Hesabım
    Sebastian: Sevgili Dostum
    BEYAZPERDE ELEŞTİRİSİ
    3,5
    İyi
    Sebastian: Sevgili Dostum

    Modern ve çok samimi bir dostluk hikayesi.

    Yazar: Burçin Aygün

    Gençliğini, ya da daha iyisi çocukluğunu, televizyonların bir şekilde dünyanın en meşhur köpeği haline getirdiği Lessie ile geçirenler için müthiş bir film şu günlerde vizyonda. Cecile Aubry tarafından 1965 senesinde çocuklara sunulan “Belle et Sebastien” adlı kitaptan uyarlanan ve ülkemizde Sebastian: Sevgili Dostum adıyla vizyona giren film, sadece çocukların değil, büyüklerin de büyük keyif alarak izleyebilecekleri bir yapım. Eski usül bir aile filmi, iyi hissettiren sevimli ve heyecan dolu bir hikayeye sahip, küçükler için oldukça kıymetli mesajlar içeriyor ve pek tabii Belle adlı harika bir köpek başrolde içinizi ısıtıyor.

    Bundan yaklaşık üç yıl önce Fransa’da vizyona giren Belle et Sebastien adlı ilk filmin hikayesini devam ettiren Sebastian: Sevgili Dostum, Nazi katliamının hemen ardında, 1945 yılındaki normalleşme sürecine götürüyor bizi. Birinci filmin hikayesi tamamlanalı iki yıl olmuş, Sebastian’da büyümeye devam etmiştir. Şirinlik abidesi olan ufaklık, en yakın dostu ve hatta en önemli dayanağı olan köpeği Belle ile haylazlıklarına geri döner. Bu arada Nazi askerlerine karşı direnen Fransız direnişçilerinden olan Angelina da ikiliye tekrar kavuşmak için yola çıkmıştır. Sebastian’ın artık dedesi haline gelen Cesar’ın da gözü yollardadır. Ancak Angelina’nın içinde olduğu uçak korkunç bir kaza sonucu yere çakılır, ne kadından, ne de diğer askerlerden haber alınamaz. Buna rağmen küçük Sebastian ve dedesi Cesar inancını yitirmez. Ukala tavırlarıyla can sıkan Pierre adlı bir adamın hikayeye dahil olmasıyla ümitler iyice yükselir. Pierre’in bir uçağı vardır ve belli bir ödeme karşılığında kazanın yaşandığı ormanlık bölgeye uçuşu kabul eder. Bu noktadan sonra hayatta olup olmadığı belirsiz Angelina için kendi çaplarında büyük bir kurtarma serüvenine atılırlar.

    Sebastian: Sevgili Dostum’un yönetmen koltuğunda, daha önce Wesley Snipes’lı The Art of War filmine imzasını atmış olan Christian Duguay var. Yani ilk filmde başarılı bir iş çıkartmış olan Nicolas Vanier koltuğunu bir başka isme devretmiş. İkinci filmin yönetmeni ise Vanier’in oturttuğu o naif havayı elinden geldiği kadar korumuş. Yani, az önce de dediğim gibi karşımızda o eski sıcak ve samimi aile filmlerinden bir tanesi var. Üstelik de kaliteli sayılabileceklerden! Ancak senaryoyu ortaklaşa yazan Fabien Suarez ve Juliette Sales için aynı şeyi söylemek pek mümkün değil. Evet, diyaloglar ve uyarladıkları orijinal hikayeye bağlılık yeterince başarılı ancak iş klişelere geldiğinde sınıfta kalınmışlar söz konusu. Belki hikayenin ve taşıdığı ruha pek fazla zarar vermese de, sayısız mantık hatası yaşı büyük izleyiciler için filmden kopmalarına neden olabiliyor. Tahmin edeceğiniz gibi, klişe ve abartılar işin duygusal yoğunluğunu yükseltmek için tercih edilen aksiyon sekanslarına ait. Daha fazla detay verip filmin sürprizlerini berbat etmeyelim.

    Oyunculuklara gelecek olursak. Sebastian rolündeki küçük aktör Felix Bossuet tek kelimeyle harika. Şirinliği, sıcak tavırları, naif görünüşü ve bunu karakterine yedirmesindeki becerisi takdire şayan. Thierry Neuvic ise Sebastian ile sürekli çatışan ancak içten içe ona karşı sevgi ve hatta saygı beslemeye başlayan ukala Pierre olarak filmin diğer sac ayağı olmuş. Keza bilge ve yer yer absürd halleriyle sizi iyice perdeye çeken Tcheky Karyo da, büyükbaba Cesar rolünde içinizi ısıtıyor. Maceranın dikkate değer eklentilerinden biri de Sebastian’ın hafiften platonik duygular beslediği Gabrielle. Aralarında az bir yaş farkı olan güzel Gabrielle, Thylane Blonde tarafından canlandırılıyor. Kendisi de üstüne düşeni, en azından senaryo izin verdiği kadarıyla yerine getiriyor.

    Gelelim asıl güzeller güzeli olan Belle’e. Hayvanlara, özellikle de köpeklere karşı mesafeli olanların bile beraber koşup oynamak isteyebileceği Belle, küçüklere hayvan sevgisi ve sorumluluk sahibi olma konusunda çok önemli mesajlar taşıyor. Malum, ağaç yaş iken eğilir.

    Sebastian: Sevgili Dostum, ilk filmi izlememiş olsanız bile, büyük bir keyifle içinde kaybolabileceğiniz, çok samimi, ruhu okşayan, içleri ısıtan ve şu günlerde fazlaca ihtiyacımız olan “sevgi” konusunda sayısız öğeye sahip izlenesi bir yapım. Kaçırmayın derim!

    burcinaygun@gmail.com

    Daha Fazlasını Göster
    Back to Top