Tron: Legacy ve Oblivion gibi harika görünen bilim kurgu filmleriyle tanınan yönetmen Joseph Kosinski, bu sefer daha hayatın içinden, gerçekçi bir filmle karşımıza çıkıyor. Granite Mountain Hotshots adlı bir itfaiyeci grubun gerçek hikayesinden esinlenen film, bu ekipte yer alan kişilerin yangınla savaşma konusunda gösterdikleri cesaretlere ve hayatlarında yaşadığı önemli durumlara değiniyor. Ve bu hikayeyi, ekibin içerisinde bulunan ve hayatındaki sorunları düzeltmeye çalışan Brendan McDonough (Miles Teller) ile eşiyle daha iyi bir gelecek kurmak isteyen Eric Marsh (Josh Brolin)'in gözünden görüyoruz.
Öncelikle bu ekipte yer alan insanları onurlandırmak ve anmak bakımından Only The Brave, oldukça iyi bir film olmuş. Eğer gerçek hikayeden uyarlanan ilham verici filmleri seviyorsanız, bu filmi muhtemelen seveceksiniz. Bu konuda yönetmen Kosinski, gerçek bir atmosfer yaratıp empati kurabileceğiniz kişiler oluşturmayı başarmış.
Ayrıca filmdeki performanslara ve oyuncuların birlikte olan kimyasına bayıldım. Josh Brolin zaten filmi alıp götürmüş, onu izlemek harikaydı. Ayrıca Miles Teller'ın normalde tanındığı karakterlerden daha farklı birisini canlandırdığını görmek hoştu. Yardımcı oyuncu kadrosundan Jennifer Connelly, Jeff Bridges, Taylor Kitsch ve -filmde en fazla iki diyaloğu olmasına rağmen- Andie MacDowell'ı izlemek çok keyifliydi. Özellikle de bu oyuncuların bir arada olduğu sahnelerde karakterlerin kaynaşmasını görmek, muhtemelen filmin en iyi bölümleriydi.
Bunun dışında filmin taşıdığı tonları ve bunlarla gösterdiği çabayı takdir ettim. Film, ne zaman komik ve ne zaman ciddi olması gerektiğini biliyor. Bu yüzden ortaya duygular devreye girince, bu sahneler hak edilmiş oluyor. Gerçi bu noktaya gelene kadar film biraz zorlansa da, karakterlerin yaşadıkları şeyler hiç yapmacık hissettirmiyor.
Fakat bütün bunlara rağmen, Only The Brave'in herkesin söylediği kadar harika bir film olduğunu düşünmüyorum. Evet, filmde kesinlikle takdir ettiğim şeyler var ve eğer bu tarz filmlerden hoşlanıyorsanız, dediğim gibi muhtemelen bu filmi seveceksiniz. Ama her ne kadar film gözümde olsa da, senaryonun taşıdığı bazı sorunlar film boyunca gözüme battı.
Only The Brave hakkındaki en büyük sorunum, hikayesinin aceleye getirilmiş olmasından kaynaklanıyor. Ve böyle bir şeyi söylemem garip çünkü film 134 dakikalık, hiç de kısa olmayan bir süreye sahip. Ve film bu süreçte karakterlerin kendi içinde yaşadığı önemli şeylere zaman ayırmak yerine, daha çok herkesin birbiriyle kaynaşmasına odaklanmış.
Mesela Brendan'ı ele alalım. Filmin başında onu tembel ve sarhoş birisi olarak görüyoruz. Ve Brendan, bir bebeği olacağını öğrendiği zaman yanlış bir şeyler yapıp kısa bir süreliğine hapse giriyor. Ama onu gördüğümüz diğer sahnede ise Brendan'ın hemen bütün bunları geride bıraktığını ve değiştiğini görüyoruz. Bu değişim o kadar ani oluyor ki, bu karakterin yeni haline alışmanız biraz zaman alıyor. Mesela onun bir ayna karşısında dönüştüğü kişiyi fark edip bunları düzeltmeye çalışmasını anlatan bir sahne daha yer alabilirdi. Aslında sadece bu bölümde değil, filmin büyük bir çok sahnesinde "keşke bir sahne daha olsaydı" derken buldum kendimi. Çünkü karakterlerin yaşadığı önemli durumlar öyle hızlı geçiştirilip en tahmin edilebilir şekilde bağlanmış ki, filmi izlerken hikayede bir şeylerin eksik olduğunu fark etmeniz elde değil.
Ayrıca sahnelerin bir araya getirilişini de biraz garip buldum. Mesela filmde fazla detay vermek istemediğim bir sahne var ve bu sahnede bir barın dışında Brendan ile Eric'in önemli bir konuyu konuşmasını görüyoruz. Sonra film nedense, kamerayı barın içerisine çeviriyor ve filmde sadece iki cümlesi olan Andie MacDowell'ın bunu izlediğini görüyoruz. Sonra Jeff Bridges onu dansa kaldırıyor ve kamera yeniden Brendan ile Eric'e geri dönüyor. Ve merak etmeyin, bu konuda MacDowell ile Bridges'ın karşılıklı konuştuğu ve endişelerini anlattıkları bir sahne filmde bulunmuyor. Yani bu kısa sahne son derecede gereksizdi. İşte bunun gibi hikayeye hiçbir etkisi olmayan ufak şeyler, beni sürekli önemli sahnelerin içerisinden çıkardı.
Son olarak senaryonun büyük bir kısmı, bu grup arasındaki bağa ve konuşmalarına odaklandığı için (grup dediysem, çoğunlukla ana karakterler yani), film bir süreden sonra iyice yavaşlamaya başlıyor. Bu yüzden filmden rahatça 15-20 dakika çıkartılabilirdi veya dediğim gibi, karakterlerin yaşadığı önemli meselelere biraz daha fazla ekran süresi tanınabilirdi.
Yine de Only The Brave, vaktiniz varsa izlemenizi rahatlıkla tavsiye edeceğim bir yapım. Samimi ve etkili performanslar, Kosinski'nin başarılı yönetmenliği ve itfaiyecilik konusunun ilgi çekiciliği, bu filmi türünün benzerlerinden daha etkileyici ve sürükleyici kılıyor. Ama hikaye, temponun yavaşlığından ve senaryonun istediği şeye tam olarak odaklanmasından etkilendiği için doğal olarak, bütün bunlar filmi de biraz etkilemiş. Bu yüzden filmi başından sonuna kadar bitirmeye çalışmak biraz uzun sürüyor. Her halükarda, ben filmi başarılı buldum. Çıkan sonuç harika değildi ama bu hikayeyi ve kişileri anmak bakımından, ortaya iyi bir film çıkmış. Vaktiniz varsa bir göz atmanızı tavsiye ederim. İyi seyirler.
FİLMİN İYİ YANLARI:
+ Oyuncular arasındaki kimya.
+ Sade ve gerçekçi atmosfer.
+ Bu olayı ve insanları anmak bakımından etkili olmuş.
+ İtfaiyecilik konusunun ilgi çekiciliği.
FİLMİN KÖTÜ YANLARI:
- Senaryonun bazen ulaşmaya çalıştığı şeyi tam olarak başamaması.
- Filmin bir süreden sonra yavaşlaması.
- Eksik sahneler, filmle tam uyumlu olmayan bazı sahne geçişleri.
TOPLAM PUAN: 6.8/10