Her dergi ve gazetenin puanlama sistemi farklı olduğu için, Beyazperde, puanları 0.5 - 5 yıldız üzerinden, kendi barometresine göre vermiştir.
Basın Eleştirisi
Hurriyet
Yazar: Uğur Vardan
‘Başlat: Ready Player One’, ‘popüler kültür’ün zihinlere ve kitlelere sunduğu imgelerin çok büyük parantez içinde toplamı gibi. Film o kadar geniş bir kulvarda ve göndermeler bütününde ilerliyor ki, uğramadığı istasyon, durak yok adeta... Öyle ki sanal âlemdeki ilk sınavda DeLorean üretimi arabalara, ‘Geleceğe Dönüş’ hatırlatmalarına, King Kong’a ve (bizatihi Spielberg’ün kendi ürünü olan) ‘Jurassic Park’tan T-Rex’e rastlıyoruz. Keza film göndermelerine göz atarsak ‘Saturday Night Fever’ (ve de tabii ki ünlü Bee Gees klasiği ‘Staying’ Alive’) ve tabii ki ‘The Shining’ var. Burada bir ara parantez açmam lazım: Ben tabii ki ‘Başlat: Ready Player One’da en çok ‘The Shining’ göndermesine vuruldum. Stephen King’in filmi beğenmemesinden kimi karelerin birer birer tekrarına kadar olan geniş gönderme sekansı, muhteşemdi.
Eleştirinin tamamı için: Hurriyet
Sözcü
Yazar: Burak Göral
Usta sinemacı, filmi baştan sona ilgiyle izletmeyi biliyor elbette. Mesela oldukça heyecanlı anlar içeren, herhangi bir filmde final sahnesi olarak kullanılabilecek yarış sahnesini filmin hemen başında izliyoruz. "Geleceğe Dönüş" filmlerinden, "Jurassic Park"a ve hatta "King Kong"a varan hatırlatmalar eşliğinde son derece akıcı ve hatta yorucu bile olabilecek bir aksiyon sahnesi bu. Ama yine de karşımızda haddinden fazla uzun bir film var. Özellikle de öykünün üçüncü perdesi yani son yarım saatinde sarkıyor film. Çünkü gittiği yer belli, üstelik vardığımız zaman da hemen toparlayıp bizi artık serbest bırakması gerekirken bir süre uzatmakta ısrar ediyor.
Eleştirinin tamamı için: Sözcü
T24
Yazar: Atilla Dorsay
lginç bir nokta da şudur: Romana/filme göre James Halliday yıllar boyu hayatındaki tüm önemli olayları ve yaşamsal anları kaydetmiş ve müthiş bir görsel arşiv yaratmıştır. Böylece hikaye boyunca kimi zaman o bölümler karşımıza gelir. Halliday’in gençlik haliyle... Ve onu oynayan oyuncuya da büyük iş düşer. Spielberg’in gözdelerinden, Oscar’lı İngiliz oyuncu Mark Rylance de bu işi mükemmel biçimde başarır: Çoğu genç ve az tanınmış bir kadro içinde gerçek bir yıldız gibi parlayarak... Elbette bir kerelik ustanın değişmez bestecisi John Williams’ın yerini alan Alan Silvestri’nin zengin müziği ve ünlü Janusz Kaminski’nin enfes görüntüleriyle....
Beyazperde.com'da gezintiye devam etmek istiyorsanız çerezleri kabul etmelisiniz. Sitemiz hizmet kalitesini artırmak için çerezleri kullanmaktadır.
Gizlilik sözleşmesini oku.
Hurriyet
‘Başlat: Ready Player One’, ‘popüler kültür’ün zihinlere ve kitlelere sunduğu imgelerin çok büyük parantez içinde toplamı gibi. Film o kadar geniş bir kulvarda ve göndermeler bütününde ilerliyor ki, uğramadığı istasyon, durak yok adeta... Öyle ki sanal âlemdeki ilk sınavda DeLorean üretimi arabalara, ‘Geleceğe Dönüş’ hatırlatmalarına, King Kong’a ve (bizatihi Spielberg’ün kendi ürünü olan) ‘Jurassic Park’tan T-Rex’e rastlıyoruz. Keza film göndermelerine göz atarsak ‘Saturday Night Fever’ (ve de tabii ki ünlü Bee Gees klasiği ‘Staying’ Alive’) ve tabii ki ‘The Shining’ var. Burada bir ara parantez açmam lazım: Ben tabii ki ‘Başlat: Ready Player One’da en çok ‘The Shining’ göndermesine vuruldum. Stephen King’in filmi beğenmemesinden kimi karelerin birer birer tekrarına kadar olan geniş gönderme sekansı, muhteşemdi.
Sözcü
Usta sinemacı, filmi baştan sona ilgiyle izletmeyi biliyor elbette. Mesela oldukça heyecanlı anlar içeren, herhangi bir filmde final sahnesi olarak kullanılabilecek yarış sahnesini filmin hemen başında izliyoruz. "Geleceğe Dönüş" filmlerinden, "Jurassic Park"a ve hatta "King Kong"a varan hatırlatmalar eşliğinde son derece akıcı ve hatta yorucu bile olabilecek bir aksiyon sahnesi bu. Ama yine de karşımızda haddinden fazla uzun bir film var. Özellikle de öykünün üçüncü perdesi yani son yarım saatinde sarkıyor film. Çünkü gittiği yer belli, üstelik vardığımız zaman da hemen toparlayıp bizi artık serbest bırakması gerekirken bir süre uzatmakta ısrar ediyor.
T24
lginç bir nokta da şudur: Romana/filme göre James Halliday yıllar boyu hayatındaki tüm önemli olayları ve yaşamsal anları kaydetmiş ve müthiş bir görsel arşiv yaratmıştır. Böylece hikaye boyunca kimi zaman o bölümler karşımıza gelir. Halliday’in gençlik haliyle... Ve onu oynayan oyuncuya da büyük iş düşer. Spielberg’in gözdelerinden, Oscar’lı İngiliz oyuncu Mark Rylance de bu işi mükemmel biçimde başarır: Çoğu genç ve az tanınmış bir kadro içinde gerçek bir yıldız gibi parlayarak... Elbette bir kerelik ustanın değişmez bestecisi John Williams’ın yerini alan Alan Silvestri’nin zengin müziği ve ünlü Janusz Kaminski’nin enfes görüntüleriyle....