Senaryosunu, Douglas Cook ile David Weisberg'ün yazdıkları ve yönetmen koltuğunda da Ariel Vromen'in oturduğu “Criminal”; oyuncu kadrosundaki zenginlik ile dikkatleri üzerinde toplayan bir aksiyon gerilim olarak geliyor karşımıza...
Gelin isterseniz, 31.5 milyon dolarlık bir bütçe ile yeşil perde ve görsel efekt teknolojilerinin yanı sıra, zorluk derecesi yüksek sahnelerinde; koordinatörlüklerini John Street, Tom Struthers ve Peter White'ın üstlendikleri dublör oyuncuların performanslarına yaslanılarak kurgulanan ve brüt 38.8 milyon dolarlık bir hasılat rakamıyla da gişeye çakılarak paramparça olmuş olan bu filme biraz daha yakından bakalım...
***
- Bill Pope (Ryan Reynolds), İstihbarat Ajanı, CIA Londra -
Girdiği cadde üstündeki bir dükkandan, kendisi için önceden hazırlanmış bir çantayı teslim alıp hedefindeki Hollandalı Jan Strook'a (Michael Pitt) doğru ilerlerken; kızı Emma (Lara Decaro), telefonunu çaldırır...
Bill, kızıyla kısaca konuşup karısı Jillian "Jill"e de (Gal Gadot) bir merhaba dedikten sonra telefonu kapatmak; hatta yaydığı sinyaller sayesinde tespit edilerek takip edilmenin, şaşırtma yaparak önüne geçmek amacıyla, telefonunu gizlice bir başkasının cebine koymak zorunda da kalır...
Zira dört bir yandan etrafının sarılarak kuşatıldığı, inanılmaz bir kapana sıkıştırılmıştır...
***
Derken...
Londra sokaklarındaki, kaçanın kovalandığı sahneleri de içeren bu hengamede; bankamatikten para çekmekte olan sıradan bir vatandaşın motosikletine el koyan Bill, hızlıca takipçilerinden uzaklaşmaya çalışır...
***
Aynı esnada...
İçinde CIA'nın, Londra Operasyonları Lideri Quaker Wells (Gary Oldman) ile ajan Esteban Ruiza (Amaury Nolasco) gibi isimlerin hazır bulunduğu; Amerikan Elçiliği binasındaki CIA Merkezi'nde de, ciddi bir endişe mevcuttur...
Çünkü bütün hareketleri, kentdeki mobese kameralarından; en ince ayrıntısına kadar yakından takip edilmekte olan Bill'den, yaklaşık 20 dakikadır doyurucu görüntüler içeren bir haber alınamamaktadır...
***
Neyse...
Çok kısa bir süre içerisinde, o an için "akıbetini" yahut daha da açık bir deyimle; "nereye sokuşturarak sakladığını" bilemediğimiz, elindeki para ve pasaport barındıran çantadan kurtulmuş olan Bill'in izi bulunuverir...
Ama aynı iz, peşindeki eski Alman Özel Harekatçılardan Elsa Mueller (Antje Traue) ve adamlarınca da ele geçirilerek durum; telefon, bilgisayar ve iletişim cihazları üreten Stone Savaş Endüstrisinin kurucusu da olan ve İspanyol hükümetince vatan haini olmakla suçlanarak "anarşist" olarak itham edilen Xavier Heimdahl'a da (Jordi Mollà) rapor edilmiştir...
O da, Bill'in bindiği siyah taksinin sürücüsü William Boyd'un (Mark Kempner) kimlik bilgileri dahil tüm ayrıntılara saniyeler içinde ulaşmıştır...
***
Güvenli olduğunu düşündüğü şoför William'ın telefonunu ödünç alan Bill; Merkez'deki ajanlardan Marta Lynch'e (Alice Eve), etrafının sarıldığı için Hollandalının yanına gidemediğine dair bir mesaj göndermesinin ardından da taksinin güzergahını, Deptford rıhtımındaki çimento fabrikasına yönlendirmiştir...
Bunun için de, William'ın telefonuna GPS navigasyon sinyalleri üzerinden gidilecek yerin adresini kaydetmiştir...
Aslında bütün bu ayrıntılara, işinin uzmanı olan Xavier Heimdahl'de sahip olmuş olup; telefondaki Bill'ce girilen mevcut adresi, kendi silahlı ekibini sevk edeceği adres ile değiştirmiştir...
***
Çok geçmez...
Bill, aynı Hollandalıyı herkesten önce bulmak amacıyla; sıra dışı işkencelere başvurmaktan asla çekinmeyen, Xavier Heimdahl'ın eline tutsak düşer...
Öyle ki:
Silahlı CIA timleri, doğru adresi tespit ederek söz konusu mekana vardıklarında; geride yalnızca, Bill'in cansız bedeni kalmıştır...
***
Şimdi hikayedeki sıra; Bill'in beynindeki anıların, bir başka canlının beynine aktarılması faslına gelmiştir...
Bu amaçla da konu, ulusal güvenlikle alakalı denilmek suretiyle; Dr. Micah Franks'in (Tommy Lee Jones) tecrübe ve yeteneklerinin devreye sokulmasına gelir...
***
Dr. Franks'e göre yapılacak ilk iş, uygun alıcı adayını tespit etmektir...
Ki o isim de, Batı Virginia Hazelton'daki Birleşik Devletler Hapishanesinde yatmakta olan; eylemlerinin sonuçlarının nereye varacağından bihaber olmasının yanı sıra çevresindekilerle empati kurmayı da beceremeyen "sosyopat" seri katil Jerico Stewart (Kevin Costner) olacaktır...
***
Bu arada Xavier Heimdahl'ın, sadece İspanya'daki hükümete ve bürokratik sisteme değil; polisleri, hakimleri ve mahkemeleriyle dünyanın en güçlü suç örgütleri halini almış olan Washington'dan Pekin'e kadar hükümetleri de hedefine oturttuğunu...
Ve...
Heimdahl'ın kafasındaki planın; devletlerin tamamının çökertileceği, küresel bir devrim olduğunu öğreniyoruz...
***
Bütün bunlar yaşanırken, ABD'den havalanan ve Jerico Stewart'ı taşıyan askeri uçak; İngiltere Suffolk'taki, Lakenheat Kraliyet Hava Üssü'ne (RAF) iniş yapar...
Ardında da Jerico; bir tek, ölmüş olan Bill'in yerini ve gerçek niyetini bildiği Hollandalı ile emanetindeki çantaya ilişkin bilgilerin elde edilmesi gayesiyle gerçekleştirilecek anı transferi işleminin, insan üzerinde ilk kez deneneceği beyin ameliyatına alınır...
Elbette Dr. Franks ve yardımcılarının (Joshua James - Samantha Coughlan) birlikte yürütecekleri bu cerrahi operasyondan, Bill'in karısı Jill'e kesinlikle söz edilmeyecektir...
Peki, ya sonrası?
Dakika 30...
Bugüne kadar fırsat bulup da filmi henüz izleyememiş olanların, "spoiler" vererek ağızlarının tadını kaçırmak istemememiz nedeniyle anlatımı burada noktalıyoruz...
Vakti zamanında vizyona girdiği yıl sinema salonunda dostlarımızla beraber seyrettiğimiz bu filmin geride kalanında kategorinin sevenlerini, adrenalin dozunun giderek artacağı; ters köşe sürprizleri de bünyesinde barındıran, 83 dakikalık bir bölüm daha bekliyor olacak...
Yani yine gerisi sizlerde...
Keyifli seyirler,