünden yavanlaşmaya başlıyor.

    Çok daha düzgün bir Shredder profili var karşımızda. Ayrıca Rocksteady, Bebop, Baxter Stockman ve Krang gibi akıllara kazınmış nice karakter senaryoya yedirilmiş. Sırf bu sebepten bile eğlenme adına izlenmeyi hak eden bir yapım oluyor Ninja Kaplumbağalar: Gölgelerin İçinden. Keyifli müzikler, sağlam aksiyon, genelde vasat olsa da, yer yer epeyce güldüren espiriler sayesinde seyir keyfi de bir hayli yüksek. Bir başka deyişle, Gölgelerin İçinden, toplama baktığınızda ortalamanın üstüne çıkmayı başarıyor. Yine de, çok daha sıkı bir hikaye ile yönetmen Dave Green ne kadar sağlam bir iş çıkartırdı, merak etmeden edemiyorum.

    burcinaygun@gmail.com

    Daha Fazlasını Göster
    Back to Top