En yararlı eleştirilerEn yenilerEn çok eleştiri yazmış üyelerEn çok takip edilen üyeler
Filtrele:
Hepsi
Mert H
Takipçi
1.356 değerlendirmeler
Takip Et!
3,5
6 Ağustos 2019 tarihinde eklendi
Orijinal bir film demek zor. Her yerinden buram buram klişe kokusu almanız mümkün. Fakat yönetmen tarafından hazırlanan hikayenin güzel işlenişi ve güzel bir kurgu, klişeyi iyi bir hale getirebiliyor. Bu film de bunun en büyük örneği. Kötü kahramanları tepeye çıkarmadan güzel bir filmin ortaya çıkabileceğini görüyoruz Blood Father'da. Mel Gibson için izledim ve pişman olmadığımı belirtmeliyim. Ortalamanın üzerinde bir aksiyon, gerilim filmi.
Mel Gibson’ın başrolünde olduğu bu film, başı belaya girmiş olan kızını kurtarmaya çalışan bir babanın öyküsünü anlatıyor kısaca. Hemen filme girecek olacaksam da, Blood Father son zamanların en ilgi çekici filmlerinden birisi.
Mel Gibson, bu yıl gördüğüm en iyi performanslardan birisini bu filmde sergilemiş. Onu yeniden sinemada görmek çok güzeldi doğrusu. Ayrıca Gibson’ın kızı Lydia’yı canlandıran Erin Moriarty de epey başarılıydı.
Bu karakterlerin bir araya gelişi ve ortaya 80’li yıllardan çıkma, izlemesi eğlenceli bir kovalamaca filmi çıkması biraz nostaljik bir duygu yaratıyor doğrusu. Blood Father çok başarılı bir iş olmasa da, son zamanlarda vizyona giren filmlerin arasında size nefes aldırmayı başarıyor.
Filmin kötü yanlarına gelirsek eğer; birden fazla gereksiz sahnenin ve duraksamanın olduğunu düşünüyorum. Filmin temposunu düşürmüş bu sahneler. Ayrıca sonu da biraz tahmin edilebilirdi doğrusu.
Ama genel anlamda Blood Father, kafa dağıtmak isteyenler için birebir adeta. Mel Gibson muhteşem bir performans sergilemiş. Aksiyon sahneleri de epey ilgi çekiciydi. Birkaç sorunu olsa da size rahatlıkla tavsiye edebileceğim bir iş ortaya çıkmış. Aksiyon sevenlere.
Bu filmi ben biryerleden hatırlıyorum ... Evet evet hatırlıyorum bir baba ve kızın bi mafyadan kaçma hikayesi Hollywod son sıralar kendini bir döngü gibi tekrar edip iyie bunalıma sokmadımı bizi ? Soktu ve para manyağğı yönetmenler her devirde her zamn aynı konuyu tekrar edicek ısıtıp ısıtıp önümüze koyma politikası sonsuza dek vardı olacak . Filmin casti cok harika öncelikle onu belirtiyim ee haliyle oyunculuklarda iyi Erin ablamız aşırı derecede saf güzellikte büyüleyici resmen Mel Gibson gene ustalığını konuşturmuş zaten filmi izlemek için oda bir neden . Filmin konusuna kısaca değiniyim Link ( Mel Gibson ) abimiz bi cok suça karışmış ama yaşlılığından ve şartlı tahliye aldığından elini kolunu bu işlerden çekmiş dövmecilik yapıyordur. Şartlı Tahliyede olmasıda zaten çekmesinin bir nedeni . 14 Yıldır kaayıp olan kızını arıyor Link abimiz Kızınında filmin başında az cok hikayesi anlatılıyor . Bir Mafyaya kaçmış ve çıktığı bir görev sırasında yanlışıkla sevgili olan Mafyayı öldürüyor ve çeteden geri kalanlar kızımızın peşine düşüyor . 14 Yıldır görmediği kızına bir gecede kızının onu çağırmasıyla kavuşan Link abimizin başına belalarda gelmiyor değil . Kızın arkasında bıraktığı çete her seferinde gizli gizli ortaya çıkıp kızı almaya ve borcunu öldemesi için onu zorlamaya devam ediyor . Link abimizse tekrardan bu işlere kendini sokup kabahkuvvertlede olsa kzını korumaya çalışıyor . Bu esnada polislerde başından eksik olmuyor tabi .Link abimiz yanlız bir abi tüm tanıdıkları şartlı tahliyede ve karısıda onu bırakmış . Baba - Kız ilişkisi aşırı güzel sergilenmiş ama çekim hatları bolca var filmin sürekli bazı sahnelerde ikide bir zoom yapıp ondan sonra normak görğntğye dönmesi izlerken sanki biraz rahatsız etmiyor diyemiyceğim . Evet biraz amatörlük var Aksiyon sahneleri gene aham şaham değil ve cokta bulunmuyor . Senaryo zaten özgün değil ve yer yer kopukluklar var . Göndermeleri cok hoş Havvaya olan , Sıklıkla nazilere olan ve Irkçılığa olan göndermeleri sağlam olmuş . Kısacası Mel abi için izlenir ama çerezlik bir filmden öte değil . Hollywod ısıtıp ısıtıp önümüze koyma politikasının suyunu acaba ne zaman suyunu çıkartmayı sonlandırıcak : 10/5
1980lerde Cüneyt Arkın ya da Tarık Akanlı filmleri alın bu adamların kızı olarak hülya avşar ve ya türevi birini düşünün. Kızı kötü yola düşüren kötü adam nuri alço yu ekleyin... Sonra 2016ya gelin hollywooda uyarlayın... Hah film bu işte... 2016da seyrettiğim en kötü film...
Filmi bugün izledim güzel bir film olmuş aslında ben ilk fragmanı gördüğümde bir kaçırılma olayı ve kurtarılma bekliyordum ama değişik bir şey yapmışlar yıllar sonra ilk kez altyazılı bir film izledim belkide ilk kez ama güzeldi altyazıdan korkanlar hiç korkmasın bence.Mel Gibson yaşlanmış olabilir ama hala aksiyon sahnelerinde rol alabileceğini gösterdi.Sonu değişik bitebilirdi o ayrı tabi...
blood father poster Film kızının peşine düşen uyuşturucu çetesini alt etmek için hayatını bir kenara bırakıp intikam için yola koyulan bir babanın öyküsünü anlatıyor.
Geçmişte birtakım suçlar işlemiş olan John Link (Mel Gibson) kendinden uzakta yaşayan kızı Lydia'nın (Erin Moriarty) ansızın başı beladayken kapısında belirmesiyle hayatını dövme yaparak kazandığı karavanını geride bırakıp tekrar aynı hataya düşmeyerek bu sefer kızını korumak için savaşmaya başlıyor.
Filmin senaryosunu Ben Affleck'in yönetmenliğini üstlendiği The Town (2010) filminin senaryosunu yazan Peter Craig kaleme almış. Başrollerde ise Oscarlı oyuncu Mel Gibson, Erin Moriarty ve William H. Macy gibi isimler yer alıyor.
Gelip de filmin özetine bakınca 'Merhaba ben kanepede uyuklarken izleyebileceğin basit bir TV filmiyim.' der gibi bakıyor. Sonra kadroya bakınca Mel Gibson'ı görüyorsun. 'O kadar da basit olamaz.' diyorsun kendince. Ama maalesef o kadar.
Senaryoya baktığımızda sıradan filmlerle aynı kefeye konulacak türden bir senaryoya benzediği için baştan kaybediyor aslında ancak filmi izledikten sonra yönetmenin hünerli ellerinde nasıl işlendiğini görünce yanıldığınızı anlıyorsunuz. Diyaloglar olsun baba ve kızı arasındaki ilişki olsun filme ayrı bir renk katıyor. Mel Gibson'ın geçmişini düşününce onu hiç söylemiyorum bile. İşleniş gayet başarılı ama nedense sanki film oldu bittiye getirilmiş gibi çabucak bitti. Süresi uzun değil fakat final sahnesine gelindiğinde içimde hafif bir boşluk kalmadı değil. Ama doğrusunu söylemek gerekirse izlerken keyif aldım.
Oyuncularda Mel Gibson'ın başarılı geçmişini göz önünde bulundurursak bu filmde de kaliteden ödün vermiyor adeta. Erin Moriarty'i ise asi ergen rolünde gayet başarılı buldum. Korkmuş ve panik halinde babasına sığınan bir kıza göre fazla asi geldi ama neyse. Yine de yaşına göre filmi ayakta tutmayı başaran kaliteli bir 'yardımcı' oyuncu olduğu belli. William H. Macy görünürde pek fazla bir rolü yok ama 'Ben de buradayım!' dercesine filmde kendine bir rol edinmiş.
İzleyip de pişman olacağınızı sanmıyorum ama beklentinizi de yüksek tutmanızı önermem. Sıkı bir Mel Gibson hayranı iseniz pek bir şey kaybetmezsiniz. Blood Father ile bir kenara çekilip kafa dinlerken hoşça vakit geçirebileceğiniz bir 88 dakika sizleri bekliyor.
Beyazperde.com'da gezintiye devam etmek istiyorsanız çerezleri kabul etmelisiniz. Sitemiz hizmet kalitesini artırmak için çerezleri kullanmaktadır.
Gizlilik sözleşmesini oku.