Hesabım
    Kanlı Tatil
    BEYAZPERDE ELEŞTİRİSİ
    1,0
    Çok Kötü
    Kanlı Tatil

    Korkudan sıkılmaya doğru bir koşturmaca...

    Yazar: Burçin Aygün

    Sinema dünyasının, dolayısı ile sinema aşıklarının korku janrına ait birbirinden “dikkat çekici” yapımlarla olan imtihanı devam ediyor. Türü ne olursa olsun işin ticari yönünü öne çıkartan, daha doğrusu bunu her şeyin tepesinde gören zihniyetin zehirlediği damarlar hızla genişliyor, beyazperdede bambaşka dünyalara gitmek isteyen izleyiciyi, gerçek hayatın boğucu yüzüne mahkum etmeye devam ediyor.

    Pek tabii her film, türü ne olursa olsun seyirciye bir “hayal satmak” zorunda değil. Zaten sinema sanatının varoluş sebebi de bu değil. Lakin vizyona sunulan ve reklam stratejisini “yine türü fark etmeksizin” duygusu ne olursa olsun “hayaller” üzerine kuran projelerin bunu başaramaması kabul edilebilir bir şey değil. Hele ki siz üretici olarak müşterilerinize korku ve dehşet garantisi verip, gergin bir serüvene çıkacağınız mesajını yinelerken.

    Eleştirimizin konusu olan Kanlı Tatil filmi de çok yazık ki bu örneklerden bir tanesi. Daha önce benzer türde iki ayrı filme daha imzasını atan genç yönetmen Alastair Orr, farklı kültürlerin sunduğu korku figürlerini gözüne kestirmiş, bunlar içerisinden Meksika’nın meşhur Çupakabra mitini hikayesine konuk etmiş. Normalde özellikle de küçükbaş hayvanlara dadanan, neye benzediği tam olarak bilinmeyen ve daha çok kurbanlarının vücudundaki tüm kanı emerek beslendiği iddia edilen Çupakabra, Kanlı Tatil’in dehşet saçanı olmuş.

    Konu ise bir hayli tanıdık. Hayata atılmaya beş kala, gerçek çarkların arasındaki dişlilerden biri olmadan önce son kez kafalarını dinlemek isteyen bir grup genç, yabancı bir memleket, sakın oraya gitmeyin diyen bir yerli ve söz dinlemeyen, dik başlı kahramanlarımız. Panama’daki harika tatillerini, pek çok ölümün olduğu bir ormanda devam ettirmek isteyen zihni sinir gençlerimiz tahmin edeceğiniz üzere belalarını da kısa sürede buluveriyorlar.

    Kanlı Tatil sıradan bir gençlik korku filmi olarak başlıyor ve neredeyse ilk yarısının tamamında gerilim seviyesi “hiç olmadan” karakterlerin şakalaşmalarını, yaptıkları geyikleri ve artık yeter dedirtecek kadar uzatılan “çiftleşme arzularını” perdeye yansıtıyor. Kanımızın ısınması icap eden ve haklarında sınırlı sayıde bilgi edinebildiğimiz kurbanlarımız gülüyor, eğleniyor, sarhoş oluyor, öpüşüyor, öpüşüyor, öpüşüyor ve size de sıkılmaktan başka bir seçenek bırakmıyor. Bahsi geçen ormana gidene kadar neredeyse 1 saatinizi harcadığınız hikayede, ikinci kısım da pek ümit vaat etmiyor. Daha filmin başında adı geçen ve merakla beklediğimiz Çupakabra ürkütücü çığlıkları ile sağda solda dolaşıyor, gizleniyor ve sinemaseverler olarak bizler de, aval aval bakan şaşkın karakterlerin aptallıklarını izliyoruz.

    Evet, pek çok yeni nesil korku filmi benzeri durumları yaşatıyor ancak Kanlı Tatil sizleri amaçsızca perdeye baktırıyor, bir şey olacak mı, diyerek dakikaları saymanıza sebep oluyor. Ne kovalamaca heyecan veriyor, ne dostlarımız için üzülebiliyorsunuz, ne şaşırtıcı bir sürpriz bizi bekliyor ne de korku duymak adına bir tecrübe yaşıyorsunuz. Sadece bağıran, kaçan, manasızca saçmalayan bir grup genç ve arada bir volume yükselten “jump-scare” maksatlı ses efektleri.

    Korku ve gerilim türünün uslanmaz bir fanatiği olan beni bile bunalıma sürüklemeyi başaran Kanlı Tatil, internet, sosyal medya ve TV’lerin gücüne yaptığı göndermeler haricinde her açıdan hedefi ıskalayan, ürkütmekten çok sıkıntı krizlerine sürükleyen “ ne yazık ki olamamış” bir film.

    burcinaygun@gmail.com

    Daha Fazlasını Göster
    Back to Top