Hesabım
    Müttefik
    Ortalama puan
    3,8
    103 Puanlama
    Müttefik hakkında görüşlerin ?

    15 Kullanıcı yorumları

    5
    5 Eleştiri
    4
    2 Eleştiri
    3
    4 Eleştiri
    2
    4 Eleştiri
    1
    0 Eleştiri
    0
    0 Eleştiri
    Sırala
    En yararlı eleştiriler En yeniler En çok eleştiri yazmış üyeler En çok takip edilen üyeler
    Turgay Buğdacigil
    Turgay Buğdacigil

    Takipçi 2.094 değerlendirmeler Takip Et!

    3,5
    9 Mart 2022 tarihinde eklendi
    "Casablanca" (1945) ile "Mr. & Mrs. Smith" (2005) den sağlam esintiler taşıyan senaryosunu Steven Knight'ın yazdığı ve yönetmen koltuğunda Robert Zemeckis'in oturduğu “Allied”; II. Dünya Savaşı atmosferindeki, yoğun gerilim içindeki bir drama olarak geliyor karşımıza...

    Gelin isterseniz, büyükçe bir kısmının dönemin ruhunu yansıtan dekor (Raffaella Giovannetti - Gary Freeman), kostüm (Joanna Johnston), makyaj (Beverley Binda) ve görsel efektlerde (Kevin Baillie) kullanıldığını düşündüğümüz yaklaşık 85 milyon dolarlık bütçesine karşın sağladığı 119,5 milyon dolarlık hasılat ile yapımcılarını hayal kırıklığına uğrattığını tahmin ettiğimiz bu filme biraz daha yakından bakalım...

    Fransız Fas 1942...

    Almanya'nın Fas Büyükelçisine (Anton Blake Horowitz) karşı düzenlenecek bir suikast de yer almakla görevlendirilen Kanada Kraliyet Hava Kuvvetlerinin istihbaratçı pilotlarından Yarbay Max Vatan (Brad Pitt), paraşütle çöle inerek yürümeye başlar...

    Çok geçmez ve bu yürüyüşün ardından Max, kendisine bir evlilik alyansı da veren Faslı bir sürücünün (Vincent Ebrahim) kullandığı bir otomobil ile alınarak Gitanes isimli bir otelin giriş kattaki, Nazi yanlısı Avrupalı müşterilerinin doldurduğu restoranı "Rivoli" nin önüne doğru götürülmektedir...

    Zaten itinayla hazırlanmış olan özel kimlik kartları ve pasaportlar ile para, şık bir sivil kıyafet ve silahları da içinde ihtiva bir çanta da arka koltukta kendisini beklemektedir...

    Elbette otelin önünde, bagajına çantasını da yerleştirebileceği, kendisine tahsis edilmiş bir otomobil ile giydiği mor kıyafetten tanıyacağı karısı yani aslında, suikasttaki ortağı Marianne Beauséjour'de (Marion Cotillard), otelin lobisinde hazır olacaktır...

    Londra'da hazırlanan kurguya göre Maurice Berne adını kullanan ve Paris'te yaşamakta olan Max, çalışmakta olduğu fosfat madeni şirketinden aldığı altı haftalık izinle, Nazi işgali altında bulunan Kazablanka'daki karısının ziyaretine gelmiştir...

    Böylelikle yeniden buluşan çift, hasret gidermek bahanesiyle Alman ve Fransız arkadaşlarından izin alarak, araçlarına atladıkları gibi evlerine geçerler...

    Bu arada Marianne'nin de, üyelerinin pek çoğu deşifre olup Nazilerce öldürüldükten sonra Fransa'dan kaçan Fransız Direnişçilerden biri ve şimdilik de görünürdeki tek sorunun; bir Parisli ("Parisien") olan Max'in Fransızcayı, Québec aksanı ile konuşması olduğunu belirtmiş olalım...

    Neyse...

    Ertesi sabah uyandıklarında kahvaltıya giden çiftten Max, kafede oturup gelen geçen dostları gülümseyerek selamlarken; kendisini Marsilya'da sorgulamış olan bir Nazi subayı (Michael McKell) ile neredeyse göz göze gelir...

    Telefon ederek merkeze ihbar da bulunmak üzere kafenin verandasından ayrılıp otelin içine geçtiğinde de bu subay, risk almak istemeyen Max tarafından öldürülerek etkisiz hale getirilir...

    Marianne ise Max'i, yiyip içerek eğlenmekte oldukları lüks mekanda; Monique'in (Camille Cottin) kocası Claude'un (Xavier de Guillebon) tanıştırmak istediği Parisli Vincent'ın (Vincent Latorre) elinden kurtarır...

    Zira Vincent'ta yeterince tehlikelidir...

    Derken...

    Poker tutkunu Gestapo subayı Hobar (August Diehl) engelini de, türlü hileler de içeren becerilerle aşan Max; Büyükelçinin, ertesin gün yapılacak olan, suikastın gerçekleştirileceği davetine katılmaya hak kazanır...

    Silahların konuştuğu bu başarılı operasyonun ardından Max Marianne'i, Londra'ya birlikte giderek evlenmeyi teklif etse de...

    Marianne'in henüz İngiltere vizesi mevcut değildir...

    Üç hafta sonra Londra'daki karargahta dostu da olan komutanı Frank Heslop'tan (Jared Harris) gerekli oturma izinlerinin çıktığını öğrenen Max; Heslop'un bu işin yürümeyeceğini belirtmesine rağmen, savaşın tam da ortasındayken Marianne ile evleniverir...

    Öyle ki, hamile kalan Marianne doğumu; Alman uçaklarının Londra'yı bombaladıkları bir ortamda, yatırıldığı hastanenin bahçesindeki bir sedyenin üzerinde yapar...

    Böylelikle de Max ve Marianne'nin, (Pearl ve Luna Rumbelow kardeşlerin canlandırdığı) Anna adını verdikleri bir kızları olur...

    Bir yıl sonra...

    Karısının vermeyi planladığı parti için onunla beraber mantar toplayarak eve dönen Max, aldığı acil bir telefon sonrasında karargaha gitmek zorunda kalır...

    Ancak orada duyacakları pek de hoş şeyler değildir...

    Çünkü Marianne, Alman casusu olmakla itham edilmektedir...

    Eğer bu bilginin doğruluğu kanıtlanırsa, resmi prosedürlere göre Marianne'i bizzat Max'in öldürmesi gerekeceği gibi suç ortağı olduğu belirlenirse Max'de vatana ihanet sebebiyle asılarak idam edilecektir...

    İşte bu nedenle Marianne, İngiltere'nin savaş dönemindeki gizli örgütlerinden Özel Harekat Yönetimince; ters köşe şaşırtmaca içeren ve kısaca "mavi boya" olarak tanımlanan bir teste tabi tutulacaktır...

    Dakika 60...

    Geride sizleri, büyük bir ilgi ve merakla izleyeceğinizi umduğumuz; gizem ile romantizmin zirve yapacağı 64 dakikalık bir bölüm daha bekliyor olacak...

    Naçizane önerimiz de:

    Olumsuz yorum ve puanlara aldırmadan; favori yönetmenlerimizden Zemeckis'in, bu filminin de, tadını çıkartmanız şeklinde...

    Keyifli seyirler,
    Şahin C.
    Şahin C.

    10 değerlendirmeler Takip Et!

    5,0
    13 Aralık 2016 tarihinde eklendi
    şöyle ki; film bir savaş filmi değil zaten. ve ben hafif güzel bir dram izledim. beğenmeyenleri anlayabiliyorum aslında çünkü iki iddialı isim başrolde ve biz çıtayı yüksekten açtık. aslında çıtasız bakıldığında küçük ince detayları gördüğünüzde filmin büyüsünü nasıl sihirli hale getirdiğini anlıyorsunuz. spoiler: filmin sonu, bu filmi unutulmaz kılan cinstendi.. olmasın isterdim ama oldurmuşlar :)
    rudeonerudeone
    rudeonerudeone

    Takipçi 1.698 değerlendirmeler Takip Et!

    3,5
    20 Şubat 2017 tarihinde eklendi
    Oldukça iddialı bir oyuncu kadrosu var ve bunun sonucunu da alıyor açıkçası. Cotillard her rolde olduğu gibi yine çok başarılı. Brad Pitt'in kariyerinin vasat performanslarından biri olarak gördüm. Yine de her daim "esas oğlan" rolünde perdede görünmesi bile fark yaratıyor. Sürükleyici bir romantik-gerilim. Yılın en iyilerinden değil belki ancak önceden kanıtlanmış formülleri bir daha uygulamasına rağmen eli yüzü düzgün, izlenebilir bir yapım. Yalnız özellikle filmin başlarında Zemeckis'in tarzından olacak, bilgisayar ile oluşturulduğu bayağı belli, yapay bazı sahneler vardı. Tüm mekanlara gidilmiyor ve ara sıra böyle teknolojiden faydalanılıyor tabii ki ancak bu filmde onu pek yedirememişler gibi geldi bana. Biraz göz tırmaladı. İkinci Dünya Savaşı espiyonaj filmleri gibi başlayıp romantizme ağırlık veriyor. Başarılı.
    Baris Ö.
    Baris Ö.

    Takipçi 74 değerlendirmeler Takip Et!

    2,5
    27 Mayıs 2019 tarihinde eklendi
    Oyuncuların üst düzey olduğu ama nedense izlerken bir sonraki adımı tahmin ettiğiniz yavan bir ikinci dünya savaşı temalı film olmuş. Marion Cotillard'ın oyunculuğunun göze hoş geldiği ama bir o kadar Brad Pitt'in sönük kaldığı bir yapım gibi. Konusu itibari ile çift taraflı ajan hikayesine dayanan yapım yavaş ilerleyen ve aksiyonun çok az bir bölümde göze çarptığı bolca zamanınızın ve ikinci dünya savaşı teması aşerdiğiniz bir anda seyredilmesini tavsiye ederim. Orta kıvam seyri rahat ve bir o kadar çok akılda kalmayan bir yapım olmuş.
    Engin Yüksel
    Engin Yüksel

    Takipçi 1.458 değerlendirmeler Takip Et!

    3,5
    11 Aralık 2016 tarihinde eklendi
    gerçek bir öyküden esinlenilmiş olduğunu düşündüğüm uzun bir yapım olmasına rağmen cesur sahneleriyle asla sıkmayan iyi bir yapım 7/10
    Ugur Tazegül
    Ugur Tazegül

    Takipçi 672 değerlendirmeler Takip Et!

    4,0
    4 Ocak 2018 tarihinde eklendi
    efsane yönetmen Robert Lee Zemeckis yine kaliteli bir filme imza atmış

    film, ikinci dünya savaşı zamanında geçen bir casusluk filmi. ama öyle her sahnesinde aksiyon kaynayan, uçaktan uçağa atlamalı ve hatta atlarken havada şarjör değiştirmeli bir aksiyon filmi beklemeyin, yanılırsınız. daha çok bir adamın, çok sevdiği karısı için neler yapabileceğine dem vurmuş bir film demek doğru olur sanırım. ilk yarıda istihbarat subayı max vatan (brad pitt) ve fransız direnişçi marianne beausejour (marion cotillard)’un alman büyükelçisine suikast düzenleme hazırlık sürecine ve bu süreç içinde hafif hafif ikilimizin birbirlerinden hoşlanma, göz süzme, bahaneyle birbirine sokulma, sarılma ve en nihayetinde aşık olma sürecine tanık oluyorsunuz. yani aksiyondan çok çiftin birbirine aşık olma sürecini izliyorsunuz. sıkılabilirsiniz, yan taraftan ve hatta iç dünyanızdan offlamalar puflamalar gelebilir ama dikkate almayın, sabırla bekleyin derim. ikinci yarı çok daha güzel çünkü. bu bağlamda filme, daha sonra açılan filmlerden diyebiliriz aslında.

    ikinci yarıda birbirlerine iyice aşık olan ve dünya evine giren ve hatta bir de bebekleri olan çiftimizden marianne’in casuslukla suçlanmasıyla, max’in çok sevdiğini karısının suçsuz olduğunu kanıtlamaya çalışmasıyla, bir yandan, “acaba olabilir mi? yoksa hakikaten casus mu? diye marianne’in gerçekten de casus olup olmadığını merak etmekle, max’in, uygulanan 72 saatlik ‘mayi boya prosedürü’ sırasındaki o içine kurt düşmüş, tedirgin, sancılı anlarını izlemekle, “acaba kanıtlayabilecek mi?” sorusunun cevabını merakla beklemekle geçip gidiyor.

    Spoiler vermeden yazacak olursam Finali ise tam bir cendere içinde geçiyor max. ya eşini kendi elleriyle öldürecek ya da vatan hainliğinden ikisi de idam edilecek max’se eşini tek bir şey soruyor beni seviyor musun? bunu bilmem gerek

    FİLM HAKKINDAKİ GÖRÜŞÜM
    sonuç olarak tüm dünyadaki izleyici kitlesi olarak genel anlamda ortalama bir film olarak görülse de, kurgusu ve çekim açıları bakımından çok başarılı. özellikle kurgusu. elbiseler, arabalar, mekanlar, kullanılan ekipmanlar hatta yollar. gerçekten hakkını tam manası ile veriyor. oyunculuklarda öyle bence çok da güzel ve duygusal bir film. aksiyonuyla da, duygusuyla da, aşkıyla da tarih ve casusluk filmi sevenlerin beğeneciği bir film olacaktır. 10 üzerinden 7'yi hakediyor
    Ilknur K
    Ilknur K

    Takipçi 1.243 değerlendirmeler Takip Et!

    4,5
    17 Ocak 2023 tarihinde eklendi
    İki ajanın birbirine aşkını ve sonrasını anlatıyor. Savaş filmini aşk filmine bağlamışlar. Konu asla sıkmıyor. Hele ki bu tarz filmleri sevenleri asla. Oyunculuk güzel. Şiddetle tavsiye edilir.
    Alp T.
    Alp T.

    Takipçi 441 değerlendirmeler Takip Et!

    3,5
    28 Aralık 2016 tarihinde eklendi
    II. Dünya Savaşı sırasında casusluk yapan Max Vatan (Brad Pitt), Nazilerle ilgili yeni görevi için başka bir casus Marianne Beauséjour'la (Marion Cottilard) bir araya gelir. Ve birlikte görevlerini yaparken bu ikili arasında bir aşk başlar. Ve görevlerini bitirdikten sonra ikili evlenir ve çocukları olur. Bu sırada da Max, istihbaratta casus olarak çalışmaya devam ederken eline Marianne'in bir Nazi casusu olduğu iddiası düşer. Ve Max de bunun aksini kanıtlamaya çalışırken Marianne'le olan ilişkisi de değişecektir.

    Yönetmen Robert Zemeckis'in çok başarılı bir yönetmen olduğunu düşünüyorum öncelikle. Çektiği her filme farklı bir tarz getirmeyi başaran yönetmenlerden birisi. Ve yine bu filmi de, Zemeckis'in diğer filmlerinden çok farklı bir iş olmuş.

    İyi yanlardan başlayalım. Film 1940'lı yıllarda geçtiği için bu filmi izlerken sanki o zamanlarda vizyona girmiş bir film izliyormuşsunuz gibi bir duyguya kapılıyorsunuz. Kostümler, dekorlar, manzaralar ve uzun kamera çekimleri, bu duyguyu çok güzel yakalıyor.

    Brad Pitt ile Marion Cottilard zaten kendini çoktan kanıtlamış olan şahane 2 oyuncu. Ve bu filmde birlikte harika bir sonuç ortaya çıkarmışlar. İkilinin kimyası ve özellikle de Brad Pitt'in gerçekçi oyunculuğu, sonucu daha da iyi yapıyor.

    Filmin tonu oldukça ilginçti. İlk 40 dakika her ne kadar uzun olsa bile, ilgi çekici bir romantik ortam yaratmayı başarmış. Yavaş ilerleyen ton, filmin havasına ve karakterlerine çok uyumlu olmuş ve ortaya güzel bir sonuç çıkmış.

    Fakat Allied'ın büyük sorunu bundan sonra başlıyor. Max ve Marianne, görevlerini yerine getirdikten sonra filmin yavaş ve ilginç ilerleyen tonu kayboluyor ve birdenbire hikayenin en önemli yerleri 5 dakika içerisinde atlanıyor. Mesela filmi izlerken 10 dakikayı kaçırırsanız, dünya kadar şey atlamış oluyorsunuz. Film 10 dakika içerisine Max ve Marianne'in evlenmesini, Marianne'in hamile kalışı ve 1 yıl sonra mutlu bir aile kurmasına geçiyor birdenbire. Ve sonra da iyice yavaşlamaya başlıyor. Film ilgi çekici yerleri hızlı geçip monoton sahneleri iyice uzatmış. Bunun için sırf bir sahneyi ele alabilirim. Bu sahnede Brad Pitt'in karakteri istihbaratta çağrılıyor ve karakteri merdivenlerden yavaşça iniyor, sonra koca bir koridoru yürüyor, güvenlik görevlisine selam veriyor ve yavaşça ilerlemeye devam ediyor ve sonra da kapıdan içeri giriyor. Filmin kendisi burayı rahatça kesebilirdi aslında. Hikayeyi yavaşlatmaktan başka bir işe yaramamış bu sahne.

    Filmle ilgili diğer bir sorunumsa görsel efektler. Hani bu yazının başında filmin 1940'lı yıllarda vizyona girmiş bir film havası verdiğini söylemiştim ya? İşte görsel efektler sizi o havadan hemen çıkarıyor doğrusu. Keşke efekt sayısı daha az olsaydı dedirtiyor doğrusu.

    Peki neticede Allied nasıldı? İyiydi. Ne muhteşem, ne berbat, her haliyle sadece iyi bir film. Görülmesi gereken başarılı oyunculuklara ve dekorlara ama aynı zamanda da bir süre sonra ilgi çekiciliğini kaybeden bir tona, tahmin edilebilir ufak sahnelere ve uzatılmış bölümlere sahip aynı zamanda. Eğer izlerseniz pişman olmayacağınız ama izlemezseniz de bir şey kaybetmeyeceğiniz bir film. Eğer bu türü seviyorsanız, sorunlarına rağmen Allied sizi fazlasıyla tatmin edecektir bence.

    FİLMİN İYİ YANLARI:

    + Brad Pitt ve Marion Cottilard.

    + Filmin 1940'lı yılların havasını tam anlamıyla yaşatması.

    + Senaryonun ilgi çekici olması.

    + İlk 40 dakikanın yavaş ilerleyen ilginç tonu...

    FİLMİN KÖTÜ YANLARI:

    - ...birdenbire hızlanıyor ve yaratılan hava bozuluyor.

    - Uzatılmış, gereksiz birkaç sahne.

    - Tahmin edilebilir bölümler.

    - Finalinin istediği havayı verememesi.

    TOPLAM PUAN: 7.2/10
    M.Fatih
    M.Fatih

    Takipçi 8 değerlendirmeler Takip Et!

    2,5
    3 Aralık 2016 tarihinde eklendi
    Farklı türlerde (Geleceğe Dönüş, Forest Gump, Flight) film çekmeyi seven Zemeckis savaş, dram türünde çektiği son filmi Müttefik biçim olarak iyi, içerik olarak orta karar bir film olmuş.
    Film parlak rengi ve oryantalist öğeleri ile savaş dönemi Kazablanka'sında aksiyon dolu bir şekilde başlayıp, mat ve soğuk renkleriyle Londrada romantizmle devam ediyor. İçeriğe hizmet eden biçimsel öğelerde hiçbir sorun yok. Görsellik olarak dönemin havasının yansıtılması gayet iyi. Bunların yanında konunun, karakterlerin derinliğinin olmaması, yan konuların olmaması, hiçbir sürpriz içermemesi nedeniyle film oldu bittiye gelmiş gibi duruyor. Sanki film bir an önce zirve noktasına ulaştırma isteğiyle yapılmış gibi. Böyle olunca filmin sadece görselliği ön plana cıkıp, konu ve karakter ekseninde tek düze kalıyor. Bu tek düzelikte senaryonun ağır ilerlemesine neden oluyor.
    Ebru G.
    Ebru G.

    1 değerlendirme Takip Et!

    5,0
    8 Aralık 2016 tarihinde eklendi
    Bugün seyrettim. Ben beğendim. Evet cok detaylandirmamislar olaylari, kisa kisa gecmisler ama uzattikca ici sisenlerdenim. Vkit gecirmek icin gidilebilir yani..
    Ali Candan
    Ali Candan

    Takipçi 5 değerlendirmeler Takip Et!

    2,5
    6 Ocak 2017 tarihinde eklendi
    Film 1945 li yıllarda Almanlar ile İngilizler arasında yaşanan savaşı ve bir operasyon sırasında birbirini sevip evlenen iki kişiyi anlatıyor. Ne çok duygusal ne çok savaş. Arada geçiyor film. İlk yarı bir şeyler anlamaya başlıyorsun ama ikinci yarı hızlı bir şekilde birden bitiyor film. Sanki daha bir şey olmasını bekliyormuş havası oluyor. Bu muydu diyorsun anlatmak istediğiniz sonunda. Tekrar olsa gitmem.
    TEK T
    TEK T

    47 değerlendirmeler Takip Et!

    5,0
    18 Haziran 2021 tarihinde eklendi
    Duygu yüklü bir film. Tam anlamıyla savaş/aksiyon filmi değil de daha çok Dram/Romantik türünde bir film. Benim şahsi görüşüm Dram türler her zaman daha vurucu ve kalıcı olur. Konusu da gayet güzel olan filmin en önemli parçası ise oyuncu kadrosudur. Brad Pitt ve Marion Cotillard çok iyi oynamışlar. spoiler: Özellikle piyano sahnesi tam anlamıyla bir oyunculuk şaheseridir, ben dram yüklü filmlerde bazen gözyaşı dökerim bu filmde de son sahne ve piyano sahnesinde gerçekten de ağladım
    . spoiler:
    . Bir Brad Pitt hayranı olarak bu filme puanım 9,5/10
    O. B.
    O. B.

    2 değerlendirmeler Takip Et!

    5,0
    7 Temmuz 2021 tarihinde eklendi
    Ben filmi eleştirilerin aksine çok beğendim. Dönemi, senaryosu, oyuncuları, müziği harika. Büyük bir savaşın içinde geçen aşk hikayesi. İngiliz hasta,Havana gibi filmleri sevdiyseniz size göre.Duru ve huzur veren akışı var. On numara.
    suleyman Y.
    suleyman Y.

    1 değerlendirme Takip Et!

    2,5
    6 Aralık 2016 tarihinde eklendi
    sıradan bir flimdi, Brad Pitt olmasa izlenmezdi bence, Brad Pitte ne olmuş anlamadım. refleks olarak sadece alt dudağı oynuyor flimdi, bi sahnede de kaşları , onun haricinde tepki yok adamda. genel olarak bence bu bir savaş flimi değildi. DRAM dı diye bilirim.
    C&C
    C&C

    1 değerlendirme Takip Et!

    5,0
    2 Şubat 2017 tarihinde eklendi
    Yorumları okuduktan sonra birkaç kelimede ben yazayım istedim. Öncelikle her yorumcunun fikrine saygı duymak gerektiğini düşünüyorum. Sonuçta herkes görebildiğini ya da göremediğini yazıyor. Bazı noktalarda haklılarda. Bunun aslında tek sebebi, yönetmenin geçmiş filmlerdeki muazzam başarısıdır. Daha sonrasında ustalığını kanıtlamış olan Brad Pitt'in filmde bulunmasıdır. Filmin genelindeki durağanlıktan tutun, bazı sahnelerin uzun uzadıya verilmesine kadar birçok yorum okudum. Mevzu yönetmenin ne söylemek istediğinde. Mesela evlenme sahnesinin başlı başına 2 ila 3 dakika boyunca sürmesi bile çokta gerekli değildi. Asıl mühim olan bunlardan sonraki kısım. Buradaki bebeğin doğması, büyümesi vs. Çokta uzun tutulmadı diye filmi gömmeye gerek yok. Öte yandan film başlarda belli bir seviye sürükleyici, daha sonrasında durağanlaşıyor denmiş. Çok doğru fakat filmin teması zaten belli. Filmin son bölümlerine gelene kadar bir şey olmalı artık dedirtiyor, çünkü filmi katarsise taşıyacak çatışmalar bekliyor insan. Yönetmenin istediği de bizim bunu dememiz. Bu filminde biraz daha farklı yaklaşmış. Saygı duymak gerek. İstihbarat ile görüşmeye gitme sahnesinin uzunluğu, orada olayın ne ile ilgili olduğunun varsayımlarını yapmamız için bilinçli olarak yapılmış. Bir arkadaşın dediği gibi "gereksiz bir uzatma, çok rahat kesebilirdi. " düşünemiyor tabiki yönetmende kurgucuda. Lütfen öyle cümleler kurarken düşünerek yazın. Sırf bu tarz sahnelerin neden konulduğunu idrak etmeden filmi gömüp yok etmeyin. Oyunculuklar senaryo gereği atomu parçalayacak seviyede olmak zorunda görünmedi gözüme. E haliyle senaryoya gerekli olan en üst seviyede oyunculuklar karakter bütünlüğü ve doğallığı ile yapılmış. Elbette eleştirel olmalı insan. Film içerisinde özellikle yapılmış olan durağanlık, süpriz sahne kullanılmaması, bilinçli uzatmalar ve es geçmeleri vb. Durumları lütfen yönetmenin bakışaçısına göre ve ne yapmak istediğini irdeleyerek eleştirin. Mesela defalarca " acaba doğrumu? Yok ya değil herhalde " gibi varsayımlar yapmanızı sağlamaya çalışmış ve öylede oldu benim için. Zaten amaçlar var film içerisinde. spoiler: Herkes tabiki karısının casus olduğunun farkındaydı artık son sahnelere doğru. Nitekim de sonuç beklenen oldu. Yine de filmin son bölümlerin de hep ikileme sürükleme durumu benim için gayet iyiyidi. Basit gibi görünen fakat bilinçli olarak bunun yapıldığı gayet muazzam bir yapıt. Saygılarımla.
    Daha Fazlasını Göster
    • En son Beyazperde eleştirileri
    • En İyi Filmler
    • Basın Puanlarına Göre En İyi Filmler
    Back to Top