Beyazperde
Hesabım
Ortalama puan
3,0
3 Puanlama
55 Steps hakkında görüşlerin ?
5
0 Eleştiri
4
0 Eleştiri
3
1 Eleştiri
2
0 Eleştiri
1
0 Eleştiri
0
0 Eleştiri
Sırala
Filtrele:
Hepsi
Senaryosunu, filmin yapımcısı da olan Mark Bruce Rosin’in, Eleanor Riese’ın gerçek yaşam öyküsünden uyarlayarak yazdığı “55 Steps”, Bille August’ün yönetmen koltuğunda oturduğu oldukça etkileyici bir drama…
Prömiyeri, 7 Eylül 2017’de Toronto Uluslararası Film Festivalinde yapılan ve 3 Mayıs 2018 tarihinde de Almanya’da vizyona giren filmin, hâlihazırda IMDB, Rotten Tomatoes ve Metacritic gibi mecralarda ciddiye alınacak miktarda oydan oluşan bir izleyici ve yorumcu puanı ortalaması mevcut değil…
O nedenle bizde, yaklaşık 8.4 milyon dolarlık bir bütçe ile çekilen Alman – Belçika ortak yapımı bu filmi, her zamanki gibi önceliği oyuncu kadrosuna vermek suretiyle bizzat kendimiz mercek altına alarak incelemeye ardından da puanlamaya çalışacağız…
Ancak, artık neredeyse yorumlarımızda geleneksel bir özellik halini aldığı üzere ayrıntılı incelemeye geçmeden önce bu filme ilişkin ilk tespitimizi, sonrasında da naçizane ilk önerimizi paylaşalım istiyoruz…
Bu bağlamda da işe, karşımızdakinin; yapım bütçesi ne kadar düşük olursa olsun, elde sağlam bir hikâye ve o hikâyeyi yaşar gibi oynayabilecek bir oyuncu kadrosu varsa, ortaya çıkacak işin nitelikli olmasının kaçınılmaz olacağını gösteren en somut örneklerden biri olduğunu söyleyerek başlayabiliriz…
Fakat ne yazık ki, gördüğümüz kadarıyla bu film, çoğu izleyicinin, “Bütün gün koşturduk durduk zaten… Şimdi de, akşam akşam delilerle mi uğraşacağız?” dediği tarzda çok özel bir konuya değindiği için, sadece Türkiye’de değil yurtdışında da hak ettiği ilgiyi görememiş…
Ama aslında, yukarıda da neredeyse altını çizerek vurguladığımız gibi Eleanor Riese’ın, Amerikan hukuk sistemindeki hasta haklarına ilişin mevzuatta köklü değişikliklere de neden olan yaşadıklarının anlatıldığı hikâye gerçekten de çok iyi…
İyi olan bir başka şey de; filmi izleyen hemen herkesin tam bir fikir birliği içinde olduğu, artık neredeyse usta yönetmen Tim Burton’un kadrolu oyuncularından biri haline gelmiş olan BAFTA ödüllü Helena Bonham Carter ile 2 Academy ve 2 Golden Globes ödüllü Hilary Swank’ın, başrol karakterleri Eleanor Riese ve Colette Hughes’u canlandırırken ortaya koydukları kusursuz performansları…
Elbette bu arada, zorlu bir hukuk mücadelesini, 115 dakikalık süre içindeki kurgusu ile herkes için izlenilmesi kolay bir drama haline getirerek sunan yönetmen Bille August’ün de hakkını teslim etmemiz gerekiyor…
Ki zaten, bu Danimarkalı yönetmen hakkındaki kişisel kanaatimiz de, kendisinin gerçek değerinin bugüne kadar yeterince anlaşılamadığı şeklinde…
Belki, yine klasik bir laf olacak ama bu söylediklerimiz bu filme ilişkin ilk tespitimiz olsun…
İlk önerimize gelince:
O hakkımızı da bu kez, Bille August’ün son filmi “Lykke-Per / A Fortunate Man” (2018) in yorumunda da bizimle birlikte olmanızı isteyerek kullanmış olalım…
Sonuç olarak, kendi değerlendirme sistemimiz içinde puan olarak 3 verdiğimiz bu film için önerimiz de, “mutlaka bir şans verin” biçiminde olacak…
Keyifli seyirler,
Prömiyeri, 7 Eylül 2017’de Toronto Uluslararası Film Festivalinde yapılan ve 3 Mayıs 2018 tarihinde de Almanya’da vizyona giren filmin, hâlihazırda IMDB, Rotten Tomatoes ve Metacritic gibi mecralarda ciddiye alınacak miktarda oydan oluşan bir izleyici ve yorumcu puanı ortalaması mevcut değil…
O nedenle bizde, yaklaşık 8.4 milyon dolarlık bir bütçe ile çekilen Alman – Belçika ortak yapımı bu filmi, her zamanki gibi önceliği oyuncu kadrosuna vermek suretiyle bizzat kendimiz mercek altına alarak incelemeye ardından da puanlamaya çalışacağız…
Ancak, artık neredeyse yorumlarımızda geleneksel bir özellik halini aldığı üzere ayrıntılı incelemeye geçmeden önce bu filme ilişkin ilk tespitimizi, sonrasında da naçizane ilk önerimizi paylaşalım istiyoruz…
Bu bağlamda da işe, karşımızdakinin; yapım bütçesi ne kadar düşük olursa olsun, elde sağlam bir hikâye ve o hikâyeyi yaşar gibi oynayabilecek bir oyuncu kadrosu varsa, ortaya çıkacak işin nitelikli olmasının kaçınılmaz olacağını gösteren en somut örneklerden biri olduğunu söyleyerek başlayabiliriz…
Fakat ne yazık ki, gördüğümüz kadarıyla bu film, çoğu izleyicinin, “Bütün gün koşturduk durduk zaten… Şimdi de, akşam akşam delilerle mi uğraşacağız?” dediği tarzda çok özel bir konuya değindiği için, sadece Türkiye’de değil yurtdışında da hak ettiği ilgiyi görememiş…
Ama aslında, yukarıda da neredeyse altını çizerek vurguladığımız gibi Eleanor Riese’ın, Amerikan hukuk sistemindeki hasta haklarına ilişin mevzuatta köklü değişikliklere de neden olan yaşadıklarının anlatıldığı hikâye gerçekten de çok iyi…
İyi olan bir başka şey de; filmi izleyen hemen herkesin tam bir fikir birliği içinde olduğu, artık neredeyse usta yönetmen Tim Burton’un kadrolu oyuncularından biri haline gelmiş olan BAFTA ödüllü Helena Bonham Carter ile 2 Academy ve 2 Golden Globes ödüllü Hilary Swank’ın, başrol karakterleri Eleanor Riese ve Colette Hughes’u canlandırırken ortaya koydukları kusursuz performansları…
Elbette bu arada, zorlu bir hukuk mücadelesini, 115 dakikalık süre içindeki kurgusu ile herkes için izlenilmesi kolay bir drama haline getirerek sunan yönetmen Bille August’ün de hakkını teslim etmemiz gerekiyor…
Ki zaten, bu Danimarkalı yönetmen hakkındaki kişisel kanaatimiz de, kendisinin gerçek değerinin bugüne kadar yeterince anlaşılamadığı şeklinde…
Belki, yine klasik bir laf olacak ama bu söylediklerimiz bu filme ilişkin ilk tespitimiz olsun…
İlk önerimize gelince:
O hakkımızı da bu kez, Bille August’ün son filmi “Lykke-Per / A Fortunate Man” (2018) in yorumunda da bizimle birlikte olmanızı isteyerek kullanmış olalım…
Sonuç olarak, kendi değerlendirme sistemimiz içinde puan olarak 3 verdiğimiz bu film için önerimiz de, “mutlaka bir şans verin” biçiminde olacak…
Keyifli seyirler,
- En son Beyazperde eleştirileri
- En İyi Filmler
- Basın Puanlarına Göre En İyi Filmler