Hesabım
    Victoria
    BEYAZPERDE ELEŞTİRİSİ
    4,0
    Çok İyi
    Victoria

    Turistik olmayan, hipnotize edici bir Berlin filmi...

    Yazar: Serdar Kökçeoğlu

    Berlin son yıllarda beyaz yakalıların ve bohemlerin yurt dışı tatillerinde en çok tercih ettiği kentler arasında. Aslında bunda şaşıracak bir şey yok, Berlin dünya güzeli bir şehir ve buralardan gidildiğinde nefes alma şansı veriyor. Ayrıca çok ucuz. Şık ve zevkli barlar, kafeler memleketteki üst düzey yöneticilerin maaşına göre ayarlanmamış. Gündüzleri makul bir fiyata plak satın alabilir, geceleri yıllarca anlatacağınız deneyimler sunan dünyaca ünlü kulüplerde eğlenebilirsiniz. Tabii ki girebilirseniz! Ve bir de parklar var. İnanılmaz ama her yerdeler ve uçsuz bucaksızlar. En çok oralarda nefes alıyorsunuz.

    Berlin'i hip konulara meraklı gençler için cazip kılan sadece sunduğu kültürel seçenekler değil. Kentin yakın tarihini, DDR döneminin izlerini mimari ve başka alanlarda keşfetmek de büyük keyif. Berlin turizmi önümüzdeki yıllarda daha da artar, kesin. Kentin Londra gibi diğer Avrupa kentlerine göre daha güvenli gözükmesinin de bunda payı olacaktır. Öte yandan başka bir Berlin daha olduğunu tahmin etmek hiç güç değil. Gece hayatını, Avrupa'nın taşı toprağı altın diyerek gelen çaresiz kaçak göçmenleri ve ülkesinde iş bulamayan Avrupa Birliği vatandaşlarını düşününce, Berlin'in yeraltında sadece U-Bahn trenleri olduğunu düşünmek saflık olur. Victoria işte turistik olmayan bir kafayla gözünü yeraltına çeviriyor ve gözlerini hiç kırpmadan deli işi bir tarz tutturarak bir suç hikayesi anlatıyor bize. Çılgınlık doğrusu!

    Victoria büyüleyici bir film ama büyülü olan hikayesi değil, asla. Gece kulübünde tek başına eğlenen bir genç kız, mekan çıkışında bir grup Berlin yerlisinin peşine takılıyor. Adamlar nazik ama çok da tekin değiller. Kızın, Berlin'i dumanlı bir tekno köyü olarak görmekten kaynaklanan bir saflığı var ama gözünü karartan daha çok kalbindeki kelebeğin kanat çırpmaları. Saatler ilerliyor ve genç kız kendisini yeni arkadaşlarıyla küçük bir soygun planının parçası olarak buluyor. Başta işler yolunda gidiyor ama sonra domino taşı gibi her şey birbirinin üstüne devriliyor: Kaçış ve çatışma. Filmin sonlarına doğru gerçekleşen çatışma ilginç bir şekilde akla RAF gerillalarını anlatan The Baader Meinhof Complex’deki heyecanlı çatışma bölümünü getiriyor. Victoria'nın kafası karışık küçük suçluları ile politik  ‘Baader Meinhof' çetesi arasında pek bir benzerlik yok ama her iki film de başka yollardan etkileyici bir sahicilik yakalıyor.

    Victoria'nın anti turistik bir film olması, aynı anda hem sahici hem de sapına kadar romantik bir film olması, onun suç sinemasında özel bir yer edinmesini sağlayabilirdi. Mütevazi bir yer tabii. Ama kesintisiz ve uzun bir plan gibi çekilmesi onu bir deneyime dönüştürüyor. Yorucu doğrusu ama filmin görüntü yönetmeni veya başroldeki güzel oyuncusu kadar yorulmuyorsunuz. Finalde genç kızın Berlin sokaklarında 140 dakika boyunca kesintisiz bir koşturmacanın ardından kollarını yorgunlukla sallayarak yürümesi pek unutulacak gibi değil. Sinema salonunda saygıyla eğilmek istiyoruz.

    Evet, bu film küçük suçluları, klasik ava giden avlanır konsepti içinde anlatan bir tür filmi ama asla küçük bir film değil. Sinema sanatının, konvansiyonel yolların dışına çıktığında ne kadar heyecan verici olduğunu, nasıl tazelendiğini hatırlatıyor. Denemeler yaptığında çok güzel oluyor sinema. Kesintisiz bir çekimle duygu yoğunluğu yakalamaya çalışan Birdman gibi kendini fazla ciddiye alan bir film değil. Herkesin işini kusursuz yaptığı mütevazi bir film bu. O kusursuzların arasına filmin müziklerine imza atan Nils Frahm'ı da ekleyin siz.

    Daha Fazlasını Göster
    Back to Top