Hesabım
    Casuslar Köprüsü
    Ortalama puan
    3,9
    146 Puanlama
    Casuslar Köprüsü hakkında görüşlerin ?

    17 Kullanıcı yorumları

    5
    1 Eleştiri
    4
    6 Eleştiri
    3
    7 Eleştiri
    2
    1 Eleştiri
    1
    0 Eleştiri
    0
    2 Eleştiri
    Sırala
    En yararlı eleştiriler En yeniler En çok eleştiri yazmış üyeler En çok takip edilen üyeler
    KaliteTAKİP
    KaliteTAKİP

    Takipçi 873 değerlendirmeler Takip Et!

    4,0
    5 Aralık 2015 tarihinde eklendi
    'Oyunun ne olduğunu bilmiyorsan bir sonraki hamleyi nasıl hesaplayabilirsin ki?'' Uzun zamandır beklediğim filmlerden bir tanesiydi. Nihayet vizyona girdi ve izleme fırsatı buldum. Spielberg gibi efsane bir yönetmen ekibin başında, Tom Hanks gibi efsane bir oyuncu kameranın karşısında ve senaryo Coen biraderlerin kaleminden çıkma. Bu üç faktör, filmi sinemada izlemek için yeterlidir sanırım. Anlatıldığı dönemin atmosferi mükemmel bir şekilde yansıtılmış. Konu çok başarılı bir şekilde işlenmiş. Yalnız ''kalava1903'' kullanıcısının da dediği gibi yan öykülere biraz daha özen gösterilse çok daha iyi olabilirdi. Görüntü yönetmenliğini de çok beğendiğimi söylemeliyim, kamera açıları harikaydı. Filmin içinde oldukça kaliteli ve yer yer güldüren diyaloglar vardı. Şunu da belirtmeliyim ki bu film bir aksiyon ya da macera filmi değil. Bir biyografi filmi. Beklentilerinizi ona göre şekillendirin derim. Tom Hanks'in ne kadar büyük bir oyuncu olduğunu hepimiz biliyoruz. 14 yıldır Oscar'a aday olamayan usta oyuncu bu kez adaylık alır mı derseniz pek sanmam. Çok ekstra bir performans yoktu ortada. Ama yine de oldukça iyi oynamış. Konusuna biraz değinirsek; Rudolf Abel isimli Sovyet ajanı Amerika'da yakalanıyor ve avukatı olarak James Donovan (Tom Hanks) atanıyor. Daha sonra da Sovyetler bir Amerikan pilotunu ele geçiriyor, Almanlar ise Amerika'lı bir öğrenci olan Frederic Pryor'u sırf yanlış zamanda yanlış yerde bulunduğu esir alıyor. James Donovan, yakalanan Amerikan pilot Francis Gary Powers ve Sovyet Ajanı Rudolf Abel arasında takas yapması için Almanya'ya gönderiliyor. Daha sonra olaylar gelişiyor. Filmden ''Schindler's List ya da Saving Private Ryan'' kadar iyi olmasını beklemeyin derim. Her ne kadar oldukça kaliteli bir yapım olsa da bu filmlerin seviyesine ulaşamamış. Birkaç dalda da Oscar adayı olacak gibi duruyor. Sinemada izlesem mi diye düşünüyorsanız tereddütsüz gidip izlemenizi tavsiye ederim. En azında Spielberg'ün filmini izledim dersiniz. Hiç korkmaz mısın sen? - Faydası olur mu ki?'' iyi seyirler...
    ali sur
    ali sur

    Takipçi 12 değerlendirmeler Takip Et!

    4,0
    10 Aralık 2015 tarihinde eklendi
    Steven Spielberg her saniyede farkını gösteriyor mutlaka bir kalite var başkası çekse bu kadar beğinirmiyim bilmem filmi begendim...
    Turgay Buğdacigil
    Turgay Buğdacigil

    Takipçi 2.066 değerlendirmeler Takip Et!

    3,5
    15 Haziran 2022 tarihinde eklendi
    Senaryosunu, Matt Charman ile Ethan ve Joel "Coen Biraderlerin" yazdıkları ve yönetmen koltuğunda da Steven Spielberg'ün oturduğu “Bridge of Spies”; ABD ile Sovyet Sosyalist Cumhuriyetleri Birliği arasındaki Soğuk Savaş döneminin, 1957 - 1962 arasındaki yaklaşık beş yıllık bir kesitine "projektör" tutulan, "tarihsel bir drama" olarak geliyor karşımıza...

    Gelin isterseniz, ana karakterlerden Rudolf Ivanovich Abel'ı canlandıran Mark Rylance'ın, "En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu" kategorisindeki Academy ve BAFTA Ödüllerini kazandığı; 40 milyon dolarlık bir bütçe ile çekilerek brüt 165.5 milyon dolarlık bir hasılat rakamına ulaşılmış olan bu filme biraz daha yakından bakalım...

    ***

    - 1957 -

    Film:

    "Soğuk Savaşın zirvesi... Birleşik Devletler ve Sovyetler Birliği, birbirlerinin nükleer imkanlarından ve niyetlerinden korkuyorlardı... Her iki taraf da casuslar görevlendiriyor ve birbirlerininkileri avlıyorlardı..."

    "Gerçek olaylardan esinlenilmiştir..."

    Tarzındaki bir giriş notu ile başlar...

    ***

    - Brooklyn -

    Aynaya bakarak, kendi yağlı boya portresini çizmekte olan İngiltere doğumlu KGB ajanı Rudolf Ivanovich Abel, çalan telefonunda işittiklerinin ardından; elindeki çizim çantasıyla, evinden çıkarak kendini sokaklara, sonrasında da metroya atıverir...

    Ancak aynı sırada, diğer iki FBI ajanı (Mark Fichera - Brian Hutchison) ile birlikte Ajan Blasco (Domenick Lombardozzi) ve Ajan Gamber (Victor Verhaeghe) tarafından da yakından takip edilmektedir...

    ***

    Derken...

    Yapmakta olduğu resmi çizmeye devam etmek üzere Brooklyn Köprüsü'nü de gören sahildeki bir banka oturan Rudolf; bankın altına kendisi için bırakılmış olan madeni dolar görünümlü mıknatıslı nesneyi almak suretiyle, yeniden evine döner...

    Döner dönmez de:

    Paranın içine yerleştirilmiş olan bir kağıda yazılı mesajı okumayı bitirip soyunarak, banyoda dişlerini fırçalamaya başladığında da kapısına; kendisine "Albay" şeklinde hitap eden federaller dayanır...

    Ve...

    Evinde de, genel bir arama başlatılır...

    Fakat Rudolf, paletindeki boyaları temizleme bahanesiyle, mesajın yazılı olduğu pusulayı çoktan yok etmiştir bile...

    ***

    "Watters, Cowan & Donovan Avukatlık Şirketi'nin" ortaklarından James "Jim" B. Donovan (Tom Hanks), iş yerine giriş yaptığı anda; kendisini kapıda karşılayan ortağı Thomas "Tom" Watters Jr. (Alan Alda), eşyalarını sekreteri Alison'a (Rebekah Brockman) bırakarak hemen içeriye gelmesini söyler...

    Zira yakalanan Sovyet casusunun savunmasının, Jim aracılığıyla üstlenilmesinin istendiğini belirtmek amacıyla gelmiş olan Lynn Goodnough (John Rue), çantasındaki iddianame dosyası ile içeride beklemektedir...

    Neden mi, böyle olmuştur...

    Çünkü Rudolf'un talep edebileceği tanıdık bir avukat bulunmamaktadır ve Federal Mahkeme de o yüzden, avukat tayini için doğrudan Baro'ya başvurmuştur...

    Baro komitesi de oybirliğiyle; sigorta avukatı Jim'i, Rudolf'un avukatı olarak tayin etmiştir...

    Herkesin nefretini kazanmak pahasına Jim, işi kabul edecektir...

    Bu davadaki yardımcısı da, şirketin genç avukatlardan Doug Forrester (Billy Magnussen) olacaktır...

    ***

    Akşam yemeğinin yenildiği masa da, Donovan ailesinin diğer üyelerinden; Jim'in bu davayı almasından hoşnut olmadığı oldukça açık olan Jim'in karısı Mary (Amy Ryan) ile küçük oğlu Roger (Noah Schnapp) ve kızları Peggy (Jillian Lebling) ile Carol'da (Eve Hewson) mevzuya dahil olurlar...

    ***

    Neyse...

    1941 yılından bu yana New York barosu avukatlarından biri olan Jim, üç dava maddesi ve on dokuzu aşan eylemden ötürü suçlanan müvekkili Rudolf ile tanışmak üzere tutuklu olduğu hapishaneye gider...

    Orada Rudolf'dan; kendisine, ABD hükümetiyle işbirliği yapması halinde daha fazla suçlamada bulunulmayacağı ve hatta üstüne para verileceğinin vaat edildiğini de öğrenir...

    Ama Jim'in, avukatı olarak kendisini temsil etmesini kabul eden Rudolf, bu teklifi anında geri çevirmiştir...

    ***

    Öte yandan...

    Bir otel odasındaki Francis Gary Powers (Austin Stowell), Joe Murphy (Jesse Plemons) ve diğer ikisinden (Geoffrey Rude - Michael Rempen) daha oluşan dört askeri pilota, yalan makinası yöneticisince (Michael Pemberton); artık CIA adına, Sovyetler Birliğinde casusluk faaliyeti yürütecekleri ve bundan kimseciklere söz etmemeleri gerektiği tembihlenmektedir...

    ***

    Jim cephesindeyse işler, pek de istenildiği biçimde ilerlememektedir...

    Örneğin davanın yargıcı Mortimer Byers (Dakin Matthews); Rudolf'un, nihayetinde alçak bir Sovyet casusu olması sebebiyle, Jim'in üç haftalık ek süre isteğini geri çevirmiştir...

    Üstelik Jim'i gizlice takip eden ve onun ABD anayasasına bağlılık ile mesleki ahlaktan taviz vermeyecek bir avukat olduğunu tahmin edemeyen CIA ajanı Hoffman (Scott Shepherd); Jim'den, müvekkili ile yapacağı görüşmelerin ayrıntılarını, kendilerine de vermesini ister...

    Elbette Jim, böyle düşünmemektedir ve kesinlikle buna meyletmez de...

    ***

    - Peşaver Hava İstasyonu, Pakistan -

    Özel kameralarla donatılmış ve Sovyetler Birliği toprakları üzerinde gizlice uçuş yapacak U - 2 casus uçaklarının konuşlandırıldığı bir üs...

    ***

    Çok geçmez...

    Jim'in her türlü talep ve iddiasını geri çeviren, diğer pek çok Amerikalı gibi henüz daha ilk okuldayken beyni yıkanmış olan Amerikan milliyetçisi yargıç Byers sayesinde, zor geçeceği açıkça ortada olan yargılama süreci de başlar...

    Söz konusu bu "beyin yıkama" hususunu nasıl mı anladık?

    Tabii ki de, Jim'in oğlu Roger'ın; okuldaki propaganda esnasında yaşadıklarından sonraki davranışlarından...

    ***

    Yetmez...

    Yargılama sürecinin görüntülü ayrıntılarının, medyaya da yansımış olması nedeniyle; işine gidiş gelişlerde toplu ulaşımı kullanan Jim'in vaziyeti de, gün geçtikçe daha da berbat bir hal almaktadır...

    Öyle ki, oğlu Roger dahil bütün Amerikalılar Jim'e, hain bir komüniste yardımcı olan avukat gözüyle bakmaktadırlar...

    Zaten 25 Ekim 1957 tarihindeki ilk celsede jürinin, üç buçuk saatlik bir sürede oybirliğiyle aldığı karar ile olumsuz sonuçlanmış ve üç dava konusunda da suçlu bulunan Rudolf hakkındaki hükmün, 15 Kasım'daki son duruşmada açıklanmasına karar verilmiştir...

    ***

    Bunun üzerine yargıç ve karısı Millie Byers'ı (Le Clanché du Rand) evinde ziyaret eden Jim yargıca; Rudolf'u, idam ettirmek yerine hapiste tutmasını önerir

    Böylelikle Rudolf, gelecekte Rusların eline düşebilecek bir Amerikan casusu ile takas edilebilecektir...

    Jim'in bu fikrini mantıklı bulan yargıç, 15 Kasım'daki duruşma da; salondakilerin tüm itirazlarına karşın, idam yerine 30 yıllık bir hapis cezasına karar vermekle yetinir...

    Ki Jim daha, ailesinin ve şirketinin güvenliği de tehlikeye atarak, temyize gitmeyi de planlamaktadır...

    ***

    Uzatmayalım...

    Temyiz de, ilk mahkemenin 30 yıllık cezasını onaylar...

    Yalnız Peşaver'deki üs den havalanan U - 2 casus uçağını düşüren Sovyetler de, Amerikalı pilot Francis Gary Powers'ı esir alarak 10 yıl hapse mahkum etmiştir...

    Zamanında yaptığı isabetli uyarısında haklı çıkan Jim şimdi, CIA Başkanı Allen Welsh Dulles'ın (Peter McRobbie) talimatıyla; bu iki casusun takası gayesiyle Demokratik Alman Cumhuriyeti'n de yürütülecek diplomatik temasların gerçekleştirilmesini sağlayacaktır...

    Hem de kesinlikle devlet görevlisi unvanını taşımayan sivil bir avukat olarak ve Doğu Almanya'da göz altına alınan Amerikalı iktisat öğrencisi Frederic Pryor'ın (Will Rogers) durumunu dikkate almadan...

    Dakika 65...

    Vizyona girdiği yıl sinema salonunda izlediğimiz filmin geride kalanın da sizleri, pek çok "ters köşe" sürprizi de bünyesinde barındıran 77 dakikalık bir bölüm daha bekliyor olacak...

    Keyifli seyirler,
    rudeonerudeone
    rudeonerudeone

    Takipçi 1.698 değerlendirmeler Takip Et!

    4,5
    27 Şubat 2016 tarihinde eklendi
    Bir başka Spielberg-Hanks buluşması. Yazarlar Coen Kardeşler. Soğuk Savaş'ın zirve yaptığı yıllar. Karlı Berlin sokakları, bir yandan "duvar"ın örüldüğü. Paltolu, fötr şapkalı, ciddi insanlar. Casuslar. "Bridge of Spies"ı benim için çekici kılan pek çok şey var. Atmosfer ve oyunculuklar, filmi yüceltmeyi başarıyor. Gerçek olaylardan esinlenilmesi de cabası. Unutmadan burada Tom Hanks dururken "The Martian" ile Matt Damon'ın (ki kendisi öteden beri beğendiğim bir oyuncudur) Akademi adaylığı kazanması son yıllarda Akademi Ödülleri'ne itibar vermememi haklı çıkaran bir başka yanlış tercih olmuş bana kalırsa. Dillere destan bir performanstan bahsetmiyorum, ancak yine de yapması gereken her şeyi yapan Hanks, Damon'a nazaran çok daha ön planda ve başarılı. Spielberg'ün sinema tarihindeki yerinden bahsetmenin yersiz olduğu aşikar. Yine kalburüstü, göz kırpmadan izleten bir film ortaya çıkarmış. Her zaman olduğu gibi yine Amerika'yı çok üst düzey, Rusya ve Almanya'yı işkenceci, yeri geldiğinde ezik gösterme yaklaşımı bu filmde de var, ancak 2016 yılında hala, vaktinde çekilen ve hala çekilmekte olan pek çok Türk filminde de yapıldığını unutarak, propaganda yapılıyor diye filmlerin üzerini baştan çizme fikrine katılmıyorum. Sonuçta bir Hollywood filmi, belli ölçülerde bunlar yıllardır yapılıyor. Durum bu. Sinemanın böyle bir tarafı da var. Spider-Man kötü adamların hakkından gelmek üzere gökdelenlerin arasında salınırken, durup dururken Amerika Birleşik Devletleri bayrağının önüne konup, arka planda kahramanlık ezgileri yükselirken bir kez daha zıplıyor. Ancak sinemasal anlamda diğer başarılarını göz ardı etmek, emeği geçenlere haksızlık olacaktır. Akademi Ödülleri karnesi nasıl olur bilemiyorum ama, senenin rahatlıkla tercih edilebilecek filmlerinden biri.
    Ugur Tazegül
    Ugur Tazegül

    Takipçi 672 değerlendirmeler Takip Et!

    3,5
    25 Aralık 2015 tarihinde eklendi
    Bu çok değerli filmde bunları söylemek istemezdim ama değinmem gereken iki nokta var. Birincisi bu kaliteli, üst düzey ekibi olan, her yerde eleştirileri çok iyi ve puanı yüksek olan bir filmi; bu kadar az salonda vizyona sokup, saçma sapan filmleri yüzlerce salonlarda vizyona girmesi esefle kınıyorum ve çok yadırgıyorum. İkinci ve can sıkıcı olanı da bugün 21:15 Palladium Cinemaximum' da izlediğim filme tamı tamına yarım saat reklam koyan Cinemaximum'a da tepkimi buradan gönderiyorum. Zaten film başlamadan önce salonda büyük bir protesto oldu. Aynı salonda olanlar vardır belki. Film dışı eleştirilerimizi de yaptığımıza göre filme geçebiliriz. Evet bu film için şöyle bir betimlemeyi uygun gördüm. Bir restorana gittiniz ve bir yemek sipariş ettiniz. Yemeğin şefi, aşçısı, mekanının sahibi, kullanılan malzemeler ve yemeği sunan kişilerin hepsi kaliteliyse bu yemek kötü olur mu ? Aynı mantıkla yönetmeni Steven Spielberg, Senaristeleri Coen kardeşler ve başrolü Tom Hanks olan bir filmin de kötü olması beklenmezdi herhalde... Filmin teması çok açık ve net bir şekilde belirtilmiş. " Dik Duran Adam " Abd ve Sovyetler arasındaki casus hikayelerini ele alan bir film. Dönemini ve soğuk savaşı çok güzel gösteren, genel olarak ağır ilerleyen ama izleyiciyi hiç kaybetmeyen, biraz komik, biraz dramatik ve biraz da gerilim dolu bir film. Tom Hanks'e şapka çıkarmak lazım. Bu yaşta hala üst düzey performansla oynuyor helal olsun. Film için Oscar adaylığı oldukça mümkün. Ben aday olmasına kesin gözüyle bakıyorum. Ama kazanma şansı pek o kadar yüksek değil. Benim 2015 yılı içerisinde izlediğim en iyi 3-4 filmden birisiydi kesinlikle. Kaçırmayın derim. İyi seyirler... 7.9/10
    Mert H
    Mert H

    Takipçi 1.341 değerlendirmeler Takip Et!

    3,0
    28 Mart 2019 tarihinde eklendi
    İyi bir prodüksiyon ve belgesel tadında bir hikaye içeren film. Ancak filmin konusu işlenirken klasik olarak Amerikan milliyetçiliği yapılarak, "Amerikalılar çok iyi, bize karşı olanlar çok kötü!" mesajı her yere sıkıştırılmış. Ortalamanın üstünde olacakken bu ögeler sebebiyle ortalamada kaldığını düşünüyorum.
    Deniz O.
    Deniz O.

    Takipçi 170 değerlendirmeler Takip Et!

    4,0
    22 Ocak 2016 tarihinde eklendi
    Herkes James Donovan gibi tarafsızca, hiç bir bakış açısı olmadan bakabilseydi, dünya nasıl bir yer olurdu? Temel inançlarımız, taraf tuttuklarımız, tutunduklarımız olmasa sıcak veya soğuk savaş olur muydu? Berlin'e duvar örülür müydü? O en azından fiziksel olarak görülüyordu... İsmi, etiketi ne olursa olsun görülmeyen duvarlar; işte onları fark etmek için yıllar değil belki yüzlerce kez yaşamak gerekir.

    Bu sadece bir casusluk savaşı filmi değil, bu insan zihninde oluşan kalıplaşmış duygu, düşünce, inanışların insanlığı esir edişi, ve bu sebeple ayrılmış zihinlerin arasındaki tel örgülü köprülerin filmidir. Kendini zihni ile bütünleştirmeyen bir avukatın tarafsız bir şekilde müzakere yollarını bulması ile ilgili bir filmdir. Bu sezgileri ile hareket eden Donovan’ın zihinleri nasıl besleyerek ulvi amacına ulaşmasının yoludur. Amerika’da yakalanan Rus casusunu savunmak için başvurduğu yol; Amerikan adalet sistemin muhteşem olduğu ve savunduğu değerler...

    Onun için her insan aynıdır, aynı haklara sahiptir, birdir... CIA ajanı Alman kökenlidir, kendisi İrlanda, Ivanovich İngiliz doğumlu Rus... Kökeninde bunların bir anlamı yoktur. Onun için öğrenci olarak hapiste tutulan kişi ile savaş esiri olan subay arasında bir fark yoktur. Köprünün sonunda teslim edilen Rudolf Ivanovich Abel’in arkasından onun iyi olmadığını görmek için köprüyü terk etmeden bakar...

    İşte olunması gereken yer orasıdır; köprünün tam ortası; yargısız, tarafsız, etiketsiz, düşüncelerden bağımsız, ne geçmişte ne gelecekte...

    Donovan: Sen hiç endişelenmez misin?
    Rudolf Abel: Bunun yararı olur mu?
    Özgür A.
    Özgür A.

    Takipçi 41 değerlendirmeler Takip Et!

    4,0
    29 Kasım 2015 tarihinde eklendi
    atmosferi o kadar etkileyici ki görsel bir şölen adeta. diyalog ağırlıklı bir film olması ve süresinin uzun olması biraz sıkıyor ama kesinlikle izlenmesi gereken bir film. hoşuma gitmeyen yönü ise fazlasıyla amerikan milliyetçiliği yapılmış olması.
    Önder Y.
    Önder Y.

    Takipçi 72 değerlendirmeler Takip Et!

    3,5
    28 Kasım 2015 tarihinde eklendi
    Film uzun,ağır işliyor,ama gayet güzel olmuş.İkinci bölümde film asıl konuya giriyor.Tom Hanks yine çok iyi.Sabırla izleyin,beğeneceksiniz.
    theyurdal
    theyurdal

    Takipçi 561 değerlendirmeler Takip Et!

    2,0
    22 Nisan 2016 tarihinde eklendi
    normalde tom hanksin filmleri çok iyi olurdu ama bunda çok siyasi içerik ve çokta sıkıcı geldi izlerken
    DthepYEK
    DthepYEK

    Takipçi 233 değerlendirmeler Takip Et!

    4,0
    29 Kasım 2015 tarihinde eklendi
    Bu çok değerli filmde bunları söylemek istemezdim ama değinmem gereken iki nokta var. Birincisi bu kaliteli, üst düzey ekibi olan, her yerde eleştirileri çok iyi ve puanı yüksek olan bir filmi; bu kadar az salonda vizyona sokup, saçma sapan filmleri yüzlerce salonlarda vizyona girmesi esefle kınıyorum ve çok yadırgıyorum. İkinci ve can sıkıcı olanı da bugün 21:15 Palladium Cinemaximum' da izlediğim filme tamı tamına yarım saat reklam koyan Cinemaximum'a da tepkimi buradan gönderiyorum. Zaten film başlamadan önce salonda büyük bir protesto oldu. Aynı salonda olanlar vardır belki. Film dışı eleştirilerimizi de yaptığımıza göre filme geçebiliriz.

    Evet bu film için şöyle bir betimlemeyi uygun gördüm. Bir restorana gittiniz ve bir yemek sipariş ettiniz. Yemeğin şefi, aşçısı, mekanının sahibi, kullanılan malzemeler ve yemeği sunan kişilerin hepsi kaliteliyse bu yemek kötü olur mu ? Aynı mantıkla yönetmeni Steven Spielberg, Senaristeleri Coen kardeşler ve başrolü Tom Hanks olan bir filmin de kötü olması beklenmezdi herhalde...

    Filmin teması çok açık ve net bir şekilde belirtilmiş. " Dik Duran Adam " Abd ve Sovyetler arasındaki casus hikayelerini ele alan bir film. Dönemini ve soğuk savaşı çok güzel gösteren, genel olarak ağır ilerleyen ama izleyiciyi hiç kaybetmeyen, biraz komik, biraz dramatik ve biraz da gerilim dolu bir film. Tom Hanks'e şapka çıkarmak lazım. Bu yaşta hala üst düzey performansla oynuyor helal olsun.

    Film için Oscar adaylığı oldukça mümkün. Ben aday olmasına kesin gözüyle bakıyorum. Ama kazanma şansı pek o kadar yüksek değil. Benim 2015 yılı içerisinde izlediğim en iyi 3-4 filmden birisiydi kesinlikle. Kaçırmayın derim. İyi seyirler... 7.9/10
    Marilyn
    Marilyn

    Takipçi 21 değerlendirmeler Takip Et!

    3,5
    30 Nisan 2016 tarihinde eklendi
    Tom Hanks başlı başına filmi izleme sebebi. Biraz durağan evet, fakat bir kullanıcının dediği gibi ilk 10 dakikada filmden birşey bekleyip sonra filmi berbat diye yaftalarsınız sanıyorum kaybeden siz olursunuz. Konusu itibariyle pek aksiyona da gerek duyulmayan bir yapıt. Aslında bazı sahnelerde dönemin zorluklarını, şartlarını yansıtacak görselliklere biraz daha değinilseydi 10 numara bir film olurdu muhtemelen izleyen insanların beklentisi de o yönde olduğu için beklenti karşılanamadı. Austin Stowell hariç oyunculuklarını da oldukça beğendim. Tarihi yapıtları seven insanların zevkle izleyebileceği bir film.
    Nurullah Z.
    Nurullah Z.

    Takipçi 20 değerlendirmeler Takip Et!

    0,5
    13 Aralık 2015 tarihinde eklendi
    Film çok ağır ilerliyor. Sıkıcı. Spielberg'in diğer filmleri gibi her tarafından buram buram Amerikan milliyetçiliği akıyor. Amerika'yı övmeler ve sempatik göstermeler falan. Sırf oscarlar için çekilmiş belli. Filmde aksiyon yok, sonu başından belli, yaratıcı hiç bir şey yok. Aynı türdeki filmlerden hiç bir artısı yok. Hollywood'un en kötü rol yapan aktörlerinden biri olan (Forrest Gump hariç) Tom hanks başrolde. Bu film internette bile izlenmez. Kotanıza yazık. Verdiğim paraya acıdım, yazık oldu.
    bkaratay
    bkaratay

    7 değerlendirmeler Takip Et!

    3,0
    7 Aralık 2015 tarihinde eklendi
    Tom hanks hatrına seyrettim.filmde beklediğim bazı sahneler vardı ama gerçekleşmedi film çok ağır ilerledi.çok sıkıldım.
    Rain M.
    Rain M.

    18 değerlendirmeler Takip Et!

    3,5
    29 Kasım 2015 tarihinde eklendi
    Filmin başlangıcı sıkıcı ve oldukça yavaş. İlerledikle özellikle 2. yarıdan itibaren film kendini buluyor. Atmosfer gerçekten dönemi yansıtıyor. Bence vizyondaki çoğu filmden iyi durumda ve izlenilmeli. Ancak yaşı küçük olanlar veya tarihi bilgisi zayıf olanlar gitmesin çünkü anlayamayabilirler.
    Daha Fazlasını Göster
    • En son Beyazperde eleştirileri
    • En İyi Filmler
    • Basın Puanlarına Göre En İyi Filmler
    Back to Top