Hesabım
    Ay'ın Sırrı
    BEYAZPERDE ELEŞTİRİSİ
    3,5
    İyi
    Ay'ın Sırrı

    "Zıpla uçan balık, zıpla!"

    Yazar: Burçin Aygün

    İnsanlık tarihinin en önemli gelişmeleri üzerine yapılan muhabbetler, felaket senaryoları ya da günümüzde de enteresan biçimde örneklerine denk geldiğimiz komplo teorilerinden bir tanesi, insanoğlunun ilk kez Ay'a çıkması. Halen Dünya düzdür diye düşünenlerin yaşadığı gezegenimizi terk edip, uzaydaki uydumuz Ay'a çıkışın üzerine yapılan, büyük kısmı da son derece absürd olan paranoyalar. Ya aslında uzaya falan çıkmadıysak, yıllardır bize gösterilen dünya dışı görüntülerin hepsi film stüdyolarının birer kurgu ürünüyse, ya aslında ne Ruslar, ne de Amerikalılar uydumuza çıkış falan yapmadıysa?

    Haftanın eğlenceli komedisi Ay'ın Sırrı filmi de bu paranoya üzerinden bir yan hikaye üretiyor, "Dünya aslında düz" gibi şeyler söylemeden vitesi bambaşka bir yere kırıyor. Ay'a çıktık çıkmasına ama ya işin ardında dönen "başka dolaplar da vardıysa?" İlk uzun metraj çalışması ile sektöre koca bir merhaba yollayan Fransız yönetmen Antoine Bardou-Jacquet, tadı tuzu yerinde, çok eğlenceli, biraz da aksiyon katkılı bir yapım çıkartmış ortaya. Üstelik de kadrosunda çok önemli bir isim var, Ron Perlman. 67. yaşını kutlamasına rağmen halen çakı gibi olan Hellboy'un Cehennem Çocuğu, Güzel ve Çirkin'deki Çirkin performansıyla kendine hayran bırakan ve Fransız yapımı Jean-Pierre Jeunet ve Marc Caro imzalı efsane Kayıp Çocuklar Şehri'nin saftorik devi One. Fiziksel özellikleri ve haşin suratı yüzünden genellikle sert rollerde izlediğimiz Perlman'ın dramatik karakterlerde de kusursuz işler çıkarttığını da hatırlamak lazım.

    Ron Perlman'ın karşısındaki diğer isim Harry Potter sinema uyarlamasında şapşal Ron olarak izlediğimiz, gelecek vaat eden İngiliz oyuncu Rupert Grint. Grint bu kez akıllarda kalan iyi niyetli, saf karakterinin tersine temiz kalpli ama her türlü üçkağıdı çeviren bir menajer. Daha doğrusu hayatı başarısızlıklarla dolu olan, bu mesleği de becerdiği pek söylenemeyecek genç bir uyanık.

    Jonny adlı bu genç adam menajerliğini "yapamadığı" müzik grubundan da kovulma tehdidi alınca, mafyaya olan borcunu ödemek için çareler düşünmeye başlıyor. Stanley Kubrick adlı efsanevi sinemacının menajeri olan kuzenini ziyarete gidiyor, elleri eve boş dönmek üzereyken harika bir fırsat karşısına çıkıyor. Bir Hollywood yapımcısı, Kubrick'i önemli bir projeye dahil etmek istiyordur ve elinde koca bir bavulla Jonny'nin karşısında dikilmektedir. Genç üçkağıtçıyı menajer kuzeni zanneden yapımcı parayı teslim edip, film için görüşme ayarlıyor. Bu adamın aslında Kidman adlı bir CIA ajanı olduğunu bilmeyen Jonny'de gerçeği açıklamıyor, üstüne üstlük arkadaşı Leon'u Kubrick olarak tanıtıyor. Kidman adlı gizli ajan aslında Apollo 11 uzay mekiği Ay'a inemez ve çakılırsa rezil olmayalım diyen ABD hükümetinin sahte "iniş görüntüleri" için görevlendirdiği, Kubrick'i ayarlaması gereken kişi.

    Bu noktadan sonra aklının bir kısmını Vietnam savaşında bırakmış olan ajan Kidman'ın gerçeği anlaması, Jonny ve Leon'u bulup sahte film görüntülerini çektirmek için grupça olmadık işlere dalışını görüyoruz. Tabii bir yanda da para bavulunu madrabaz Jonny'den çalan mafya da işe dahil oluyor. Parayı bul, düzgün bir yönetmeni kafala, 7 gün içinde Apollo 11 fırlatılmadan kurgu görüntüleri çektir!

    Ron Perlman her ne kadar sert adam olarak karşımızda olsa da, travmatik karakteri, gördüğü hayaller ve sinir krizleri eşliğinde yine sağlam bir performans ortaya koyuyor. Tabiri caizse "uçtuğu" bölümdeki mimikleri, bomboş bakışları ve sayıklamaları da takdire şayan. Rupert Grint ise kendisinden bekleneni yeteri kadar veremiyor çünkü kendisine yazılan karakter her ne kadar üç boyutlu gibi görünse de filmdeki etkinsizliği oyuncuyu devre dışı bırakıyor. Yazılan esprilerin büyük kısmı kendisi için değil, daha çok diğer yan karakterler üzerinden paylaştırılmış. Bundan aslan payını alan da Leon adlı aptal junkie Leon rolüyle Robert Sheehan. Aktör tek kelimeyle tek başına sahneyi çalmayı başarıyor.

    Yetmişli yılların kendine özgü havası, İngiltere'deki hippie kültürü üzerindem ardı ardına gelen şakalar, harikulade bir soundtrack, abartıya kaçmayan, hikayeye hizmet edeceği yerde sahneye çıkan aksiyon. Ne yapsak etsek derken ortaya çıkan sanat aşığı Renatus (Tom Audenaert)'i de listeye eklemeden olmaz tabii. Kılığı, Leon'a olan ilgisi ve "Ay'a uçan balıksız inilmez" düsturu ile müthiş bir yan karakter.

    Ay'ın Sırrı filmi küçük ama etkili bir fikir üzerinden ilerleyen, dönemi yansıtma konusunda görevini yerine getirmiş, yer yer de kahkahaya boğabilen bir komedi filmi. Hele ki o yıllara ait anılarınız ya da bir parça da olsa bilginiz varsa alacağınız tat çok daha fazla. Haftanın yabancı komedisi olarak ilgiyi kesinlikle hak eden bir proje.

    burcinaygun@gmail.com

    Daha Fazlasını Göster
    Back to Top