Hesabım
    Başlat Ready Player One
    Ortalama puan
    4,0
    158 Puanlama
    Başlat Ready Player One hakkında görüşlerin ?

    24 Kullanıcı yorumları

    5
    6 Eleştiri
    4
    13 Eleştiri
    3
    4 Eleştiri
    2
    1 Eleştiri
    1
    0 Eleştiri
    0
    0 Eleştiri
    Sırala
    En yararlı eleştiriler En yeniler En çok eleştiri yazmış üyeler En çok takip edilen üyeler
    rudeonerudeone
    rudeonerudeone

    Takipçi 1.698 değerlendirmeler Takip Et!

    4,0
    30 Ağustos 2018 tarihinde eklendi
    Muhteşem detaylar ve göndermeler barındıran, Spielberg'ün 'yakın gelecek' tasviri. Aksiyonun arka planında aslında gerçekten sağlam bir fikir alt yapısı var. Bu filmi yalnızca bir aksiyon-macera olarak görmek ve o şekilde beğenmek, filme saygısızlık olur. Gözünüzü kırpmadan izleyeceksiniz. Daha yavan bir iş bekliyordum doğrusu. Beklentilerimin üzerinde çıktı.
    Engin Yüksel
    Engin Yüksel

    Takipçi 1.458 değerlendirmeler Takip Et!

    4,0
    19 Nisan 2018 tarihinde eklendi
    izlerken birçok filme,karaktere ve müziğe yapılan göndermelerle daha da kaliteli bir hale gelen görsel bir şölen kesinlikle izlenmeli 8/10
    pembeoje
    pembeoje

    Takipçi 330 değerlendirmeler Takip Et!

    4,0
    3 Kasım 2018 tarihinde eklendi
    harika bir film.. efektleri çok çok başarılı.. kendimi bilgisayar oyunu oynuyormuş gibi hissettim...
    martinscorsese
    martinscorsese

    Takipçi 125 değerlendirmeler Takip Et!

    4,0
    18 Kasım 2018 tarihinde eklendi
    Sanatçı olmak böyle bir şey olsa gerek, 70 yaşını geçmiş adam, bilgisayar oyunlarıyla ilgili film yapmış. Ve o kuşağı benden çok daha iyi anlamış. Sinema tarihinin klasik sahnelerini mantıklı bir şekilde filmin içine yerleştirmişler. Ana akım sinema da olabileceği kadar kapitalizm eleştirisi yapmışlar. Her şey çok iyi bence her yaştan seyirciler zevk alarak izleyebilir. Filmde de anlatıldığı gibi Mücadelenin sadece platformu değişiyor, mücadele asla bitmeyecek.
    Turgay Buğdacigil
    Turgay Buğdacigil

    Takipçi 2.065 değerlendirmeler Takip Et!

    3,0
    16 Aralık 2021 tarihinde eklendi
    Şu ana kadar yazıp çizdiklerimizi şöyle bir kontrol ettiğimizde, çektiği bütün filmleri izlemiş (hatta bir kısmını defalarca) olmamıza rağmen hiçbir Steven Spielberg filmini yorumlamadığımızı fark ettik…

    Yönetmen olarak çektiği “Duel” (1971), “The Sugarland Express” (1974), “Close Encounters of the Third Kind” (1977), “1941” (1979) ve yapımcı olarak katkıda bulunduğu “Poltergeist” (1982) favori Spielberg filmlerimiz arasında yer alsa da bu akşam sırada fırından taze çıkan “Ready Player One” var…

    Fırsat bulduğumuzda, adını andığımız bu beş Spielberg filmini de yorumlamaya çalışacağımız sözü değil de notunu da düştükten sonra bu akşamın filmi “Ready Player One” ı incelemeye başlayalım…

    Sağda solda o kadar çok şey yazılıp çizildi ki; o nedenle, Ernest Cline’ın aynı adlı bilim kurgu romanından (2011) yine Ernst Cline’ın kendisi ve Zak Penn tarafından sinemaya uyarlanan filmin konusu hakkında halen bir şeyler söylemeye gerek var mı bilemiyoruz?

    Eğer spoiler vermeden çok kısa bir özet yapmak gerekirse; ailesini küçük yaşta kaybeden ve hayatın gerçeklerinden kaçarak zamanının neredeyse tümünü The Oasis adlı oyun evreninde geçiren Wade Watts ve arkadaşlarının başı çektiği bir ekiple diğerleri arasındaki oldukça hareketli bir kapışma ve nihayetinde de hesaplaşma hikâyesinin anlatılmakta olduğu söylenilebilir… Zira oyunun yaratıcısı milyarder James Halliday, bir video aracılığı ile The Oasis evreninin içine üç anahtar sakladığını ve öldüğünde de yarattığı oyunun ve servetinin kontrolünün bu anahtarları bulan kişiye geçeceğini açıklamış ve o sebeple de herkes bu anahtarların peşine düşmüştür…

    175 milyon dolar gibi oldukça ciddi bir bütçeyle çekilen ve 29 Mart 2018’de vizyona giren filmin, 18 Haziran 2018 itibarıyla gişe hasılatı yaklaşık 582 milyon dolar… Bizce bu miktar, 1971’de “Duel”i çeken 25 yaşındaki genç ve idealist sinemacıdan günümüzün başarılı sinema endüstrisi yatırımcılarından birine evrilen Steven Spielberg için hiç de şaşırtıcı olmayan bir rakam…

    Tekrar filme dönecek olursak…

    Öykü 2045’de geçmesine rağmen, mekân, kostüm ve dekorlar dışında filmde kullanılan müziklerden (Van Halen, George Michael, Prince, Duran Duran, Bee Gees, Eurythmics, Bruce Springsteen) gönderme yapılan filmlere (“The Shining – 1980”, “Back to the Future – 1985”, “The Breakfast Club – 1985”), film karakterlerine (Chuky, Ninja) ve Robert Zemeckis'e kadar neredeyse hemen her şey 1980’lere ait…

    Filmin oyuncu kadrosu için pek fazla bir şey söylemek istemiyoruz… Çünkü 140 dakikalık filmde ağırlıkları pek fazla hissedilmiyor…

    Filmde, işin çok önemli bir kısmı kamera arkasındaki görsel efekt ve “The Shining” (1980) deki Overlook Hotel ile o otelin 237 numaralı odasında yaşananları aslına uygun olarak yeniden canlandıran sanal efekt cambazlarınca kotarılmış gibi duruyor… Zaten o nedenle de Spielberg, “Saving Private Ryan” (1998) den bu yana çektiğim en zor filmdi dediği “Ready Player One” daki son derece başarılı görsel efektler için “Star Wars” serisinin yaratıcısı George Lucas’ın kurucusu olduğu Industrial Light & Magic firması ile çalışmış…

    Öyle aman aman bayılmasak da, uzun olmasına rağmen sıkılmadan ve keyifle izlediğimiz bu filmi, türün meraklılarına hiç düşünmeden rahatlıkla önerebiliriz…

    İzleyecek herkese keyifli seyirler,

    Son bir not:
    Tüm hakları bize ait olan bu yorumun orijinali; bir başka mecrada tarafımızca, 20 Haziran 2018 günü saat 01.43’de yazılarak paylaşılmıştır...
    Sıla
    Sıla

    Takipçi 7 değerlendirmeler Takip Et!

    3,5
    9 Temmuz 2018 tarihinde eklendi
    Filmin başladığı andan itibaren sizi ekrana kilitleyen kurgusu sayesinde keyifli vakit geçiriyorsunuz. Olayın 2030'larda geçmesi ve dünyadaki herkesin ayrı bir dijital ortama obsesif düzeyde bağımlı olması distopik bir hava katıyor. Hava katıyor, diyebiliriz çünkü filmde klasik bir distopyada görebileceğiniz kasvetten eser yok! Aksine geleceğe dair umut ve çocuksu bir tarzı var. Hatta "iyiler" ve "kötüler" gayet keskin çizgilerle belirlenmiş. Günümüzün genç kuşağı bu filmi izlerken eğer "Shining", "Geleceğe Dönüş" veya kostümlü kahramanların kim olduğunu merak eder ise, bu da yeni nesil için bir kazanç olacaktır.
    Alp T.
    Alp T.

    Takipçi 441 değerlendirmeler Takip Et!

    4,0
    1 Nisan 2018 tarihinde eklendi
    Neredeyse 50 yıldır sinema sektörünün içinde bulunan ve ilk Jaws filmi ile "Blockbuster" terimini icat etmiş olan Steven Spielberg'ün yeni filmi Ready Player One'ı ne kadardır beklediğimi size anlatamam. Evet, fragmanları filmin kendisini "sadece göndermelerden ibaret olan bir CGI gösterisi" gibi göstermiş olsa da, Spielberg'e olan güvenim tamdı. Ne de olsa Spielberg, Jurassic Park, Er Ryan'ı Kurtarmak ve Indiana Jones filmleri gibi sayısız kült filme imza atmış olan birisi. Ve yeni filmi Ready Player One ile Steven Spielberg, sinema sektörünün en güçlü yönetmenlerinden birisi olduğunu bir kez daha kanıtlamayı başarıyor. Konu blockbuster filmleri olunca, Ready Player One bana istediğim her şeyi ve fazlasını sunmayı başardı. Sinema salonundan çıkarken ne kadar mutlu olduğumu size anlatamam.

    Ama öncelikle filmin konusundan başlayalım. Ready Player One, 2045 yılında Ohio'da geçiyor ve bize oldukça gerçekçi bir gelecek sunuyor. İnsanlık, dünya hakkındaki sorunları düzeltmek yerine onlarla yaşamayı öğrendiği için kimsenin gidecek bir yeri kalmamıştır, Oasis adındaki bir sanal alem dışında. Ana karakterimiz Wade Watts, filmin başında bize Oasis'i tanıttıktan sonra bu oyunun yaratıcısı olan James Halliday'in öldüğünü ve ölmeden önce oyunun içerisine üç tane gizli anahtar yerleştirdiğini öğreniyoruz. Bu anahtarların hepsini bulan kişi ise Oasis'in kontrolünü ele geçirecektir. Bunu yapmak için oyunda kimsenin fark etmediği ip uçlarını keşfetmeye başlayan Wade, bu yolculuk esnasında yeni arkadaşlar edinecek ve onu durdurmaya çalışan oyunun yöneticilerine karşı amacından vazgeçmemeye çalışacaktır.

    Bu filme girmeden önce kafamdaki en büyük endişe, Ready Player One'ın yüzeysel bir hikayeye sahip olup sırtını sadece pop kültür referanslarına yaslayarak seyirciye "Bunu hatırlıyorum!" dedirtmesiydi. Ready Player One'ın gelmiş geçmiş en çok göndermelerle dolu filmlerden birisi olduğununa dair hiçbir şüphem olmasa da bu film hakkında en çok sevdiğim şey, hikayesinin yarattığı hissiyattı. Bu yüzden filmin içerisindeki bol göndermelere karşı aklımda en çok kalan şey, filmde yaratılan dünyanın içerisindeki macera oldu. Ve Spielberg'ün sihri de burada devreye giriyor.

    Eğer bir blockbuster filmi çekilecekse, bunu Spielberg'den daha iyi birisi yönetemez. Çünkü Spielberg, hikayenin içerisinde geçtiği dünyayı nasıl gerçekçi kılacağını ve karakterlerini nasıl ön plana çıkaracağını çok iyi biliyor. Ready Player One sona erdiğinde, Oasis'e dair bütün detayları biliyormuş ve bu dev dünyanın bütün hatları içerisinde uzun bir yolculuğa çıkmışsınız gibi hissediyorsunuz.

    Ben küçüklüğümde ne zaman bir film izlesem, iyi veya kötü olması fark etmez, eğer hikayenin içerisinde benim için ön plana çıkan samimi bir karakter veya havalı bir sahne varsa bunlarla ilgili hikayeler yazardım. Bu bakımdan filmler bana çok ilham verirdi. Bunların sayesinde sayısız hikayeler, hatta senaryolar yazdığım bile oldu. Ve eğer ben bu filmi yaklaşık 10 yaşımdayken izlemiş olsaydım, bu filmin karakterleri veya filmde geçen olayların içerisinde bulunduğu sayısız hikayeler yazardım. Bu film beni çocukluğuma geri götürmeyi başardı -nostalji bakımından değil üstelik- ve küçükken hayalini kurduğum sıra dışı hikayeleri yeniden kafamda canlandırdı. Bu film kusursuz olsun veya olmasın, son yıllarda sinemada bir film izlerken hiç bu kadar iyi vakit geçirmemiştim. Buradan Steven Spielberg'e şapka çıkarıyorum, adam 70'lerinde olmasına rağmen halen dev bütçeli, kaliteli filmler çekmeyi başarıyor. Bunu nasıl başardığına dair hiçbir fikrim yok, yaptığı filmlere hayranlık duymaktan başka bir şey elimden gelmiyor doğrusu.

    Peki eğer daha derine inecek olursam, Ready Player One hakkında başka neler başarılıydı? Filmdeki karakterler ve oyuncuların performansları çok iyiydi mesela. Gerçi karakterlerin geçmişleri hakkında daha fazla bilgi edinmek iyi olabilirdi ama hikayenin anlatmak istediği arkadaşlık, aşk ve kararlılık duygularını çok iyi yansıtmayı başarıyor. Oyunculuklardan da; ana karakteri canlandıran Tye Sheridan gayet karizmatik ve samimiydi, Olivia Cooke ise karakterinin içten ve güçlü yapısıyla bulunduğu her sahneyi çalıyordu, kötü adam rolünde Ben Mendelsohn epey akılda kalıcıydı ve izlemesi çok eğlenceliydi, Mark Rylance ise bir kez daha inanılmaz bir performansa imza atmış.

    Filmin aksiyon sahnelerine gelecek olursak herkes, kimsenin Steven Spielberg gibi bir aksiyon sahnesi çekemeyeceğine hemfikir. Filmin "epik" kelimesinin tam karşılığı olan bu sahnelerde uzun kamera çekimleri, ekranda görünen her şeyin canlılığı ve bu sahnelerin taşıdığı güçlü adrenalin, bu filme apayrı bir hava katıyor. Filmin başındaki araba yarışı sahnesinde müziğin kullanılmaması ve sadece araba motorları ile kaosun yarattığı seslerin oluşu harikaydı. Finaldeki dev savaş sahnesini izlemenin ne kadar tatmin edici ve eğlenceli olduğunu ise size anlatamam.

    Oasis'in içerisinde geçen sahnelerdeki görsel efekt kullanımı ise gayet iyiydi. Bazı kişiler bu bölümleri CGI'nın aşırı kullanılmış olması yüzünden hiç de gerçekçi bulmayabilir ama bu bölümlerin bir oyunun içerisinde geçtiğini ve gerçek hayatta oynadığımız oyunlarda da bunun fazlaca kullanıldığını düşünürsek, efektlerin bazı sahnelerdeki zayıf görünümü canımı sıkmadı. Üstelik Oasis dışında filmin gerçek dünyada geçen sahnelerindeyse ilginç bir şekilde, o kadar fazla görsel efekt yoktu. Bu da hikayenin gerçekçi havasına yardımcı olmuş.

    Şimdi sıra asıl merak ettiğiniz bölüme geldi; pop kültür göndermelerine. Spielberg genel itibariyle hikayenin akışını bozmadan ortaya harika göndermeler serpiştirmeyi başarmış. Bazı ufak istisnaların dışında bu film, içerisine yerleştirdiği göndermeleri layığıyla işlemeyi başarıyor. Bu konuda size fazla spoiler vermeyeceğim ama sürükleyici bir hikayenin içerisinde bu ufak detayları görmek gerçekten de yüzümü gülümsetti.

    Eğer filmin çok da başarılı olmadığı taraflara gelecek olursam; filmin ilk 15 dakikasında gereğinden fazla sesli anlatım vardı. Ana karakter Wade'in Oasis'in işleyişini ve dünyamızın ne hale geldiğini anlattığı bu uzun bölüm, bu sıra dışı hikayeye yapılabilecek en sıradan girişmiş gibi hissettiriyor. Bu yaşananları gerçekten görmek yerine başka birisinin ağzından dinlemek ise aynı hissiyatı yaratmıyor.

    Bunun dışında filmde I-R0k adında bir kötü karakter vardı -kurukafalı olan- ve bu karakter filmde resmen işe yaramazdı. Hikayeyi ileride etkileyecek bazı detayları göstermekte yardımcı olmasının dışında bu karakter, filmin süresini uzatmaktan başka bir işe yaramıyor. Bu arada süreden bahsetmişken, Ready Player One'ın 141 dakikalık süresi biraz fazla uzun hissettirebiliyor. Filmi ilk defa izlediğinizde her şey tadında ve tatmin edici bir şekilde sona erse de, zaman zaman tempoyu yavaşlatan birkaç sahne yüzünden filmi yeniden izlediğinizde bu sahneleri hızlıca sarmak isteyebilirsiniz. Bu bahsettiğim bazı sahneler kötü olmasa da, hikayenin akışı adına daha kısa tutulabilirdi.

    Fakat bunun dışında Ready Player One'ı izlerken harika bir vakit geçirdim. Filmin sadece göndermelerden ibaret olmaması ve bu göndermeler yaşandığı esnada ortadaki sürükleyici hikayeyi izlemeye doyamadım. Üstelik bu filmin günümüz teknolojisi ve insanlarına dair güçlü mesajlar yöneltmesi de bu filmi eşsiz kılan yanlardan birisiydi. Çünkü çoğu zaman bu kadar gönderme içeren dev bütçeli bir aksiyon filmi gördüğünüzde, stüdyonun ve yönetmenin tek amacı, seyirciye hiçbir ağırlığı olmayan, sırf havalı görünsün diye yapılmış aksiyon sahneleri göstermektir. Daha buna benzer bir örneği geçen haftaki Pacific Rim: Uprising filminde görmüştük. Ready Player One'ın ise gerçekten de iyi bir mesajı, samimi karakterleri, izlemeye doyamayacağınız bir dünya ve sıradışı yapısına karşın gerçekçi hissettiren bir tonu var. Spielberg, E.T. ve Jurassic Park gibi filmleriyle nasıl 80'li ve 90'lı yılların nesline damgasını vuran filmler yaptıysa, aynı başarıyı Ready Player One'da da yakalamış. Eğlenceli, sürükleyici ve hatta ilham verici blockbuster filmlerinin yapılmasını istiyorsanız, Ready Player One'ı mutlaka destekleyin. Özellikle de bulabildiğiniz en büyük perdede filmi izlemenizi tavsiye ederim. İyi seyirler.

    FİLMİN İYİ YANLARI:

    + Steven Spielberg'ün filmlerine kattığı eşsiz havanın burada da geçerli olması.

    + Aksiyon sahneleri ve pop kültür referansları.

    + Samimi karakterler, güçlü performanslar.

    + Bitmesini istemeyeceğiniz bir hikaye.

    FİLMİN KÖTÜ YANLARI:

    - İlk 15 dakikanın gereğinden fazla sesli anlatım içermesi.

    - Hikayenin temposunu yavaşlatan bazı gereksiz karakterler.

    TOPLAM PUAN: 8.5/10
    Engin A
    Engin A

    Takipçi 10 değerlendirmeler Takip Et!

    2,0
    6 Haziran 2020 tarihinde eklendi
    Ya film kötü değil ama filmi izledikce filmden soğudum. Benim gibi hisseden oldu mu bilmiyorum ama şunlar filmden beni iten unsurlar oldu...
    - Aşırı uzun sürmesi 3D den kusacaktım.
    - Başroldeki karakterin tüm bulmacayı çözeceği belli. E sonu belli bir film ne kadar ilgi çekici olabilir...
    - Film akışı boyunca olacak şeyleri hep bildim. Yani filmi ilk kez değil de 5.kez izliyor muşum gibi...
    - Bi tane "bill gates" gibi karakter yapip film boyunca onu poh poh poh yapti film. Woow ooo vayy demekten bıktı Oasisteki herkes yaratıcıları için...
    - Kötü adamlar çok sıradan. Pazar sabahı Trtnin yayınladığı çocuk filmlerindekiler gibi.
    - Birde filmin son 5 dakikasinda olaya dahil olan polis ahalisi filmin geri kalan 130 dakikasında ne yapıyordu. Biz Türk filmlerinde bu olaya "hazircilar" diyoruz...
    - Filmin 90 dakikadan fazlası 3d olmasi cizgi film izleme hissi yarattı.
    Belki 2020 yilinda 15 - 25 yas arasındakiler filme daha olumlu bakacaktir... Beni sarmadı. Emek ve işçilik efekt süper hakkını veriyorum ama film gibi değilde oyun gibi... Bu kadar olumlu görüş içinde benim gibi hissedenlerin sözcüsü de ben olmuş olayım. Steven spielberg seviyorum seni...
    Darth Vader
    Darth Vader

    Takipçi 54 değerlendirmeler Takip Et!

    3,5
    31 Mart 2018 tarihinde eklendi
    Yönetmen Spielberg çocuklar veya yetişkinliğe adım atmak üzere olan teenegerların başrol veya önemli rollerde oynadığı filmler çekmeyi seviyor. Ama bunu yetişkinlerinde kendilerinden birşeyler bulabileceği şekilde harmanlıyor. Bu filmde Arif ve 216 filminin bir döneme yaptığı göndermeler gibi spilberg de çocukların başrol oynadığı filmde 1970-80-90 ların efsane olmuş bir çok objesine kısa kısa değinerek usta yönetmen olduğunu gösteriyor. Gerçi filmin konusu bir kitaptan alıntıymış dolayısı ile bu nostaljik dokundurmaları kitabın orjinali'nde yazar mı yapmış yoksa yönetmen mi sonradan eklemiş bilmiyorum. 3D izledim filmi , görsel efektler doyurucu. Oyunculuklar iyi. Filmin 2 kısmında bence eksiklik var. Birincisi sanal dünya sahneleri çok olunca tamamen bir animasyon filmi izliyormuş gibi hissettim. ikincisi de sanal dünyada aranılan 3 anahtar sahnelerinde kullanılan ipuçları çözümlemeleri seyirciyi filme sokmaktan uzak. Gençler koşuşturup koşuşturup ipuclarını heyacansız şekilde çözüyorlar. Seyirciyi de düşündürebilecek ipuçları çözümlemeleri olsa çok daha iyi olacaktı. Filmin sonunda sanal ölümsüzlük konusuna da hafiften değinmişler ama bu konuya fazla yer verilip felsefi yönüde doyurucu bir film yapabilirlerdi. Ailece seyredebilecek bir film ancak filmdeki önemli göndermelerden biri de Steven King'in ünlü gerilim filmi THE SHINING olunca haliyle filmin bu sahnesinde korkutucu bazı öğeler olduğundan küçük çocuklar için uygun olmayabilir.
    yasins34
    yasins34

    14 değerlendirmeler Takip Et!

    5,0
    9 Nisan 2018 tarihinde eklendi
    TEK KELİME İLE HARİKA BİR FİLM..MUHAKKAK SİNEMADA SEYREDİN...ÖNCELİKLE BANA 1980 Lİ YILLARDA OYNADIĞIM OYUNLARI ÇİZGİ FİLMLERİ VE FİLMLERİ HATIRLATTIĞI İÇİM ÇOK TEŞEKKÜR EDERİM STEVEN ABİME AYRICA FİLM MÜZİKLERİ HARİKAYDI...AİLECEK İNANILMAZ EĞLENDİK SİNEMADA...
    FilmKartalı
    FilmKartalı

    Takipçi 7 değerlendirmeler Takip Et!

    4,5
    5 Nisan 2018 tarihinde eklendi
    5 versem mi vermesem mi diye çok düşündüm. 4.5 verdim nedenini bilmiyorum 5 vermek gelmedi içimden ama farketmez film süper olmuş. Yönetmen isminin hakkını vermiş. Bilgisayar oyunlarını seven kişilerin daha çok beğeneceği mükemmel bir film. Her ne kadar uzun da olsa ailecek veya arkadaşlarla izleyebileceğimiz şahane bir başyapıt.
    vengeful
    vengeful

    Takipçi 3 değerlendirmeler Takip Et!

    4,0
    2 Nisan 2018 tarihinde eklendi
    AĞIR SPOILER İÇERİR******************************
    Uzun zamandır izlediğim hollywood remake leri( hiç bulaşılmaması gereken bir mecra) full aksiyon içeren filmleri zaten iş yapacak çizgi roman uyarlamalarını (ki bunların arasında en izlenebilir bulduğum bu çizgi roman uyarlamaları) içinde ""en beğendiğim filmlerden birisi"" oldu. Uzun zamandır Spielberg kendini kaybetmiş gibi düşündüğüm onu hep bilim kurguda hatırladığım yönetmen güzel bir film tekrar ortaya çıkarmış. Artificial Intelligence daki ağladığım zamanları düşünürsek yapımcı olarak katıldığı filmler de dahil çok doyurucu gelmemişti. Belki de bunda bir kandırmaca da olabilir. Şöyle ki. Filmde özellikle 70 ler(ilk çıkan atari konsolları)-80 ler( ferris bueler dan 80 ler popüler kültürü ve müziklerine kadar)-90 lar ve 2000 lerdeki konsol oyunları mmorg zihniyeti tüm bunları filmin içine dahil ediyor. Açıkça söylemek gerekirse o kadar çok 80 lere gönderme varki normal o zamanları yaşamamış bir bireye full aksiyon gibi gelebilir ama bana hatırlattıkları çok güzeldi. back to the future delorean iron giant bunlardan birkaçı. Sonra bunları günümüze bağlamak için sanal gerçeklik ve hayattan kaçışı ve son zamanlardaki mmorg zhniyetini bağlıyor. Mmorgdaki birçok özelliği oradan para kazanan item satanlardan tutun da oyuna para harcayamayan baş kahramanımız (ki orada para harcayan bir ergen de kullanabilirdi bu daha gerçekçi olmuş) para toplayarak oyun oynamaya çalışıyor ama oyun içi saç almadan da etmiyor.(ki bu en çok yapılanlardan birisi) Ama hayattan da kopmuyor film arada alt mesajlar da verebiliyor. Bunlardan birisi "annesinin garajında 120 kiloluk bir chuck" olabilir repliği. Buradan da internette karşılaştıklarınız güvenilir olmayabilire getiriyor. Mmorg lardaki paskalya eventleri de tam paskalya zamanında yapması da uygun olmuş. Mmorg ların nasıl bir parasal güç ve bağlayıcılığa ulaştığını oyun içi botları (101 ler bot değil ama normal bot olayını böyle çözmüşler filmde) klan durumlarını (klana girmem replikleri çok tanıdık geldi) çok gerçekçi anlatmış.Fakat çoğunlukla bu popüler kültürün altında 80 ler yatıyor ve bunun nedeni bence o dönemlere olan özlem. En son bu sezondaki modayla ilgili giysi vitrinlerine bakarsanız bir retro dönüşü var. O zamanları yaşayanlar bu zamanda bulamadıklarını o zamandan hatırlıyor ve geri getirmek istiyor. Bence filmin alt metni eskiye olan özlem. Karakterin avatarıyla ilgili aklıma gelen bir şeyi paylaşmak istiyorum çocuk bence star wars rebeldeki ezranın saçları kestirmemiş ilk haline benziyor. Ayrıca filmde Akira nın motorundan starcraft human exosuit kullananlara HALO dan Gundam a kadar birçok zamanlarına göre popüler karakterler de kullanılmış.

    Kısacası göndermele size bir şey ifade etmiyorsa sadece güzel bir mmorg oynama tadı zihninizde bırakabilir eğer göndermeleri de anlarsanız tadından yenmez zevk haline gelir bir film.
    Yigit S
    Yigit S

    Takipçi 2 değerlendirmeler Takip Et!

    4,0
    26 Mart 2021 tarihinde eklendi
    Steven Spielberg filmografisine bakıldığında en çok bilimkurgu türünde filmlere rastlanır. Blockbusterlarının ezici çoğunluğu bu türdedir.

    Close Encounters of the Third Kind, E.T. The Extra- Terrestrial, Jurassic Park, The Lost World: Jurassic Park, Artificial Intelligence: AI, Minority Report, War of the Worlds.

    Bir de serinin önceki üç filminin aksine bu kez bilimkurgu soslu bir macera olan Indiana Jones and the Kingdom of the Crystal Skull var.

    RPO, usta yönetmenin Yapay Zeka ve Azınlık Raporu filmlerinde olduğu gibi geleceğin dünyasında geçen bir hikaye. Üçü de fütüristik / distopik bilimkurgular. Ama temaları farklı. Bu film sanal gerçeklik üzerine, biraz da türün ütopik bir örneği.

    Ready Player One'ı diğerlerinden asıl ayıran tamamen olmasa da çoğunlukla bir bilgisayar animasyonu oluşu.Bu animasyon kısımı motion capture tekniğiyle çekilmiş.

    Her Spielberg filmi bu da tam bir görsel şölen.Başta 80'lerden olmak üzere sinema, müzik, çizgi-roman ve video oyun dünyasına ait öğe, ikon ve karakterle dolu, hoş bir nostalji yaşatan, pop-kültür referansları bakımından en zengin film.

    70'lerindeki bir yönetmen hem çocukluğu veya gençliği 80lere denk gelmiş hem de milenyum kuşağını yakalayan bir filme imza atıyor. Bu takdir edilesi.

    The Shining sekansı muazzam. Başlangıçtaki Delorean'lı, T-Rex'li, King Kong'lu araba yarışı sekansı da harkulade.

    insanlar günümüzde nasıl zamanının çoğunu sosyal medyada geçiriyorsa filmde de OASIS'de geçiriyor. Bitconvari bir durum da mevcut.

    Spielberg sinemasına bayılıyorum. Jurassic Park sinemada izlediğim ilk filmdi. Ve o, 70'lerde, 80'lerde ve 90'larda harika filmler yaptı. O yüzden ben de kredisi yüksektir.

    Başroldeki Tye Sheridan fiziksel olarak adeta genç Spielberg'e benziyor ve başarılı da.

    Gelelim eksikliklere, bir kere bu filmde daha fazla öznel açıya ihtiyaç vardı. Yıl 2045 olmasına rağmen arabalar, silahlar günümüzdekiyle aynı duruyor. Yeterince siberpunk bir film değil. Oysa misal Azınlık Raporu filmi öyle miydi, o da 2054'te geçiyordu.

    Sonuç olarak çok fazla beklentiye girmeden izlenebilecek, 2 saat 20 dakikalık keyifli ve eğlenceli bir şeyirlik. Spielberg'ün yılın ilk ayında altın küre ve oscar adayı ciddi filmlerinden The Post vizyondaydı. Şimdi de popcorn filmiyle karşımızda. izle ve izlet.
    Müjdat T
    Müjdat T

    34 değerlendirmeler Takip Et!

    4,0
    25 Aralık 2018 tarihinde eklendi
    Sonu tahmin edilebilir olsa da gerçekten güzel kurgulanarak işlenmiş bir film. Bireyselcilik ötesi vurguları baş ve yardımcı rol oyuncularına ısınmanızı sağlayarak filmin akıcılığını artırıyor. En azından bir kez izlenebilir.
    Ismail G
    Ismail G

    11 değerlendirmeler Takip Et!

    5,0
    29 Ağustos 2019 tarihinde eklendi
    Bence bizim gelecekteki halimizi anlatıyordu bilim-kurgu filmlerinden ilk defa olacağına inandigim bir filmdi bence bizim sonumuz da oyun dunyaeinda yok olcak ailecek izleyebilirsiniz benim en çok begendigim filmerden biriydi
    Daha Fazlasını Göster
    • En son Beyazperde eleştirileri
    • En İyi Filmler
    • Basın Puanlarına Göre En İyi Filmler
    Back to Top