Aşkın Seçimi - Beyazperde.com eleştirisi : Orta halli bir romantizm...

“İnsanların, hele de iflah olmaz romantiklerin, en hassas duygularına değen yazar Nicholas Sparks, hikayelerinde, karakterleriyle (kurbanları demeliyiz belki de) uğraşır, rahat bırakmaz pek. İyi ve güzel, zengin kız ile fakir erkek (ya da tersi) aşık olurlar birbirlerine. Sınıfsal farklar, doğal uzantısı aileler, geçmiş ya da olaylar, aşklarına olmasa da, gölge düşürür birlikteliklerine... Öte yandan aşkın yıkıcılığı yerine hissettirdikleri saçılır her yana. Hastalık hatta ölüm bile trajik olmaktan çıkıp aşkın kanatları altına giriverir."

Bu satırlar, çok satan kitaplarıyla ünlü Amerikalı yazar Nicholas Spraks'ın romanından sinemaya uyarlanan Unutulmaz Aşk (Best of Me) için yazılmıştı.

Aşkın Seçimi (The Choice) de aynı anlatı yapısıyla daha önceki Sparks uyarlamalarıyla öyküsel benzerlikler taşıyan bir film.

Peki nedir bu benzerlikler, biraz açalım: Hepsi iyi ve güzel insanlardan oluşan steril bir dünyada, tesadüflerin bir araya getirdiği asıl kız ile asıl oğlan, -genelde- önce düşman, sonra aşık olurlar birbirlerine. Kısa sürede sevgi ve mutluluğa boğulurlar ama, yanında, bolca hüzün ve trajedi vardır hikayelerde. Kimi zaman geriye dönülür, taraflardan biri eşlik eder dış sesiyle... Kolay değildir işleri; eski/yeni sevgili, sınıfsal çatışmalar (The Notebook), engeller (Dear John) ya da acı bir olay (Nights in Rodanthe) gölge düşürür birlikteliklerine. Aşkın Seçimi’nin aşıkları Travis (Benjamin Walker) ile Gabby'nin (Teresa Palmer) öyküsünde de ortak izler bulmak mümkün.

Bu serüvende Gabby ayakları yere basan, son derece disiplinli bir tıp öğrencisidir. Travis ise sadece gününü gün eden, gelecekle ilgili hiçbir planı olmayan, zamanını sıradan ilişkiler peşinde harcayan biridir. Komşu olan ikili, başlangıçta pek anlaşamasalar da yavaş yavaş romantik aşka yelken açar.

Mekanlar, yan karakterlerin varlığı, hatta kostümler bile az ötemizde fanus içinde başka bir dünya olduğu izlenimi uyandırıyor. İşte bu dünyayı inandırıcı kılmak için melodramatik hamleler yapan hikayede kader de ağlarını örecek, sözünü söyleyecektir elbet... Aynı amaca hizmet etmesi çok mümkün dünya güzeli köpekleri izlemekse her daim zevk...

Yönetmenliğini Ross Katz'ın üstlendiği, senaryosunu Bryan Sipe'ın yazdığı Aşkın Seçimi, farklı ve özgün bir romantizm bekleyenleri hayal kırıklığına uğratabilir; ancak film Nicholas Sparks hayranlarını ve bu türün seyircisini eli boş göndermeyecek, Sevgililer Günü temasına uygun, "hani o kendini iyi hissettirenlerden" bir aşk filmi.

Haksızlık etmeyelim; özgün, farklı bir şeyler arayanlar için yenilik yok dedik ama, sonundaki çok finalli ilginç kapanış, kolay bulunabilecek bir fırsat değil doğrusu!