Çocukluk travmaları, feminist buhranları…
Yazar: Banu BozdemirFilmin basın gösteriminde 65 yaşında ilk filmini çektiğini söyleyen yönetmen Sabahattin Sakman yıllarca ilgi duyduğu bir alan olan polisiye ve psikolojiyi bir filmde toplamak istemiş gibi. İlk filmin günahı olmaz diyen Sakman anlaşılan tüm günahı filmini izleyen seyirciye atmak istemiş gibi.
Film, Don Juan imajından uzak ama yakışıklı olduğu için öyle bir imajı bulunan idealist bir psikiyatrın bir kadın hastasının ölümüyle başlıyor. Psikiyatrına karşılıksız bir aşk besleyen kadın, intihar mektubunda 'karşılıksız' kısmını es geçtiği için meslek etiği gibi kavramlarla başlayan filmde çeşitli sorgulamalar yapılıyor. Örneğin çocukluk travmaları, şiddetli aşkın akıl süzgecinden geçmeyen ve felakete sebep olan sonuçları ve psikolojik sorunları olana insanlara karşı nasıl bir tutum takınılması gerektiği gibi…
Rasyonel insanın felsefesi adlı bir kitabı da olan yönetmen, farkında olarak ya da olmayarak kadın dünyasını sorunlu, aşırı derecede fanatik, kurnaz bir biçimde resmetmiş. Erkekleri ise daha melek kıvamında (doktor Kenan) ve çözümcü (polis memuru) olarak anlatmış. Tabii filmde asıl sorun senaryonun çekildiği nokta. Doktor Kenan ‘Don Juan’ kıvamını sorgulamak için internetten tanıştığı kadınlarla denek kıvamında ilişkiler yaşıyor ama onların hikayeye zerre katkısı yok. Onlar sadece hikayeyi uzatmak ve cinayete ‘renk’ katmak için kullanılmış fonlar. Asıl hikaye Kenan’ın çocukluk arkadaşı ve aşkı Perihan ve Kenan etrafında dönüyor. Tabii olayı çözmek için kendini paralayan polis memurunu da unutmamak lazım…
Tabii bir süre sonra Kenan’ın hayatını kaybetmesiyle olay polisin tek kişilik şovuna dönüyor diyebiliriz. Sakman Kenan’ın ölümü üzerindeki sır perdesini aralamak için çocukluk travmalarından aşırı feminist örgütlenmelere, aşk ve seks duygusunun sorgulanmasına kadar inip çıkıyor ama sonuçta elimizde kalan tesadüflerin sürüklediği bir cinayet vakası kalıyor… Filmin başıyla sonu arasında oluşamayan bağ bir türlü filmin sonunu getiremiyor, bir hayli tekrarlar etkisinde ancak uzayarak bitiyor film ve aklımızda ‘nevroz psikoza çevirir mi’ repliği kalıyor…
Sakman ilk filmini uzun uzadıya roman detaylarında anlatmaya soyunduğu için sinematografik ayrıntıların da üzeri siliniyor, düz bir anlatımla katilin peşine düşüyoruz. Cinayet aletinin kadının eline yakışan bir alet olması da cabası. Ve filmde cinayeti itiraf ettirdikten sonra girilen travma var ki o da akıllara zarar bir sebep ortaya koyuyor. Film Don Juan olmayan bir adam üzerinden öyleymiş gibi bir hikaye anlatmaya soyunuyor. Sonuçta cinayetin neden ve sonuç ilişkisi birbirini tamamlıyor. Ama üçüncü sayfaları süsleyecek bir cinayetin okumuş etmiş insanlar arasında vuku bulması günümüz ilişkilerine uzak düşüyor. Velhasıl Bir Don Juan Öldürmek filmi çeşitli argümanları bir araya getirmeye çalışan bir çözümleme filmi. Ama bunu uzun uzadıya yaptığı ve hep bir çözümleme halinde olduğunu gösterdiği için pek başarıya ulaştığı söylenemez. Tercih sizin!
twitter.com/BanuBozdemir