Bu Dünyanın Dışında
Ortalama puan
3,4
30 Puanlama
Bu Dünyanın Dışında hakkında görüşlerin ?

5 Kullanıcı yorumları

5
0 Eleştiri
4
0 Eleştiri
3
3 Eleştiri
2
2 Eleştiri
1
0 Eleştiri
0
0 Eleştiri
Sırala
En yararlı eleştiriler En yeniler En çok eleştiri yazmış üyeler En çok takip edilen üyeler
Turgay Buğdacigil
Turgay Buğdacigil

Takipçi 2.155 değerlendirmeler Takip Et!

2,5
23 Aralık 2024 tarihinde eklendi
Senaryosunu, Stewart Schill ve Richard Barton Lewis ile birlikte yazdığı hikayeden uyarlayarak Allan Loeb'in kaleme aldığı ve Peter Chelsom'un da yönetmen koltuğunda oturmakta olduğu "The Space Between Us"; bilim-kurgu tarzdaki bir romantik drama olarak geliyor karşımıza...

***

Gelin isterseniz, 30 milyon dolarlık bir bütçe ile çekilen ve brüt 16 milyon dolarlık bir hasılat rakamı ile de...

Doğrudan doğruya...

Gişeye çakılmış olduğu apaçık ortada olan çok yapımcılı bu bağımsız (indie) Amerikan filmine biraz daha yakından bakalım...

***

Film...

Genesis Uzay Teknolojileri'nin kurucu CEO'su Nathaniel Shepherd'ın (Gary Oldman)...

Henüz on iki yaşındayken ABD Başkanı'na yazdığı...

Ve şimdi de...

Şirket çalışanları ile davetliler ve basın mensuplarına hitaben okuduğu...


"Mars'a gitmek istiyorum... Sadece gitmek değil, orada yaşamak da istiyorum... Çünkü o zaman Mars'ta hayatın mümkün olduğunu da kanıtlamış olurum...

Başımız dertte ve bu bizim suçumuz... Vaktimiz tükeniyor ve doğa ana pazarlık etmez... Pes edemeyiz, şimdi olmaz... Mars olgun ve yaşama hazır bir gezegen...

Dünya'nın kaynakları tükenmiş olabilir... Ama ihmal etmememiz gereken bir kaynak var... En değerli ve sınırsız bir tane... Cesaret..."


Şeklindeki ilham verici mektubu ile başlar...

***

Zira...

Yirmi saat içerisinde...

Magellan 61 isimli uzay aracı...

Sarah Elliot'ın (Janet Montgomery), baş astronot olarak liderlik edeceği...

Ve...

Oranın ilk vatandaşları olacak altı astronot ile birlikte...

Mars'a doğru yola çıkacak...

Vardıklarında da...

Doğu Teksas adı verilen bölgedeki tesislere yerleşeceklerdir...

***

- İki ay sonra -


Mide bulantıları baş gösteren ve o sebeple de...

Sorumsuzlukla itham edilen Sarah'ın...

Birden bire...

Hamile olduğu ortaya çıkacak...

***

Ancak bu skandal ötesi durum...

Nathaniel'in talimatıyla...

Başta basın olmak üzere...

Astronotlar ve Genesis'in üst düzey iletişim odası çalışanları dışındaki kimseye duyurulmazken...

Görevin iptali ise...

Asla akıllara dahi getirilmeyecek...

***

Zaten...

Çok geçmeyecek ve Mars'a ulaşıldığında...

Doğum yapar yapmaz kalbi duran Sarah'da...

Aniden hayatını kaybedecektir...

***

Çocuğa gelince...

İç organlarının üçte ikisi...

Düşük yerçekiminden dolayı değişiklik geçirirken...

***

Kalbi de...

Dünya'nın yerçekiminde atacak güce sahip olmak için koşullanmayacak...

***

Üstelik...

Kemikleri kırılgan olurken...

Muhtemelen fazla da büyüyecektir...

***

Yani kısacası...

Dönmesi halinde Dünya'da yaşaması...

Pek olası görünmemektedir...

***

Ve elbette bu husus da...

Söz konusu görevdeki sırların arasındaki yerini alacaktır...

Çünkü...

Aksi taktirde...

Finans kaynaklarının kesilmesi ve Genesis'in iflas etmesi...

Neredeyse...

Kaçınılmaz bir hal almış olacaktır...

***

- 16 yıl sonra -


Sarah'ın oğlu Gardner Elliot (Asa Butterfield) artık büyümüştür...

Ve uydurduğu değişik bahanelerle...

Kendi gerçek kimliği ve bulunduğu yeri açık etmeden...

Dünya'daki Tulsa (Britt Robertson) ile de iletişim kurmaktadır...

***

Daha da ilginci...

Kendra Wyndham'ın (Carla Gugino) refakatinde yapılacak cerrahi bir operasyon ve bir dizi tedavi uygulamasının ardından...

Biyolojik babasının peşine düşmüş vaziyetteki Gardner'ı Dünya'ya geri getirmek amacıyla...

Nathaniel Shepherd'ı bypass eden NASA...

Ve Nathaniel'in eski çalışma arkadaşlarından Tom Chen (BD Wong)...

Harekete geçmiş bulunmaktadırlar...

Dakika 38...

***

Mars'tan getirilen Gardner'ın...

Dünya'ya uyum sağlayıp sağlamayacağının yanı sıra...

Babasının kim olduğunun da belli olacağı filmin geride kalanında siz değerli sinemasever dostlarımızı; ters köşe sürpriz bir finali de bünyesinde barındıran, 82 dakikalık bir bölüm daha bekliyor olacak...

***

Emek verilerek ve benzeri bir örneğine rastlamanızın da asla mümkün olamayacağı; alışılmış "nesir" tarzının dışındaki, yüzyıllar içinde güzel Türkçemize yavaş yavaş sızarak eklemlenmiş Arapça, Farsça ve Avrupa kökenli sözcükler bütününe entelektüel taklaların attırıldığı...

"Irkçılık", "faşizm", "homofobi" ve doğruluğunun bilimsel olarak kanıtlanması imkansız bir metafizikten ibaret olan "inanç övücülük" yahut da "yericilik" içermediği için...

Ezberleri bozan "lirik" bir anlatım dili de benimsenmek yoluyla...

25 - 30 kelimelik Türkçe bilgi haznesinin ötesine geçilerek yazılmış, bir başka "özgün" yorumda yeniden buluşmak dileğiyle...

Keyifli seyirler,
Engin Yüksel
Engin Yüksel

Takipçi 1.461 değerlendirmeler Takip Et!

3,0
20 Mart 2017 tarihinde eklendi
farklı bir film biraz romantizm biraz bilim-kurgu izlenmeye değer Asa Butterfield ve Britt Robertson gelecek vaad ediyor 6/10
Alp T.
Alp T.

Takipçi 441 değerlendirmeler Takip Et!

2,5
29 Mart 2017 tarihinde eklendi
The Space Between Us, vizyona girmesi oldukça uzun süren bir film. Normalde 2016 yazında vizyona girmesi gereken film ilk önce Eylül'e, oradan Aralık'a, oradan ta bu tarihe kadar ertelendi. Normalde bu pek iyi bir işaret olmaz çünkü genelde bu tarz filmler oldukça kötüdür. Ama ben yine de The Space Between Us'dan umutluydum çünkü oldukça iyi bir kadrosu ve ilginç bir hikayesi vardı.

Konu şöyle: "Nathaniel'in (Gary Oldman) başında bulunduğu bir uzay programı, Mars'a 6 tane astronot yollar. En başta görev gayet iyi giderken astronot ekibinden Sarah Elliot'ın hamile olduğu ortaya çıkar ve Mars'da Gardner'a (Asa Butterfield) doğum yapar fakat doğum sırasında ölür. Bu olayı basına açıklamamak için Nathaniel, bu olayı kimsenin öğrenmemesini sağlar. Bu olaydan 16 yıl sonra Gardner iyice büyümüştür ve artık dünyayı görmek istiyordur. Özellikle de Mars'da chatleştiği Tulsa'yı (Britt Robertson). Böylece Gardner dünyaya, ona anne gibi davranan Kendra (Carla Gugino) ile iner. Fakat onun vücudu dünyanın basıncı ve yerçekimine ayak uyduramadığı için uzun bir süre Nathaniel'in başında durduğu tesiste tesiste tutulur. Fakat Gardner, tesisten kaçıp Tulsa'yı görmeye gider ve böylece Tulsa ile Gardner, Nathaniel ve Kendra'dan kaçmaya başlarlar. Bu sırada da Gardner, dünyayı keşfeder." Oldukça karışık bir konu, değil mi? Bir de filmi izlemeyi deneyin.

Ama ilk önce iyi yanlardan başlayalım. Oyunculuklar gayet iyiydi. Asa Butterfield, bu filmde oldukça başarılıydı. Karakterinin samimiyeti bütün filmi iyi etkilemiş. Ve Britt Robertson'la olan kimyası da başarılıydı. Tomorrowland'den beri oyunculuğu hoşuma giden Robertson, bu filmde idare eder bir derecedeydi. Performansının tek iyi tarafı, Butterfield'la olan kimyasıydı. Ayrıca Gary Oldman ve Carla Gugino'yu görmek de çok hoştu, filme bayağı katkı sağlamışlar.

Ayrıca dediğim gibi, filmin konsepti oldukça hoşuma gitti. Hikayesiyle ortaya koyduğu yeni fikirler gerçekten yaratıcıydı. Bu yüzden film uzun bir süre boyunca kendisini sıkmadan izletebiliyor.

Şimdi de kötü yanlara değinelim. Yukarıda filmin konusundan bahsederken şaka yapmıyordum. The Space Between Us, hayatımda gördüğüm en karman çorman filmlerden birisi. Hikayede o kadar çok şey oluyor ki, film neye odaklanacağını şaşırıyor. Filmi 1 hafta önce izlemiş olmama rağmen hala konusuyla ilgili kafamda bir sürü soru işareti var.

Bu bölüm biraz spoiler içerebilir ama bundan bahsetmem lazım. Filmin ilk yarısı sırasıyla şunlara odaklanıyor: Filmin ilk yarısı, tamamen planları alt üst eden uzay görevine, sonra Nathaniel'in şirkette yaşadığı zor duruma, sonra Gardner'ın büyüyüp Mars'da yaşadığı çevreye, oradan Tulsa'nın günlük hayatına, oradan Gardner'ın Mars'a gitme isteğine, Nathaniel'in 16 yıldan sonra şirkete geri dönmesine, Gardner'ın tek başına Tulsa'yı aramaya çıkıp dünyada hayatta kalmasına, Nathaniel ve Kendra'nın kendi başlarına Gardner'ı aramaya başlamasına odaklanıyor. Ve bu sadece filmin ilk yarısı. Üstelik filmin süresi 2 saat.

Açıkçası, filmin ilk yarısı tamamen kötü değildi. Dediğim gibi hikaye, yaratıcı yerleriyle kendisini bir süre izletti. Benim de filmden beklediğim şey buydu zaten. Ama film ikinci yarısıyla beni kaybetti. Hikaye o kadar saçma ve alakasız bir yöne saptı ki, böyle uçuk bir konuya rağmen film iyice saçmalamayı başardı.

Film ikinci yarıya geçer geçmez, seyirciye nefes bile aldırmadan şunlara odaklanıyor: Gardner'ın dünyayı tanımaya çalışması, Gardner ve Tulsa'nın polislerden kaçması, Nathaniel ve Kendra'nın arayışının ümitsiz bir duruma düşmesi, Gardner'ın birdenbire babasını bulmak istemesi ve Tulsa ile Gardner'ın birbirine aşık olması. Film burada beni kaybetti. Tam bu noktada filmden koptum. Pekala, filmin fragmanlarını izlediğim için Tulsa ile Gardner'ın eninde sonunda birbirine aşık olacağını biliyordum. Ama filmin işleyişine göre bu konu çok yapmacık kalmış. Hatta o bile değil, film aşkı anlatışı biraz fazla garipti. Bir de üstüne üstlük, filmin en sonunda Gary Oldman'ın karakteriyle ilgili bir ters köşe yapılmış. Bu noktada kendimi sanki bambaşka bir film izliyormuş gibi hissettim. Bu filme tamamen yabancı olan bir film.

Ayrıca bir de şunu bir türlü anlayamadım. Filmin 2 saatlik uzun (hatta gereğinden uzun) bir süresi var ve hikayesine bu kadar konuyu sıkıştırmaya çalışmış. Ve nedense önemli kısımları kısa kesip gereksiz olanları iyice uzatmış. Mesela Gardner'ın dünyaya gelmesi ve Tulsa'yı bulması 5 dakika içinde gerçekleşiyor filmde. Ama bunlar filmin en önemli 2 bölümü zaten. Ama film bunlara değil de bitmek bilmeyen yan konulara gereğinden fazla zaman ayırmış. Filmin en büyük sorunu da bu zaten; konusunun ne olduğunu bilmemesi. Ortada belli ki ilginç bir hikaye var. Ama film bundan ziyade bildiğimiz romantik gençlik filmlerine benzemeye çalışmış, kendi yaratıcı hikayesine odaklanmak yerine.

The Space Between Us, rezalet bir film değil. İçinde gerçekten de farklı ve yaratıcı şeyler var. Oyunculukları eğlenceli ve senaryosu dinamikti. Fakat filmin ikinci yarısı hikayeyi daha tahmin edilebilir, sıradan bir filme dönüştürmüş ve süreyi de iyice uzatmış. Eğer sinemalarda ilginç bir film görmek istiyorsanız ve bu türe aşinaysanız, bu filmi izlerken iyi vakit geçirebilirsiniz. Fakat geri kalan herkes için The Space Between Us, zaman kaybından başka bir şey değil.

FİLMİN İYİ YANLARI:

+ Asa Butterfield ve Gary Oldman.

+ İlginç bir konu ve yaratıcı fikirler.

+ Senaryosu dinamik.

FİLMİN KÖTÜ YANLARI:

- Gereğinden fazla konuya değiniyor ve sonuç çorbaya dönüşüyor.

- Tamamıyla gereksiz sahneler.

- Tulsa ve Gardner arasındaki aşk.

- Tahmin edilebilir olması.

TOPLAM PUAN: 5.4/10
Hilal
Hilal

6 değerlendirmeler Takip Et!

3,0
7 Ocak 2020 tarihinde eklendi
Orta karar diyorum senaryo klasik uzay filmlerinden farklı o açıdan güzel ama çok etkilendim diyemem . Normal işte zamanınız varsa telefona bakarken bi yandan izleyeyim diyorsanız izleyin
bed
bed

4 değerlendirmeler Takip Et!

3,5
16 Haziran 2021 tarihinde eklendi
- AZ MİKTARDA SPOİLER - Film başladığı zaman çok farklı ilerleyeceğini düşünmüştüm ama beklediğimden farklı gelişti. Bir topluluğun uzaya gitmesi ile başlayan film , marsta büyüyen bir çocuğun hayatı üzerinden geçiyor. Filmi genel anlamda beğendim ama duygusal sahneleri bilim kurguya göre fazla geldi bana . Bilim kurguda duygusallık yok mudur demeyin çünkü vardır ama bence biraz baskın olmuş bu filmde. Gerçi bu durum kapak fotoğrafından da anlaşılıyor. Genel işleyişi asla izleyiciyi sıkmıyor ama asıl o sonu.. Sona yakın bir sahnede hiç beklemediğim bir olay oldu ki bunu yazmamalıyım , belki sizden tahmin edenler vardır ama ben sonuna kadar fark etmemişim ve şaşırdım. Bir sonraki sahnede nolacak diye merak ediyorsunuz ve bu da filmi gayet akıcı yapan bir unsur. Başrol oğlanımız da bir yerden tanıdık gelebilir hemen çizgili pijamalı çocuk filmini hatırlayın ve evet o minik büyümüş de marslı olmuş. Sonuç olarak filmi kesinlikle tavsiye ederim akşam açın izleyin çok kafa yoracağınız bir film değil.
Daha Fazlasını Göster
  • En son Beyazperde eleştirileri
  • En İyi Filmler
  • Basın Puanlarına Göre En İyi Filmler