Ortalama puan
3,6
557 Puanlama
Pek Yakında hakkında görüşlerin ?
4,0
22 Ekim 2014 tarihinde eklendi
Bazı filmler vardır, içinden "sinema" geçer. "Hugo"yu örnek verebiliriz son yıllardan. Veya "Cinema Paradiso"yu. Tabii Akademi Ödüllü "The Artist"i de sayalım. Bunlar genellikle "sinemaya saygı duruşunda" bulunurlar. Eğer başarılı bir perspektiften bakıyorlarsa ve ekip olarak iyi bir iş çıkarmışlarsa, bu tarz filmleri izlemek bir sinemasever için çok keyifli bir hal alır.
Cem Yılmaz'ın son filmi de içinden sinema geçenlerden. Yukarıda saydığımız klasikler seviyesine çıkamayacak tabii ki, ancak ülkemiz sineması düşünüldüğünde gayet iyi bir noktada bana kalırsa. Uzun zamandır tercih ettiği kadroyla yola çıkmış yine, bir iki yeni katılım ile beraber. Çok samimi, sıcak bir ekip. Yeşilçam'a göndermeler, kimi zaman da dünya sinemasından referanslar. Dediğim gibi sağlam bir sinema seyircisi iseniz, daha fazla keyif alırsınız. Cem Yılmaz kuşkusuz iyi bir sinema seyircisi aynı zamanda, bu filminde bir kez daha kanıtlıyor bunu.
Tabii her filmde olduğu gibi, "Pek Yakında"yı da beğenip beğenmemeniz filmden ne beklediğiniz ile doğrudan alakalı. Ne yazık ki Cem Yılmaz'ın tüm işlerinde, ondan yeni bir "G.O.R.A." beklenir oldu son 10 yıldır. Ve bu beklenti de "Hokkabaz" gibi, "Pek Yakında" gibi "görece" daha az komik filmlerine izleyicilerin dudak bükmesi sonucunu doğurdu. Sığ olmayan, kaliteli espriler yine var, ancak "G.O.R.A." gibi bir bombardıman da söz konusu değil. Bunun bilincinde olmak lazım, en azından bu filmin hakkını teslim etmek adına. Bana sorarsanız yapmanız gereken şey, koltuğunuza yaslanmanız ve eksiğini gediğini çok düşünmeden, keyif almaya çalışarak filmi izlemeniz.
4,0
9 Aralık 2014 tarihinde eklendi
biz Cem Yılmaz'ı ne yaparsa çok sevdik kesinlikle yine en güzelini yaptı 8/10
3,5
12 Ekim 2014 tarihinde eklendi
Yazdığı, oynadığı her filmle güldüren ve 'baya iyi filmmiş' yorumunu yapmamızı sağlayan ve tabii ki de gişeyi de kasıp kavuran Cem Yılmaz; bu sefer yapamamış gibi... Fragmanın pek ilgi çekmemesinin ardından, o kadar 'olumlu' yoruma karşın bir beklenti içindeydim fakat bu beklentiyi pek karşılayamadı Cem Yılmaz. Birkaç sahnede yapılan espri ve ani tepkiler güldürse bile genel itibariyle 'tam komedi' olarak yapılmamış, hatta 'tam dram' olarak da yapılmamış. 'Her şeyden yeteri kadar' olarak sunulan filmdeki dram ve komedi bence yeterli değil de. Oyunculuklar ise yetti ve arttı bile... 130 dakika film; ortalama olarak 1'er saat olarak 2 parça olarak yayınlandığında; ikinci yarının çok daha iyi olduğunu söyleyebilirim. Gerek dram yönü, gerek espri yönü, gerek ise konuk oyuncuların görünmesi itibariyle daha da zevkli geçti ikinci yarı. Filmin güldüren sahnelerini toplasak sanırsam en çok 2.devreden sahne alırmış... 130 dakikalık filmde en beğendiğim yer finaliydi. Hiç beklemediğimiz(benim için öyle) bir yerde, hiç beklenmedik bir sebeple bitirmeleri cidden şaşırttı, zaten 130 dakikayı aşmış olsaymış sıkarmış film. Oynadığı tiyatrolarla ve Prensesin Uykusu filmiyle tanınan Çağlar Çorumlu'nun; bu filmle birlikte ününe ün katacağını düşünüyorum. Gerek senaryoda olan replikler, gerek ise kendi yaptığı mimikler ile birlikte filmin yıldızlarındandı. Birkaç sahnede güldürmesi, birkaç sahnede ise dram yaşatması filmi birazcık daha ilgi çekici yaptı... Bu filmden sonra daha çok teklif gelecektir Çağlar Çorumlu'ya, inanıyorum. Film içinde bir film izliyoruz aslında... Bizi, bize, bizle anlatan film; sinema sevgisini de olmayanlara ayrı bir aşılıyor. Gerek çeviri, gerek ise korsan cd ile ilgili güldürdükleri sahneler; ilk yarının belki de en iyi sahnesiydi. Ki bence filmi kurtaran sahnelerden de biri buydu. Film abartılacak kadar olmasa bile; 325 kopya ve tabii Cem Yılmaz adı gişeye yetebiliyor. Biraz daha iyi olsa çok daha gişe yapar derdim de; o kadar abartılacak kadar film olmamış gibi, ama yinede kalitesinden taviz vermemiş büyük beklentilerle izlemezseniz keyif alırsınız iyi seyirler...
3,0
3 Ağustos 2015 tarihinde eklendi
Cem Yılmaz filmde güzel bir atmosfer yaratmış. Son derece keyifle izledim. Mükemmel bir film mi? Hayır ama insana kendini iyi hissettiren filmlerden olduğu kesin.
2,5
9 Ekim 2014 tarihinde eklendi
Acıma yetime...
Son bir espriyle sinemadan gülümseyerek çıkmanızı sağlamasına rağmen filmin komediden çok dram yönünün ağır bastığını vurgulamak gerekir.Cem Yılmaz'ın diğer filmlerini de izlediyseniz bu filmi, Her Şey Çok Güzel Olacak ile Hokkabaz arasında bir yere koyabilirsiniz.
Cem Yılmaz filmde baş rolle birlikte birde yan role can veriyor.Bunun yanında filmin senaristi ve yönetmeni yine yabancısı değil...kendisi.Bu şekilde daha özgür oluyordur mutlaka ama bence yönetmenlik ve senaristlik kısımlarında yardım almalı.Zaten dikkat ederseniz kendisinin sinemada en başarılı olduğu filmler daha çok oyuncu olarak katkıda bulunduğu yapımlar.
Bu film hikayesine göre biraz uzun bence bu yüzden ikinci yarıda biraz sıkıldım.Zaten film arasına girmeden izlediğimiz bölüm ikinci yarıya nazaran çok daha güzel.
Çok gülücem,altıma işiycem ulan beklentisiyle izlemezseniz hayal kırıklığına uğramazsınız.
4,0
2 Ekim 2014 tarihinde eklendi
Cem Yılmaz’ın hem yazıp yönettiği ve uzun zamandır merakla beklediğimiz Pek Yakında vizyonda. Şimdiye dek Cem Yılmaz’ın el attığı en iyi proje olan film, duygusal komedi türünde ve aynı zamanda Türk sinemasına bir saygı duruşu niteliğinde.
4,0
5 Ekim 2014 tarihinde eklendi
Cem Yılmaz'ın filmlerini ve el attığı her işi çok severim. Bu film içinde beklentim büyüktü. Peki beklentilerimi karşıladı mı? Aslında buna hem hayır hem de evet diyebiliriz.

Evet dememin sebebi, oyunculuklar yerli yerinde, daha çok Hokkabaz gibi drama tadında, hem güldüren hem de üzen bir film olmuş. Ve film bu güldürme ve üzme sahnelerini başarıyla gerçekleştiriyor. Ayrıca bazı senaryodaki güzellikler filmi daha bir eğlenceli yapmış. (bu biraz aşağıda yazıyor bu arada

Kötü tarafları ise, bu filmin Cem Yılmaz'ın diğer filmlerinin aksine birazcık daha fazla klişe içermesi. Ama bu klişeyi filmdeki oyunculuklar, olaylar sayesinde anlayışla karşılayabiliyoruz.

Bu arada filmin özetini geçeyim biraz. "Yıl 1996. Eşkiya filminin setinde Zafer (Cem Yılmaz), oradaki 6. polisi oynuyordur. Bu sette yaşanan bir olaydan uzun yıllar sonra Zafer, Korsan DVD satıyordur ve eşi (Tülin Özen) ile arası iyi değildir. Zafer, eşinin gönlünü yeniden kazanmak için korsan DVD'ciliği bırakır. Zafer bir plan yapar ve tanıdığı arkadaşı Ejder'İn (Özkan Uğur) komşusu Ahben'i (Zafer Algöz) keşfederler. Ahben'in uzun yıllar önce yazdığı fakat efekt ve cast seçimi yüzünden hep ertelendiği bir senaryo vardır elinde; "Şahikalar: Kötülüğün Sonu". Zafer bir plan yapar ve karısını yeniden kazanmak ve hayatını düzene sokmak için bu filmi çekmeye karar verir." Daha sonrasında ise olaylar gelişir diyelim de fazla sürpriz vermeyelim.

Yalnız filmde eski ünlü Yeşilçam Türk filmlerine oldukça fazla göndermede bulunmuş film bir yandan. Bunlar filme neşe katmış. Ya da mesela filmin eski-yeni fark etmez, o dönemlerin ünlü Türk oyuncularından bazılarını da filmin bir kenarına katmış. Bu da hoş bir sürpriz olmuş. Zaten bunlar saymakla yetmez ki, pek söylemeyeyim ben.

Oyunculuklar ise samimi ve içten olmuş. Cem Yılmaz, filmi tek başına yazmış, yönetmiş. Oyunculuğu ise diğer filmlerine karşı daha bir doğal olmuş. Tülin Özen, oldukça gerçekçi oynamış. Aslında böyle teker teker saymayayım da, hepsi kendi dalında başarılı oynamış diyeyim. Bir tek Ayşen Gruda filmde az gözükmüş. Ben daha fazla gözükmesini bekliyordum ama uzun bir aradan sonra onu beyazperde de görmek hoş oldu.

Pek Yakında, oldukça "hoş" bir film. Filmdeki olaylar güzel işlenmiş, yapılan emek gözüküyor. Tavsiye ederim. Bu arada filmde komedi var ama kahkaha tufanı beklemeyin çünkü film dram ağırlıklı. Ha son olarak şunu da söyleyeyim; bu filmin puanı rahatlıkla 3/5 veya 3.5/5 olabilirdi. Benim 4/5 vermemin nedeni filmin verdiği mesaj, içten oyunculuklar ve güzel bir konuya değinmesi diyebilirim. Ama evet, Cem Yılmaz'ın Hokkabaz gibi filmlerinin yanında sönük kalmış. Yine de film kendi etkisini gösteriyor. Tavsiye ederim. 4/5
3,5
4 Ekim 2014 tarihinde eklendi
(...) Türk sinemasının yüzüncü yılında Yeşilçam'a saygı duruşunda bulunan, günümüzde eşine zor rastlanacak türden bir film Pek Yakında. Her ne kadar uzun süresini ve seyirci çekmek amaçlı klişelerini eleştirsek de baştan sona keyifle izleniyor. En önemlisi de, Recep İvedik'in gişe rekorları kırdığı bir zamanda sinema aşkından beslenerek izleyiciyi bu yönüyle cezbetmeyi başardığı için özel kılınmayı hak ediyor. Cem Yılmaz'ın, Yavuz Turgul imzalı Aşk Filmlerinin Unutulmaz Yönetmeni’nden ilham aldığını söylediği Pek Yakında, Wes Anderson tarzı capcanlı, rengarenk atmosferi, kalabalık oyuncu kadrosu, birbirinden leziz zekice esprileri ve fazlasıyla zengin öyküsüyle oldukça hoş ve naif bir aile filmi. Birkaç kusuru var, onları da affedin artık.
4,0
1 Ekim 2014 tarihinde eklendi
Cem Yılmaz filmini yönetirken aşırı uçlarda, abartılı ilişki biçimlerine yönelmemiş. Özellikle Zafer rolünün piskolojik analizini sözcüklere değil, duyguların ağır bastığı yüz ifadelerine yansıtıyor. Özkan Uğur ile Zafer Algöz ikilisinin yanına Cem Yılmaz’ın duygu yüklü komedisi eklenince filmin anlatımı kat be kat seyircinin kalbinde beliriyor. Tabi çekim aşamasındaki kostümler, Çağlar Çorumlu gibi genç dinamik bir ismin kadroya girmesi, akabinde onun olduğu grup bölümlerinde esprilerin havada uçuşması fevkalade iyi. Filmin dekoru, kostümü öylesine özenli seçilmiş ki, sadece görüntüden yola çıkarak insanı perdeye bağlayan ayrıcalığı hissediyorsunuz. Ozan Güven’in ‘Bogac Boray’ karakteri ile Özkan Uğur’un ‘Ejder’ karakteri filmin nirengi noktası diyebilirim. Hayalleri gerçeğe dönüştürmedeki mücadelede Cem Yılmaz’ ın çekirdek kadrosu olağanüstü bir çalışma örneği göstermiş. 130 dakika süren duygusal komediyi, “Türkiye sinemasının estetik başarısı” diye adlandırabilirim.

Salonlara giden seyirci Pek Yakında’ya bakarken ‘Hokkabaz’ filminin eksik kalan ‘komedi’ unsurunun bu filmde başarılı biçimde konuya dahil edildiğini görecektir. Özellikle Mazhar Alanson’un etkileyici müzikleri sizleri büyük sürprizlere hazırlayacak. Sinemasal estetiği, çarpıcı senaryosu, hafızalardan silinmeyecek karakterleriyle Pek Yakında dört dörtlük bir yapım!
4,5
5 Ekim 2014 tarihinde eklendi
Cem Yılmazın film sektörüne hiciv/eleştiri/karamizah yaklaşımıyla "yeşilcam" tarzıyla/modunda bakışı nasıl olur derseniz işte bu film ortaya çıkar, olmuş hemde çok güzel olmuş. Filmin içinde Cem Yılmaz "karakter"istik özellikleride var, nostalji de var, bu filmi anlayabilmek için Cem Yılmaz filmlerinide Yeşilçam sinemasını da bilmek gerekirki filmden maksimum keyf alınabilsin ve film anlanabilsin. Yoksa sadece güler çıkarsınız salondan , yada anlamadım dersiniz. Cem Yılmazın en iyi filmlerinden biri olmuş. Çok sevdim...
4,0
4 Ekim 2014 tarihinde eklendi
Genel yorumlarda dramatik yanının mizahtan daha ağır bastığı söylense de bana göre durum tam tersi.Hatta bazıları bundan dem vurup beğenemiyor filmi. Ama ben çok sevdim. Keza Yeşilçam jenerasyonuyla büyümüş bir nesil olarak ele alırsak Pek Yakında yaptığı gönderme ve dokundurmalarla sevilmeyecek gibi değil. Tabi konuşulması gereken ufak tefek kusurlar da var.Detaylı bir şekilde şuraya yazmıştım.
3,5
8 Mart 2015 tarihinde eklendi
Öncelikle Cem Yılmaz, hayran olduğum bir komedyen. Günlük hayatımızda komedi dendiği zaman Cem Yılmaz'ın o kadar büyük bir yeri var ki bizler için. Yüzlerce kez seyrettiğim stand-up larıyla gerçekten hayatımızda çok özel bir yeri var. Pek Yakında filmine gelecek olursak, komedinin pekala az olduğu dram soslu bir film olan Pek Yakında, çok da inanılmaz bir senaryoya sahip değil. Normal bir senaryo ancak Yeşilçam'a yaptığı saygı duruşlarıyla gerçekten takdire şayan denilebilir ve de filmin başlangıcından büyük bir kısmına kadar filmin çok keyifle, sıkılmadan seyrettiğimi ve de popüler Türk sineması izleyicisinin bayılacağı bir film olabilir. Fakat düz bir son ile biten bir film. Performans olarak hiçbir oyuncu ön plana çıkmadı açıkçası benim açımdan. Ancak ne olursa olsun hoş atmosferiyle Cem Yılmaz bu filmde görsel yapı bakımından da başarıya ulaşmayı başarıyor. Gerek geçmişten gelen izleriyle gerekse günümüzle de. Filmi vizyonda izlemiştim ve de izleyeli 5 ay oluyor. Benim şahsi görüşüm, Pek Yakında filminin sırf Yeşilçam'a karşı gösterdiği saygı duruşu ve de sinemamızın 100. yılının pekala örnek bir filmi olarak da hatırlanacağı için herkesin birer kez görmesinde fayda var. Ve de kendini rahatlıkla filmin sonuna kadar izlettiriyor ve izleyicisine keyifli dakikalar yaşatıyor. Ancak dendiği kadar etkileyicilikte bir film değil. Beklentileriniz çok yüksek olmasın ve de tekrar seyredilebilecek bir film de değil.
4,0
2 Kasım 2014 tarihinde eklendi
Hayattta karsilasamayacagimiz,şahit olamayacağımız hayatları önümüze getirmiş..bence çok değişik bir gezintiye çıkaran şık bi film olmuş..
4,5
1 Kasım 2014 tarihinde eklendi
Gittim Beğendim. Hem de çok. Eve geldim sıcağı sıcağına yazıyorum.

Öyle sinema eleştirisi yapacak seviyede değilim. Bunu da söylenenin tam tersini zihinde çok subliminal canlandıracak sahte bir tevazu ile söylemiyorum. Bir çok filmdeki bir çok noktayı detayı çoğu zaman fark edemem ya da yorumlayamam. Çoğu kişinin fark ettiğini görünce de acayip kıskanırım. Filmi suçlarım. Edebiyat okudum, yediremem. O yorumlayamadığım hikayeler şiirler gelir aklıma. Kabul edemem. Reddederim. Ben anlamadıysam yoktur öyle bir şey arkadaş! Emin olun bu yorumu öyle ne kadar iyi analiz ettiğimi göstermek için değil, sadece bu fark ettiklerim -ya da kendi uydurduklarım- belki hoşunuza gider de filmden aldığınız keyif artar diye yapıyorum.

Film gerçekten arzuladığım keyfi bana yaşattı. Bu gerçekten zor. Acayip bir beklentiyle izledim filmi. Bir Cem Yılmaz filmi. Kolay değil beklenti çıtasını aşağıda tutmak. Bir diğer neden film zevkini takdir ettiğim kişilerden gelen çok sağlam tavsiyeler. Çoğu zaman onlar olmasa yaşayacağım muhtemel bir keyfi hayal kırıklığına dönüştüren bu tavsiyelere ve sahiplerine bu kez teşekkür ediyorum. ARZUlarım ZAFERe döndü.
Bir zafer benim için bir filmi beğenmek. Arzuladığım keyfe kavuşmak. Keyfim anlamak. Bir filmin çoğunluğunu anlamazsam çok huzursuz oluyorum. Tamamını anlarsam da bir daha izlemiyorum. Tekrar tekrar izlediğim filmler hep çoğunluğunu anladığım fakat her izlediğimde yeni bir şey keşfetmeme olanak sağlayan filmler. Bu da ana hikayenin ya da temel mesajın kolay anlaşılırlığı sayesinde oluyor. Bu anladığımı hissedip rahatlama sebebim. Rahatlayınca aldığım keyif artıyor.

Pek yakındanın ana hikayesi de oldukça sade. Detaylar bir o kadar zengin. Ana hikayede rahatladım. Detaylardan çok keyif aldım. Bir çok detayı kaçırdığıma eminim. Onlar bir kaç defa daha izleme sebebim olacak.

Film kurgusu, farklılığı, o gerek detaylarla gerek ana hikayeyle yarattığı farklılığın içindeki aşinalık duygusu, yeniyi eskiden hareketle yaratma keyfi, beyazperde emeğine verilen selamlar, oyuncu seçimleri, sürprizleri, detayların bağlanışı ya da verdiği keyif, göndermeler, espriler, renkler, kostümler, mekanlar, nesneler, müzikler, postmodern öğeler final çok hoşuma gitti. Gerçek-Hayal Komik-Ciddi arası git gel bir film. O huzursuzluğu hissediyorsunuz. Karakterler de ona göre şekillenmiş. Bir tık gerçek ötesi bütün karakterler. Bir tek Zafer karakterinin eşi gerçekçi geldi bana. Bu kadar sanal karakterin arasında olmamış bu dedim. Kendimce eleştirdim. Her karakter bir tık gerçek ötesi ama karısı gerçek. Sonra düşündüm. Problemi var Korsancı Zafer'in karısıyla. Boşanmak isteyen karısını tekrar elde etmek için bir film çekiyor. Film bir hayal. Ahben'in hayali. Bunu da "gerçeğe ulaşmak için hayali kullanmak" olarak yorumluyorum rahatlıyorum ben. Kasıtlı mı yaptı bunu Cem Yılmaz onu bilemem. Ben rahatlar geçerim.

Bir de olumsuz görüş yazayım nazar boncuğu olsun. Cem Yılmaz'ın oyunculuğu biraz yapmacık geldi bana. Filmin gerçek ötesi tavrından farklı bir yapmacıklık. Repliklerin ezbere olduğunu bilsem de hissetmek istemiyorum ben. Hissettim. Benim gereksiz beklentim belki. Geçelim. Gözüme çarpan ufak bir detayı paylaşıp bitireyim. Boğaç Boray karakteri filmin sonlarına yakın bir bölümde bir rubix küpü alıyor eline. Filmde daha önce görmediğim ya da fark etmediğim ve filmle pek ilgisi yokmuş gibi görünen bir iki saniyelik bir sahne. Şu geldi aklıma. Rubix küpünün ortasındaki renkler sabittir. Etrafındaki renkler ne kadar değişirse değişsin merkez yerinden oynamaz. Küpü çözebilmek için diğerlerini ortadaki renklere uydurmak lazım. Ortadaki renklere kişilik diyelim. Kişilik sabit kalıp diğer unsurlar ona uyum sağladığında problem çözülür. Kişi kendini bulur. Filmin sonunda Zafer kim diye sorulduğunda Zafer benim! diyor "AhBEN'in" filmini çeken Zafer. Zafer ben olmak. Zafer kendin olmak. Bir başkasını oynayarak başka renklere yaranmaya çalıştığında değil kendin olduğunda zafer gelir. Korsanlık sahtelik değil Orijinallik gerçeklik gerekir. Hee zafer de öyle zahmetsiz olmaz. Emeksiz yemek! olmadığı gibi.
Velhasıl kelam, Pek Yakında Korsan değil orijinal film vesselam..

Kaynak: filmelestirisi. com
5,0
8 Ekim 2014 tarihinde eklendi
Gayet güzel ve başarılı bir film olmuş fazla komedi denemez ama gayet başarılı . Yorumları okuduğum zaman baya bir şaşkınlığa uğradım sonra dedim ki 5 yıldızlı otelleri bile kötüleyen insanlar güzellikten ne anlar.
Daha Fazlasını Göster