Hesabım
    Dehşet Odası
    Ortalama puan
    2,6
    12 Puanlama
    Dehşet Odası hakkında görüşlerin ?

    2 Kullanıcı yorumları

    5
    0 Eleştiri
    4
    0 Eleştiri
    3
    2 Eleştiri
    2
    0 Eleştiri
    1
    0 Eleştiri
    0
    0 Eleştiri
    Sırala
    En yararlı eleştiriler En yeniler En çok eleştiri yazmış üyeler En çok takip edilen üyeler
    Turgay Buğdacigil
    Turgay Buğdacigil

    Takipçi 2.094 değerlendirmeler Takip Et!

    3,5
    27 Ağustos 2021 tarihinde eklendi
    “Green Room”; “Murder Party” (2007), “Blue Ruin” (2013) ve “Hold the Dark” (2018) gibi filmlerinden de tanıdığımız Jeremy Saulnier’in yönetmen koltuğunda oturduğu üçüncü uzun metrajlı sinema filmi… Jeremy Saulnier, ilk iki filminde olduğu gibi bu kez de senaryoyu yine bizzat kendisi yazmış…

    Saulnier’de neredeyse bir takıntı haline gelen yeşil oda atmosferi içinde yaratılacak bir gerilim seti arzusunun, nihai ürünü olan bu film prömiyerini, 17 Mayıs 2015’de Cannes Film Festivalinin “Quinzaine des Réalisateurs / Directors' Fortnight” bölümünde yapmış ve katıldığı daha pek çok festivalin ardından 16 Şubat 2016 tarihinde !F İstanbul Bağımsız Film Festivalinde İstanbullu sinemaseverlerle de buluştuktan sonra 15 Nisan 2016’da ABD’de vizyona girmişti…

    Yapımcı Broad Green Pictures tarafından sağlanan 5 milyon dolarlık bütçeyle çekilen ve sadece 3,8 milyon dolarlık bir gişe yapabilen filmin, bu hasılat rakamıyla ters orantılı olan 7/10 (81.986 oy) ve 3.7/5 (21.205 oy) olan IMDB ve Rotten Tomatoes izleyici puanı ortalamalarıyla 7.7/10 (218 yorum) ve 79/100 (42 yorum) olan Rotten Tomatoes ve Metacritic yorum ortalamaları oldukça etkileyici…

    Gelin isterseniz, korku – gerilim türü bir film için oldukça yüksek sayılabilecek bu izleyici ve eleştirmen yorum puanlarına rağmen gişede iş yapamayan filmimize, her zamanki gibi önceliği yine oyuncu kadrosuna vermek suretiyle biraz daha yakından bakalım…

    Oyuncu kadrosu denilince de, lafı uzatmadan hemen söylemek isteriz ki, bize göre bu filmin tartışmasız en formda ismi, “Star Trek: Beyond” (2016) ve “Thoroughbreds” (2017) gibi filmlerden de tanıdığımız Anton Yelchin… Gerçekten de performansı ile göz doldurmuş…

    Dikkat çeken bir diğer oyuncu da, Saulnier filmlerinin artık neredeyse gediklisi halini almış olan Macon Blair… Ki bu oyuncu, yine bir Saulnier filmi olan “Hold the Dark” (2018) ın aynı zamanda senaristi de…

    Elbette filmin en ağır topu, yılların usta oyuncusu Patrick Stewart… Gençlere taş çıkartırcasına bu filmde de üzerine düşeni fazlasıyla yapmış…

    Filmin teknik ayrıntılarına gelince… Saulnier’in kendisi de aslında, sinemaya ilk adımını kameraman olarak attığı için diğer üç filminde olduğu gibi bu filmde de yine her karesi özenle planlanmış, son derece sağlam görüntülerle çıkmış karşımıza…

    Aynı özen, filmin izleyicinin soğuyarak kopmasına izin vermeyen akıcı kurgusu içinde geçerli…

    O nedenle, bazı yorumlarda yazıldığı gibi filmde tek bir gereksiz ve boş bir sahne bulmak hemen hemen imkânsız gibi…

    Tabii, "Blue Ruin" (2013) ve “Hold the Dark” (2018) filmlerinde olduğu gibi bu filmde de görüntü ve kurguya derinlik kazandıran Brooke ve Will Blair ikilisinin müziklerinin pozitif anlamdaki etkisini de atlamamak lazım… Bu ikili, yine oldukça iyi bir iş çıkartmış…

    Sonuç olarak, diğer Jeremy Saulnier filmleri gibi arşivimizin vazgeçilmezlerinden biri olan bu film için puanımız 3,5 önerimiz ise, “izlenebilir” şeklinde olacak…

    Keyifli seyirler,

    Son iki not:
    1. Filmde Pat karakterini canlandıran Anton Yelchin, geçirdiği oldukça “garip” bir trafik kazası sonucunda (yokuşta park ettiği kendi aracının altında kalarak) 19 Haziran 2016 tarihinde henüz 27 yaşındayken hayatını kaybetmiştir…

    2. Tüm hakları bize ait olan bu yorumun orijinali; bir başka mecrada tarafımızca, 18 Ekim 2018 günü saat 00.52’de yazılarak paylaşılmıştır...
    Alp T.
    Alp T.

    Takipçi 441 değerlendirmeler Takip Et!

    3,5
    2 Eylül 2016 tarihinde eklendi
    Green Room, Blue Ruin'in yönetmeni Jeremy Saulnier'in yeni filmi. Bu film her ne kadar korku türüne girmiş olsa da ben aksini düşünüyorum, eğer bu filmi korku filmi diye izlerseniz hayal kırıklığına uğrarsınız. Green Room, neredeyse tek mekanda geçen, gerilimi ve kanı bol olan bir hayatta kalma filmi.

    Filmin konusu şöyle: Neo-Nazi'lerin olduğu bir barda kısa bir konser alan bir rock grubu yanlışlıkla bir cinayete tanık olduktan sonra kapana kısılırlar ve barın sahibi, adamları ve köpeklerinden kurtulmaya çalışırlar."

    Green Room'un bazı sorunları var, biliyorum. Mesela bu film, ana karakterleri biraz salak gibi göstermiş. Filmde şöyle bir diyalog vardı mesela: "-Eğer ayrılırsak daha iyi olur. -Bence de, hadi ayrılalım." Bu diyalog zaten hem karakterleri salak, hem de filmi biraz klişe gösteriyor! Bazı sahnelerde kendimi "Neden bunu yaptın? Lütfen oraya girme!" gibi şeyler söylerken buldum.

    Bu kısımlar filmi çok iyi olmaktan uzaklaştırsa da genel anlamda, ortaya iyi bir iş çıkmış. Evet, olaylar biraz yavaş ilerliyor (şiddetli kısmın başlaması 42 dakikayı buluyor), karakterler kendilerini zayıf hissettiriyorlar vesaire... Ama Green Room'un çok iyi yaptığı bir şey var. Kapana kısılmışlık atmosferini çok iyi hissettirmesi. Film boyunca kimin ölüp kimin yaşayacağını anlamıyorsunuz, herkes her an ölebilir. Tehlike gerçek yani, bunu filmi izlerken hissedeceksiniz.

    Oyunculuklar da başarılıydı ayrıca. Geçtiğimiz ay kaybettiğimiz oyuncu Anton Yelchin (onun oyunculuğunu çok iyi buluyorum bu arada), ölmeden önceki son performansıyla bu filmde karşımıza çıkmış. Yelchin, çok iyi bir performans sergilemiş.. Imogen Poots da öyle. Poots'un oyunculuğu bu filmde oldukça normaldi ama diğer filmlerini ve aksanını göze alırsak, ortaya iyi bir iş çıkmış.

    Ama beni en çok şaşırtan kişi, Patrick Stewart'dı. Kötü adam rolü, ona çok yakışmış aslında. Sadece film Stewart'ı daha fazla kullanabilirdi, onun karakteri film boyunca insanlara emir veriyor, filmin sonunda da "final boss" olarak karşımıza çıkıyor. Yani Stewart, iyi bir performans sergilemiş olsa da film boyunca pek bir şey yapmıyor.

    Ayrıca Green Room'daki şiddet seviyesi, son zamanlarda gördüğüm en gerçekçi ve en kanlı seviyedeydi. Bu film vahşeti, korku filmlerindeki gibi "jump scare" veya absürt bir tarzda kullanmamış, oldukça gerçekçi bir tarzda kullanmış. Bu yüzden Green Room, seyirciyi etkileyen bir film.

    Kısacası, eğer gerilim dolu bir hayatta kalma filmi izlemek istiyorsanız, Green Room'u tavsiye ederim. Büyük eksiklikleri olsa da genel anlamda keyif almamak elde değil. İyi seyirler.

    FİLMİN İYİ YANLARI:

    + Anton Yelchin ve Imogen Poots.

    + Gerçekçi gerilim ve kan.

    + Kapana kısılmış hissini yaşatması.

    FİLMİN KÖTÜ YANLARI:

    - Patrick Stewart'ı fazla kullanamaması.

    - Klişe diyaloglar, zayıf karakterler.

    TOPLAM PUAN: 7.1/10
    Daha Fazlasını Göster
    • En son Beyazperde eleştirileri
    • En İyi Filmler
    • Basın Puanlarına Göre En İyi Filmler
    Back to Top