Hesabım
    Under sandet
    Ortalama puan
    3,5
    13 Puanlama
    Under sandet hakkında görüşlerin ?

    3 Kullanıcı yorumları

    5
    1 Eleştiri
    4
    2 Eleştiri
    3
    0 Eleştiri
    2
    0 Eleştiri
    1
    0 Eleştiri
    0
    0 Eleştiri
    Sırala
    En yararlı eleştiriler En yeniler En çok eleştiri yazmış üyeler En çok takip edilen üyeler
    rudeonerudeone
    rudeonerudeone

    Takipçi 1.698 değerlendirmeler Takip Et!

    4,0
    5 Şubat 2018 tarihinde eklendi
    Sayısız savaş filmi içerisinde kendine özgü bir yer edinebilmek kolay değildir. "Land of Mine" bunu başarıyor. Mekan, oyuncular, müzik kullanımı, her şeyiyle. Almanların gözünden, Danimarkanın gözünden konularına girmeyi gerekli bulmuyorum. Drama odaklanmak lazım. Dramı yoğun şekilde hissettirmeyi başarıyor film. Elde ettiği adaylık ve ödülleri hak ediyor.
    Ugur Tazegül
    Ugur Tazegül

    Takipçi 672 değerlendirmeler Takip Et!

    4,5
    18 Ocak 2017 tarihinde eklendi
    4 X 4 LÜK ÇOK AZ BİLİNEN BU MÜKEMMEL FİLMİ HERKES İZLEMELİ 10/10

    İkinci Dünya Savaşının bitimi ile başlayan hikayeleri anlatan filmler genelde az sayıdadır.. Almanya Sıfır Yılı, Bisiklet Hırsızları, Mayısta 4 Gün, Berlinde Bir Kadın, 19 Yaşımdaydım, Kamp-in Tranzit gibi bu anlamda bazı filmler izledim genelde tabi dram boyutu savaştan daha ağır filmlerdir, ancak bu filmin diğerlerine nazaran bende böylesine derin iz bırakacağını hiç tahmin etmemiştim. Film birçok duyguyu barındırıyor ve insanı sarsarcasına düşündürüyor.. filmin hikayesinin gerçek oluşu sizi bundan 71 yıl öncesine götürüp o hisleri yaşatıyor... İkinci Dünya Savaşı konulu filmleri birçok insan sever birçoğu da sevmez ama bu filmin kalitesi ve yaşattığı duygu bence herkes tarafından mutlaka izlenir... tek kelime ile söyleyecek olursam "Mükemmel"

    Çok çarpıcı ve az bilinen bir film daha. Savaşın sonunda geride kalan masumları, esirleri, çocukları acı bir şekilde bize gösteren film. Filmin oyunculukları saolsun her duyguyu bizzat yaşıyorsunuz. Çocukların gözlerinin içinde ki özlemi, elleri titrerken ki korkusu... Ben içimde yaşadım. Filmde komutanın da dediği gibi '' Onlar çocuk. Annelerinin bir bağırışıyla korkudan kaçışan çocuklar. '' Savaşın sorumluları emir kulları, çaresizler,çocuklar değildir onları bu duruma sokup hepsini birbir kendi hırsları uğruna ölüme gönderenlerdir. Daha fazla izlenmeli ve izletilmeli
    Cengiz Oktay
    Cengiz Oktay

    1 değerlendirme Takip Et!

    5,0
    19 Mayıs 2019 tarihinde eklendi
    Mayın Sahili – Under Sandet (2015) Film İncelemesi
    II. Dünya Savaşı ile ilgiliyseniz, savaşın geniş insan yığınlarını pasın demiri çürüttüğü gibi çürüttüğü konusunda detaylı gözlemlere, anlatılara, örneklere ihtiyaç duyuyorsanız izleyin. İhtiyaç duymuyorsanız ve “insanın kötülüğünün dip noktası yok, ben göreceğimi gördüm” diyorsanız da yine de izleyin.Kötülük kendisini iyi ve kötü insanlar eliyle yeniden üretiyor çünkü ve kötülüğün dip noktası kesinlikle yok. II. Dünya Savaşı bunu kesin olarak kanıtlamıştır.
    İyi ve kötü insanlar eliyle dedim çünkü Nietzsche’nin dediği gibi “Cehenneme giden yollar iyi niyet taşlarıyla örülmüştür.”
    Savaşta can alan, can veren sırdan insanların tümünün kötü, vahşi ve kana susamış olduğunu söyleyemezsiniz zira çoğu küçük, önemsiz ve sıradan yaşamlarında iyidirler, trafik kurallarına uyar ve başkalarının haklarını gaspetmemekle övünürler. Fakat savaşın gürültüsü çok az insan dışında neredeyse kademeli olarak herkesi teslim alır. Savaşın yarattığı kamplar kesindir. Ya içeridesin ya dışarıda. Normalde çok az kişi komşusunun ölümünü ister görünür fakat savaşların çoğunda topun ağzındaki komşunun idam fermanını bir havan topu, bir makineli tüfek, bir düşman askeri değil, yine o kişinin kapı komşusu imzalamıştır. Savaşın yakıt deposu da, üstün teknolojisi de bu normal zamanlarda vergisini veren, kapı komşusunda nezaketle gülümseyen ve oy verme zamanında oyunu gönül rahatlığıyla veren sorumlu yurttaştır. Peki nasıl olur da bu makbul yurttaş, gözü dönmüş bir katile dönüşür?
    Çoğu büyük savaş, tam da çözüm imkanlarının tükendiği ya da tükenir göründüğü olağanüstü zor ve sıradışı koşullarda çıkar. Yine büyük çoğunluğun rahatlıkla kendisini desteklemekten alıkoyamayacağı kamusal vicdan, ulusal onur, ülke çıkarları gibi konulara olağanüstü vurgu yapılarak savaşlar için meşruiyet zemini oluşturulur. Savaştaki diğer tarafların yarattığı yıkım, bombalanan kentler, öldürülen siviller de bu savaş gerekçesine bir anlam ve kesinlik kazandırır.Halen tereddütlü olan varsa da savaştan yana sürüklenirler.
    Mayın Sahili, savaşın küçük bir kesitini sunuyor. 1945’te Almanya’nın yenilgisiyle savaş sona erer fakat savaşın izlerinin silinmesi kolay olmayacaktır. Sadece Danimarka’da kuzey sahilinde Almanlar tarafından döşenmiş yaklaşık iki milyon kara mayını vardır. Mayıs 1945’te Danimarka’nın elinde bir grup genç Alman savaş esiri bulunmaktadır. Bu genç Alman savaş esirlerine verilen görev bu kara mayınlarını temizlemektir. Hem de çıplak elleriyle.
    Danimarkalı askerler bu konuda yeterince acımasızdır. Onlara acımak mümkün değildir çünkü onlar Alman piçleridir. Ve savaşın bütün kötülüğünü üstümüze salan da onlardır. Kara mayınlarını temizleyeceklerdir çünkü bu mayınları oraya koyan da onlardır. Almanların bu işi yaparken ölmeleri de olağan bir durumdur ve onlar zaten ölüdür, savaş esnasında öldürdükleri insanlara karşılık zaten savaşta kendilerinin de ölmesi gerekirdi. Ölmemişlerse de bundan sonra ölmelerinin bir sakıncası yok. Tek kurtulma imkanları var, sahildeki iki milyon mayını temizlemek. Temizlerler de fakat gruptan sadece dört kişi sağ kalır. Onlara da verilen söz tutulmaz. İki milyon mayını temizleyip arkadaşlarının parçalanmasına tanık olmuşlar fakat halen eve dönme hakları yok. Ülkedeki tüm mayınlar temizlenene dek evlerine dönemeyecekler.
    Film boyunca duygudan duyguya sürükleniyorsunuz. Gaddar olan Almanlar mı yoksa Danimarkalılar mı? Almanların ölmesi mi gerekir yoksa evlerine dönebilmeliler mi? Onlar Alman piçleri mi yoksa savaşın yanlış tarafında olan (kim doğru tarafta ki?) kurbanlar mı? Gruba başta sert ve acımasız davranan çavuşun sonra o çocukları sevmesi ve ölümlerine üzülmesi insanca mı yoksa değil mi? İnsan dediğin nedir ki, savaşın ortasında bile başı sıkıştığında, bir mayınla bacağı koptuğunda “anne” diye bağıran çocuklar masum mu yoksa değil mi? Bağışlamak mümkün mü yoksa sonsuza kadar diş mi bilemeli?
    Daha Fazlasını Göster
    • En son Beyazperde eleştirileri
    • En İyi Filmler
    • Basın Puanlarına Göre En İyi Filmler
    Back to Top